15 Ekim 2008 00:00

Kim demiş ki düşünce özgürlüğü yok!


Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesiyle ilgili davanın 7. duruşmasında konuşan dönemin istihbarat sorumlularının anlattıkları, devletin güvenlik birimlerinin cinayeti önlemeye yönelik gerekli işbirliği içinde olmadıklarını gözler önüne serdi. Eski Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç’in, “Biz olayı rapor ederek görevimizi yerine getirdik, düşünce halinde iken, olmamış bir eyleme müdahale edemezdik” sözleri ise duruşmayı izleyenleri hayrete düşürdü.
İstihbaratçılar konuştu
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün gerçekleştirilen Hrant Dink davasının 7. duruşmasının öğleden sonraki bölümünde, dönemin Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi sorumluları konuştu. Akşam geç saatlere kadar süren duruşmada, savunma tanığı olarak ilk dinlenen isim, Hrant Dink cinayeti işlendiği süreçte, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi’nde Bürolar Amiri olarak görev yapan Ercan Demir’di. Yardımcı istihbarat elemanı olarak görev yapan muhbir Erhan Tuncel ile bir-iki kez konuştuğunu, ancak görüşmeleri daha çok kendi altındaki kişilerin yaptığını belirten Demir, “Biz bu olayın önlenmesi için uğraştık. Yasin Hayal’in, Hrant Dink’i öldürmeyi planladığını duyunca, böyle bir olayın ülkemize ve bölgemize hiçbir yararı olmayacağını, zararı olacağını belirterek, bunun kendisine bildirilmesine yönelik olarak talimat verdik” dedi.
‘Olayı İstanbul’a rapor ettik’
Müdahil avukatların sorularına yanıt olarak Demir, “Yasin Hayal’in böyle bir şeyi planladığını haber alınca, bu bilgiyi harmanlayıp kendi üstüme rapor ettim. Onların da İstanbul Emniyeti’ne bildirdiğini biliyorum” dedi. Demir, Yasin Hayal ve Ogün Samast’ın yaşadığı Pelitli beldesinde, Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi planladığının ulu orta konuşulduğunu, kendilerinin bu süreci önlemeye yönelik bir müdahalesi olup olmadığının sorulması üzerine ise şunları söyledi: “Biz, öldürme anına kadar Ogün Samast adına vakıf değiliz. Ayrıca bizim görevimiz olayı rapor etmek, onun dışındaki süreç benim yetki alanımı aşıyor.”
Ercan Demir, müdahil avukatların, “Peki güvenlik konusunda jandarma ile ortak çalışmalar yapar mısınız? Bu olayda bu yönde bir girişiminiz oldu mu?” yönündeki sorusunu yanıtlarken ise, zaman zaman jandarma ile ortak çalışmalarının olduğunu, ancak bu konuda böyle bir çalışma yapılmadığını söyledi. Demir, sorular üzerine bu konuda jandarmayı bilgilendirmediklerini de sözlerine ekledi.
‘Tuncel’in yerine birini koymadık’
Ercan Demir, muhbir Erhan Tuncel ile bazı kuşkularından ötürü bağı kestiklerini de duruşmada anlatırken, avukatların “Peki Hrant Dink konusundaki ihbarı dikkate alıp, yerine başka bir istihbarat elemanı yerleştirdiniz mi?” sorusuna ise, “hayır” yanıtını verdi.
Avukatlar Demir’e, Hrant Dink cinayetiyle ilgili takipleri konusundaki izleme aralığının Dink’in öldürülüşüne kadar varan genişlikte tutulduğuna vurgu yapıp, “Önlemeye yönelik bir yetkiniz yok mu? Bu konuda başka bir şey yapılamaz mıydı” biçimindeki ısrarlı soruları karşısında ise, İstanbul’a haber verdiklerini, ondan sonrasının Hrant Dink’in korunması da dahil olmak üzere İstanbul Emniyeti’nin görev alanına girdiğini savundu.
Avukatlar dönemin istihbarat sorumlularına, Hrant Dink’e yönelik cinayet hazırlığına dair duyumlarının, her sabah il emniyet müdürü, il jandarma komutanı ve valinin katılımıyla düzenli olarak yapılan toplantıda gündeme getirilip getirilmediğini de sordular. İstihbaratçılar, bu soruya “Gündeme geldiğine dair bir bilgimiz yok” karşılığını verdi.
‘Bayrağı yerden Yasin kaldıracak’
Duruşmada dinlenen son tanık ise, Yasin Hayal’in babası Bahattin Hayal’di. Baba Hayal, oğlu Mc Donalds eylemini gerçekleştirdikten sonra, eşiyle birlikte Trabzon Terörle Mücadele Müdürlüğü’ne çağrıldığını ve kendisinin yalnız olarak dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk’ün odasına alındığını belirterek şöyle devam etti: “Öztürk bana, ‘Bu ülkede bayrak yere düşürüldü, o bayrağı yerden Yasin gibiler kaldıracak’ dedi. Ben önce bu olayı kimseye söylemedim. Ancak Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra Ogün Samast’ın Samsun’da bayrağın önünde fotoğrafları yayınlanınca ve bazı gazetelerde ‘bayrak yerden kalktı’ gibi haberler çıkınca, Yahya Öztürk’ün o sözlerini hatırladım. Ve gidip savcıya olayı anlattım. Savcı dosyanın kapandığını, bu olayın üzerine gitmesinin başını derde sokabileceğini söyledi. Buna rağmen şikayette bulundum. Daha sonra başka bir savcı daha çağırdı ve o da şikayetimi geri çekmemi istedi. Çekmedim.” (İstanbul/EVRENSEL)

11 Eylül önlenebildi mi?

Eski Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç de tanık olarak dinlendi. Şu anda da, Afyon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapan Engin Dinç, “Biz olayı İstanbul Emniyeti’ne rapor ettik” dedi ve ondan sonrasının İstanbul Emniyeti’nin görevi alanına girdiğini söyledi. Dinç, müdahil avukatların, “Peki daha sonra İstanbul Emniyeti’ni arayarak, gönderdiğiniz bu istihbaratın takip edilip edilmediğini, sonucunun ne olduğunu sordunuz mu?” şeklindeki sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Ben küçük bir ilin istihbarat şube müdürüyüm. Onların üstündeki makam değilim.”
Engin Dinç, avukatların, daha önce Mc Donalds’ın bombalanması gibi eylemlere karışan birinin, tanınmış bir aydına yönelik bir cinayet hazırlığı içinde olduğunun haberinin alınması karşısında sadece olayı rapor etmekle mi yetindikleri sorusu karşısında ise, “Biz olayı operasyon ve önlem de dahil olmak üzere takibe aldık. Peşini bırakmadık” yanıtını verdi. Engin Dinç’in, neden olayı önlemeye yönelik daha somut bir müdahaleleri olmadığı sorusuna verdiği yanıt ise bir hayli ilginçti: “İstihbarat her şey değildir. ABD, 11 Eylül saldırılarını önleyebildi mi? Biz henüz düşünce aşamasında olan, icra olmamış bir olaya nasıl müdahale edebiliriz. Düşünce özgürlüğü ve insan hakları var denilmiyor mu?”

8. duruşma 2009’da

Mahkeme heyeti, saat 22.00’ye kadar süren duruşma sonunda, müdahil avukatların Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in mahkemeye gönderdiği 90 sayfalık raporun yeniden istenerek, tamamının taraflara açılması talebini de reddetti.
Konuyla ilgili görüştüğümüz müdahil avukatlar ise, soruşturmanın sağlıklı yürümesi ve sonuçlanması için Erhan Tuncel’i Trabzon Emniyeti’ne “yardımcı istihbarat elemanı” olarak alan, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek de dahil olmak üzere, dönemin yetkililerinin açığa alınması gerektiğine vurgu yaptılar. Şu anda Ergenekon davasında savcıların bilgilendirildiği belge trafiğini yönetmek gibi kilit bir konumda bulunan Akyürek’in, Dink cinayetiyle ilgili mahkemeye gönderdiği rapora “gizlilik” şerhi düşmesi, yargılama sürecini etkilemeye yönelik ciddi bir müdahale olarak değerlendirildi.
Duruşma dosya eksikliklerinin giderilmesi için 26 Ocak 2009 tarihine ertelendi.
Fatih Polat

Evrensel'i Takip Et