7 Ekim 2008 00:00
GÜNCEL
Aktütün Karakolu baskını pek çok soruyu akla getirdi.
Aşağı yukarı bir sene önce, 18 Ekim 2007 tarihinde TBMMden sınır ötesi operasyon için bir sene geçerli olmak üzere hükümete yetki verildi. Tezkere 507 oyla kabul edildi.
22 Ekim 2007 tarihinde, Dağlıca Karakolu baskını oldu.
Bu baskını kısaca bir hatırlayalım.
250 civarında PKKli Dağlıca Karakolunu sarmış, saatler süren bir taarruz sonucu bugünkü Aktütün benzeri sonuçlar ortaya çıkmıştı.
Dağlıca Karakolu baskını sonrasındaki gelişmeleri de bir hatırlayalım.
İçte ve dışta terör kınandı. Cenaze törenlerinde on binler PKKyi lanetledi. Milliyetçi bir dalga yurt çapında yükseldi.
ABD, Türkiyeye destek vereceğini açıkladı. ABDnin istihbarat desteği ile TSK Kuzey Iraka girdi. Askeri yetkililer PKK kamplarını bir daha kullanamayacakları hale getirdiklerini açıkladılar. Yine, askeri yetkililer Kuzey Irakın kendileri için BBG evi haline geldiğini, PKKlilerin en küçük hareketlerini dahi saniyesi saniyesine izlediklerini açıkladılar.
Aradan bir sene geçti. Kampları tamamen dağıtıldı, sürekli gözlüyoruz denilen PKK bir sene boyunca pek çok kez baskın ve benzeri eylemler gerçekleştirdi. Son bir ay içinde ise bu eylemler arttı. Resmi açıklamaların gerçek olmadığı böylece ortaya çıktı. Şimdi, bir sene sonra yine tezkere gündemde, yine sınır ötesi operasyon konuşuluyor.
Aktütün baskınının bir gün öncesi Altınovada iki kişinin öldüğü, diğer illerde ölüm olayının olmadığı Kürtlere yönelik pek çok saldırı gerçekleştirildi Ege illerinde.
Neden, sınır ötesi tezkereler TBMM gündemine geldiğinde silahlı eylemler ve linç olayları artıyor?
BBG evi haline geldiği ve sürekli gözlendiği söylenen Kuzey Iraktan yüzlerce gerillanın sınırı geçip eylem yapması nasıl mümkün oluyor?
ABD istihbarat vermiyor mu?
Kampların tamamen yok edildiği açıklaması yalan mıydı?
Sınır ötesi operasyon için çıkarılan tezkereler sadece PKK için mi?
Yoksa, tezkereler Kerkük için mi alınıyor?
Basın, herkesin açıkça dile getirdiği, halkın sağda solda konuştuğu sorulara yanıt aramıyor. Resmi açıklamaları ballandırıp, abartarak yayınlamaktan başka bir şey yapmıyor?
Aktütün baskınından sonra AKP yanlısı basın gelişmelerin birkaç ay sonra yapılacak yerel seçimlerde AKPye zarar vermemesi için bazı sorular sormaya ve milliyetçi öfkeyi AKPden askerler üzerine çevirmeye gayret ediyor. Onların soruları da gerçekleri açığa çıkarmak ve sorunun çözümüne yardımcı olmak amacına yönelik değil.
Halkın evlerde, kahvelerde, işyerlerinde birbirine sorduğu sorular, basın aracılığıyla ortak sorular olarak gündeme geldiğinde sorunun tartışılması ve çözüm bulunması kolaylaşacak.
Aksi durum, savaş ve ulusal çatışmadan yana güçlerin işine yarıyor. Kışkırtılan milliyetçilik soruları unutturuyor. Yirmi senedir aynı olaylar belirli periyotlarla tekrarlanıyor.
Kontrollü çatışma, kontrollü etnik çatışma tehdidi, terör bahanesi ile özgürlüklerin sürekli kısıtlanması vs.
Bu böyle ne keder sürecek?
Kamil Tekin Sürek
Evrensel'i Takip Et