14 Ekim 2008 00:00

Elbistan Termik Santrali ölüm saçıyor -2-

Çoğulhan beldesi santrale en yakın yer. Solunan en kirli hava da burada. Çoğulhan çevrede kanserli belde olarak anılıyor

Paylaş

Kanserli belde
Çoğulhan’ın kızları geçmiş yıllarda “Santral yüzünden kızlar evde kalıyor” başlığıyla Yeni Şafak’ın sayfalarına taşınmıştı. 3 yıl önce gazetelere yansıyan bu haber üzerine dönemin Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, ‘Kanserli ihtimali yüzenden evlenmekte güçlük çeken kızlara’ 2006 yılı sonunda filtre arıtma istemi takılacağı sözünü verdi. Bu da yerine getirilmeyen sözler olarak belgelere geçti.
Çoğluhan, Alemdar’a komşu belde. Santralin çitleri köyün yanından yükseliyor. Santrale en yakın olduğumuz yer. Aynı zamanda soluduğumuz havanın en kirli olduğu bölge. Aslında santralin kurulduğu yer de Çoğulhan. Santralin kurulmasıyla Çoğulhan ikiye ayrılmış. Verimli toprakları santralin altında kalmış. Santrale komşu evler ise varlığını koruyor. Ancak insanlar için bu geçerli değil. Çoğulhanlılar verimli topraklarını santrale vermek zorunda kaldıkları için topraksızlar. Santralde çalışan işçi sayısı ise yok denecek kadar az. Belediye Başkanı Adem Yıldız ise görüşme talebimize yanıt vermiyor.
Ali Şahin’in eşi kanser… Ancak ölüm olana kadar ‘kanser’ sözünü ağızlarına almıyor kimse. 5-6 yıldır bedenine yerleşen rahatsızlık son bir yıl içinde kendisini hissettirmiş. Evde ölümü bekleyen eşi için yapacak bir şey yok. Şahin, “Santralden herhalde... Kış aylarında gelseniz karın üzerinde yola zift dökülür ya karın üzeri simsiyah oluyor. Parası olan kaçıyor buradan. Parası olmayan da bizim gibi” diyor. Mezarlık görevlisi Ahmet Bingöl, bir yıl içinde 10 kişinin kanserden öldüğünü söylüyor. Cennet Çermeni’nin kafasında tümör çıkmış. Tedavi olmuş. Ancak her an yeni bir hastalığın pençesine düşecek korkusuyla günlerini tüketiyor. Çermeni, çaresiz, aynı zamanda sözlerinin umuda dönüşeceği duygusuyla konuşuyor: “Köyümüzün başka yere taşınmasını istiyoruz. Yaşanacak hayat da değil ama mecburiyetten dolayı yaşıyoruz. Bizim büyüğümüz yok. Kanser hastası çok… Astım, solunum yolları hastalıkları… Bizim büyüğümüz yok.”
75 yaşındaki Duran Kat’ın konuşmasına ciğerlerinden gelen hırıltılar eşlik ediyor. Hastalığının nedenini ‘kömür külü ve bacalardan yükselen dumana’ bağlayan Kat, “Astım hastası yaptı kül beni. Dana önce rahatsızlığım yoktu. Kayseri’den, hastaneden yeni çıktım. Yetkililerden gelen oldu ama ses seda çıkmadı. Köy kalksın diyoruz” diyor.
Mevlüt Gürbüz, Çoğulhan Belediyesi Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı. Gürbüz, “Bizim hiçbir yetkilimiz yok. Ancak orda, burada ihale peşinde koşuyorlar. Köpeğe verilen değer halkımıza verilmiyor. Çoğulhan’da 4 binin üzerinde insan var. Zehir yağıyor; kimse demiyor bunlar kul! Yürüyüş yaptık, Çevre Bakanlığı geldi filtre takılacak dendi mart ayında başlanacak dendi 4 mart geçti” diyor.
Küller insanların üzerine yağıyor
Çoğulhan ve bölgedeki köyler yıllardır taşa konuşmuş, taşa anlatmışlar gibi yaşadıklarını. Ölmek istemediklerini haykırmış; insan olduklarını, bağ-bahçelerinin yok olduğunun feryadını kimse duymamış. Seslerini duyurmak istedikleri yetkililer, santral ve santralin ürettiği elektrik bölge insanın hayatından daha önemli olmalı ki 23 yıllık A ünitesine filtre takılmıyor çok pahalı olduğu için. Ve yine B ünitesine ÇED raporu, A ünitesine filtre takılması şartıyla veriliyor. Bugün iki ünite de faaliyette, ancak A ünitesinin filtresi yok, B ünitesinin hem kömürü bantlardan taşındığı için çevreyi kirletiyor hem de yakılan kömürden arta kalan kül dağları açık alanda insanların ve verimli arazilerin üzerine yağıyor.
Çoğulhan Eski Belediye Başkanı Abidin Gözükara, yakın zamanda kalp ameliyatı olmuş. Gözükara, “Burası Tamamen kirli. Santralin kuruluşundan bu tarafa… Rüzgar lodos olursa alta üste, olmazsa tepemize iniyor. İnsan sağlığı yok. Bölgedeki yetkililer biliyor burayı. Ama yapılan hiçbir şey yok” diye konuştu. İbrahim Gözükara ise akciğer hastası. “Ölümden döndüm” diyor. İbrahim Gözükara, “Doktorım oksijenli bir bölgeye gitmemi istiyor. Devletin işine gelse başka yere gidebiliriz. Devlet duyarsız. Oğlum da bronşit... Yüzlerce hasta var” dedi.
Bant mağdurları eylem yaptı
B termik santrali bantlardan taşınan kömürle çalıştırılıyor. Üzeri açık şekilde taşınan kömür içinden geçtiği mahallere tozunu yayıyor. Kadınlar buna karşı aylar önce eylem yapmış, bantların kaldırılmasını istemişti. Ancak seslerini duyan olmamış… Remziye Korkmaz eylemci bant yolu kadınlarından. Korkmaz, “Devlet 30–20 milyar arası ücret veriyor. Külden oturamıyoruz. Çoluk çocuğumuz hastalandı. Bir şey seremiyoruz. Milletvekillerimizden yardım bekliyoruz. Sesimizi duyurmak istiyoruz. Evin arkasından geçen bandın üstü açık. O yüzden dışarı çıkamıyoruz. Sürekli kül yağıyor. Gittik sesimizi duyurduk, askeriye getirdiler bizi uzaklaştırdılar. Çocuğum 5 yaşına girecek; ciğerleri hep mikrop kapmış. 15 günde bir doktor. Kocam hastanede yatıyor hep bundan. Şikâyetimiz çok, kulak asan yok. Umursamıyorlar” diye konuştu. İsmini vermek istemeyen kadınlardan biri ise, “Çocuklarımız dışarı çıkıp oynayamıyor kapı pencere kapalı. En çok etkilendiğimiz ise bant yolu. Çocuğumun üçü de bronşit. Evlere 30 milyar veriyorlar. Bu parayla bir yere gidilmez” diye konuştu.
Kuşkayası köyü verimli topraklarıyla biliniyor. Ancak B santralinin yanı başında olan köyün arazileri üzerine santralin atığı olan binlerce ton kül dökülüyor ve bu yaşamlarını içinden çıkılmaz bir noktaya getiriyor. Kadınlar tarhana, salça yapamıyor, çamaşırlarını seremiyor…
Kuşkayası Köyü Muhtarı Yaşar Yılmaz, “Köyde kirlilikten çok hasta var. Nereye gitsek kanser tedavisi yaptırılıyor. Köylülerimiz kanserle damgalanmış. 50 kez yetkililere başvurduk. Hava kirliliğine ilişkin bir cihaz koyuyorlar. Sonra tertemiz diyorlar. Bu nasıl ölçüm” diye konuştu.
Berçenek köyündeyiz. Burası Mahsuni Şerif’in köyü. Verimli topraklarının namı çukur ovaya kadar yayılmış. Köyün kahvesindeyiz. Akşam saatleri. Duvarları Mahsuni fotoğrafları süslemiş… Halit Arslan iki ünitede kuruluş aşamasında çalışmış. Arslan çarpıcı açıklamalarda bulunuyor: “600 bin nüfusun; halkın yüzde 80’i akciğer hastası. B ünitesi sürekli kül atıyor. Hiçbir yetkili dur demiyor. Tüm milletvekillerimiz biliyor bunu ama hiçbir şey yapmıyorlar durdurmak için.

Santral solunum yollarını bozuyor
Dr Ayşe Emel Güngör (Afşin Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı): Kömürün yakılmasıyla yanma ürünleri oluşuyor. Bacalardan çıkan duman filtre edilmezse çeşitli zehirli gazlar oluşuyor. Kükürt di oksit en tehlikelisi. Hava ile temasıyla sülfürik asit oluşuyor. Hava yolları ile soluduğumuzda, yüzeyini yakarak burada daralma ve hava yollarının bozulmasına neden oluyor… Santral kirliliğinin azaltılması için bacaların filtreli olması gerekiyor. Filtreler kükürt dioksiti tutuyor partikülleri azaltıyor. Santrallere yakın yerlerde günde birkaç kez hava kirliliğinin kontrol edilmesi gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) değerleri üzerine çıktığında santralin durdurulması ya da bir kısmının durdurularak önlemler alınması gerekiyor. Afişinde böyle bir uygulama yapılmamış şu ana kadar.
YARIN: İnsanların ölümüne göz yumuluyor
ÖNCEKİ HABER

Krize karşı ortak strateji

SONRAKİ HABER

Evlerinizi boşaltmazsanız başınıza yıkarız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...