20 Ekim 2008 00:00

MEDBAKIŞ


Diyarbakır Sinema Kulübü, bu yıl için her ay bir konu başlığı altında film izleme programı hazırladığında, ekim ayının programı Kürt sinemasına ayrılmıştı. Birkaç film izledik ve bir yazı yazmak istedim.
Dili yasak, kültürü yasak bir halkın sinemasının yokluğu insanlığın acısıdır. Geçmişinde egemen dilin ve kültürün etkisiyle yapılan sinemanın varlığından bahsedilebilir belki. Ama kendisi kimliğiyle görünür değildir. Kürt sinemasına dair yazılar, değerlendirmeler yenidir.
Hiçbir statüsü olmayan, varoluş sorunu yaşayan bir halkın sinemasının oluşumuyla ilgili birkaç isim, biraz yorum ve bilgi kırıntılarından öteye gideceği umudunu taşıyoruz Kürt sinemasının. Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin çektikleri birkaç filmin varlığından haberdarız.
Yılmaz Güney’in Sürü filmi konusuyla, karakterleriyle, kostüm ve mekanlarıyla Kürtleri anlatan filmdir. Aşiretler arası kan davasından Ankara’ya tren yolculuğuyla vardıktan sonra, çözülmeye başlayan feodalizmin çelişkilerini, çatışkılarını anlatmaktadır.
Ünlü sinema sanatçısı Yılmaz Güney’in Sürü ve Yol filminde görünür kılınmışlardır Kürtler. Vardılar, çoktular ama apaçık konuşamamaktaydılar. Kılamlarını kamuya açık yerlerde söyleyememekteydiler. Boş arazide, ıssız bir tarla yolunda söylenebilirdi.
Öte yandan Türk filmlerinde Kürtler, dil bakımından sadece bir şiveydiler ve figüranlıktan öteye gidememekteydiler. Diyaloglar, Türkçenin kaba bir şivesiydi, Sinan Çetin’in Propaganda filminde olduğu gibi.
Türk sinemasında Kürt coğrafyasından kesitler verilirken, çekim sahneleri tarla, bağ ve bahçeler yanında en genel görüntü ise dağlardır. Zorda kalanların sığınağıdır. Büyük kayaları siper edip silahını hasmına yönelten kahramanın kıyasıya çatışma sahneleri, en çok seyrettiklerimizdir. Bu arada mağaralar, nehirler, uçurumlar, vadiler ve sıcaktan kavrulan ovalardır mekanlar.
Kostümler yereldir, uydurulmuştur. Dil Türkçenin kırık şivesidir. Ağanın evi, tarlası, traktörü ve silahlı adamları feodalizmin kısmi tanımlanmasıdır.
Yol filminin Kürtçe diyalogları ve Kürtçe müziklerin duyulması, Kürt filmi olarak kabul edilmektedir. Yol filminde, mahkumlardan Ömer’in köyüne gitmek üzere otobüsten indikten sonra biraz yürüyüp eğilip toprağı öpmesi, Kürtlerin toprağa olan özlemini dile getirmek olarak yorumlanmaktadır. O duyguyla köye doğru yürürken anıları canlanır ve “Ahmedo” adlı Kürtçe kılamın başlamasıyla izleyiciye duygusal yoğunluk yaşatılır.
Yol’dan sonra ‘90’lı yıllara kadar bir Kürt filmi çekilmedi. 1991 yapımı Ümit Elçi’nin Mem û Zin filmi, Kürtçe çekilmişse de diyaloglar sonradan Türkçeye çevrildiğinden Kürt filmi sayılmamaktadır.
Irak’ta Nergis, Buka Kurdistan (Kürdistan’ın Gelini Nergiz) filminin çekildiği hakkında bilgi sahibiyiz.
1992 yapımı Nizamettin Ariç’in ilk uzun metrajlı filmi Beko İçin Bir Türkü ise sürgünde çekilmiş, bütünüyle bir Kürt filmidir.
İranlı ünlü yönetmen Abbas Keyrüstemi’nin 1999 yapımı Rüzgâr Bizi Taşıyacak filmi de Yol filmine benzer bir durum, kısa Kürtçe diyalogların duyulmasıdır.
Kürt sinemasına verilebilecek belirgin örnekler, 2000’li yıllarda ortaya çıkmaktadır. Bahman Ghobadi’nin Sarhoş Atlar Zamanı beyazperdeye aktarıldığı zaman duygusallık tavan yapmıştır. Üstelik Türkçe altyazıyla izlenmektedir. Film, sınır olgusuna ve Halepçe katliamına dikkat çekmektedir. Ghobadi’nin sonraları Annemin Ülkesinin Şarkıları, Kaplumbağalar da Uçar ve Yarım Ay filmlerini izledik. Hiner Saleem’in Vodka Lemon filmi, Sıfır Kilometre ve Dol filmleri çekildi.
Bu arada MKM sinema biriminden yönetmen Kazım Öz’ün Fotoğraf, Ax, Dûr ve gösterime yeni girecek Fırtına filmlerini anabiliriz. Samira Mahmelbaf’ın Textên Reş’i (Kara Tahtalar) Kürt filmi olmasa da sınır sorunu ve Halepçe mağdurlarından bahsetmesinden ötürü Kürt sinemasında önemsenmektedir.
Mesut Arif Salih ile Hüseyin Hasan Ali’nin 2005-2006 yapımı Nergisler Açınca filmiyle ABD’de yaşayan Jalal Jonroy’un 2005-06 yapımı David ve Leyla filmlerini de listeye dahil edebiliriz. Ayrıca adlarını sayamadığımız sürgünde çekilen birçok filmin yanında bu listeye, Halil Uysal’ın Berivan filmini eklemek gerekiyor.
Önümüzdeki süreçte, Kürt sinemasında önemli filmlerin yer alacağı; teknik açıdan ve bir dilin özgürleşip gelişmesinden ortaya çıkacak filmlerle zenginleşecek Kürt sineması.
Genç yönetmenlerce belgesel filmlerden kısa filmlere çok sayıda film üretilmekte ve Kürt sinemasının envanterine kaydolmaktadır.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için: www.kurdishcinema.com
Kürt sineması var mı?.. Bir değerlendirmeye kalkıştığımızda, henüz emekleme aşamasında olduğunu görürüz.
Vedat Çetin

Evrensel'i Takip Et