Sevgili Sisi,
Geçenlerde Ergenekon Olayı’ndan gözaltına alındığını öğrenince, açık söyleyeyim, çok sevindim. Çünkü birkaç ay önce İstanbul’dan telefon etmişlerdi, “Habora, Sisi öldü,” diye. İçtenlikle söylüyorum çok üzülmüştüm, “Yiğit bir dostumu yitirdiğim” için. Hem kalpazan, hem müslüman kaytan bıyıklı, tatlısu kabadayısı gibi “Ödlek” değil, gerçekten yiğittin. Eroin kaçakçılığında adı geçip, sonra istifa etmekten kaçan dansöz gibi kıvırtanlardan değil, gerçekten yiğittin. “Kökü dışarıda örgütlerin kuryeliğini yapıp” utanmadan koltuğunda oturanlardan değil, gerçekten yiğittin… Ama Ergenekon sayesinde yaşadığını öğrendim. Ve sahiden mutlu oldum…
Eski günler geçti gözlerimin önünden… Hani bir yılbaşı arifesinde, Odakule’deki Hediyelik Eşya Fuarı’nda, nefis bir motosiklet üzerinde, deri pardesünle (Tabii için nü) şov yapıyordun. Fuara birlikte gittiğim kızıma (Nasıl tanıştığınızı bilmiyorum), “Babana bir oyun yapacağım. Annene söyle, gazetelerde çıkınca sakın inanmasın,” demişsin. Ve bana “Mercidabık” mı, “Kanije” mi ne, işte öyle bir operasyon düzenlemeye kalkışmıştın. Ama benim “Başmusahip Sokağı Yayıncısı” olduğumu aklına getirmemişsin. Nice Memduh Tağmaç, Faik Türün, Kenan Evren ve benzeri “Kâğıttan Diktatör”lerin ketenperesini yaşayan ben, “Sisi’nin Mercidabık Operasyonu”nun oyununa gelir miydim?
Ne güzel günlerdi o eski günler Sevgili Sisi… Hani senin protesto gösterinin hazırlığı. İstanbul Valiliği’nin önüne gidip, anadan doğma poşete girecektin. Zor engellemiştim seni… Ya da, hani Çerçi’nin (Ümit Oğuztan’ın “Kraliçe Sisi” romanını yayınlayan yayınevi) yerinden çıkıp, Sirkeci’ye inerken, yanımızdaki erkeklerin vınnn diye tüymesi ve uzun topuklu ayakkabıların yüzünden senin koluna girmem üzerine söylediklerin… Yahut da, Başmusahip Sokak’taki yayınevimde bana bir şeyleri tanıtlama eylemin. Hemen karşımdaki büroda Mehmet Barlas nasıl da bakıyordu?!..
Ahhh Sisi ah, bir milletvekili olamadın. Oysa 200 bin oyun vardı, sadece Beyoğlu’ndan. Ama Yahya’yı “Yeğen” olarak bile kabul eden Süleyman Demirel, senden tırsmış, adaylığını kabul etmemişti…
Evet Sisi, ya da Sevgili Seyhan Soylu, “Ergenekon Şov”a seni de sokmuşlar. Gerçekten şov. İktidara muhalifler alınıyor içeri. Petkaları sıkıyorsa, Susurlukları, faili meçhul cinayetleri, Doğu’da olanları, Pakistan’dan yola çıkan CAT uçaklarını, bilet kalpazanlarını, eroin tüccarlarını, 1 trilyonluk cukkacıları, fenercileri de ele alsalar ya. Ama “Kâğıttan Tiran”lar bunu beceremez. Çünkü mangal gibi yürek gerekli.
Sevgili Sisi, Türkiye, 2023’e doğru hızla/yokolarak gidiyor. Bakalım 2023’te kaç vilayeti olacak Türkiye’nin?.. Emekçiler kan ağlıyor, köylü perişan, sağlık yengen, eğitim çökmüş, ekonomi bitmiş, ülke peşkeş masasında (Haaa bak buraya yazıyorum, yakında, Kürt’ü/Türk’ü katlediliyor… Neyse…)
Sahiden Sisi, Ergenekon’un “404 numaralı dosyası”nda adını göremedim. Hani “Ölüm İşkencecileri” dosyasında. F.Ürek, E.Sayın, F. Girik, H. Avşar vd. var. Hatta Reco’yla Apo (AKP Başbakanı ve AKP Cumhurbaşkanı) 20’şer milyar dolar lüplemişler… Sen ne kadar aldın? Ergenekon ciddi bir operasyon olduğuna göre, sen de cukkaya birkaç milyar dolar atmışındır.
Bülent Habora