23 Ekim 2008 00:00

Hayatımda ilk defa…


Geçen 6 Mayıs’a kadar bana “Gazete nedir” diye sorsaydınız; “İçi, sanatçı olduğunu zanneden insanların magazinsel yaşamlarıyla dolu, birtakım insanların rant elde etmeye çalıştığı, benimse eşyalarımı paketlemek, yerlerin kirlenmesini engellemek için genellikle okuyarak değil de sererek kullandığım, ne kadar çok sayfası varsa gündelik işlerimde o kadar yardımcı olan saman kağıt parçalarıdır” derdim. Ta ki aynı işyerinde çalıştığım Gönül’le tanışıncaya kadar... Onun çalışkanlığı, olaylar karşısındaki ilkeli tavrı oldukça hoşuma gitmiş, ancak yanından hiç eksik etmediği Evrensel gazetesine bir anlam verememiştim. Kısa zamanda, yokluğunda çevremde gözlerimin aradığı çok ender insanlardan biri oldu.
Demiştim ya, aylardan mayıs, Denizlerin idam edilişlerinin yıl dönümü vesilesiyle akşamüzeri düzenlenen anma etkinlikleri çerçevesinde ODTÜ Vişnelik Tesisleri’ndeyiz. Programın başlamasını beklerken, yeşil çimlerin üzerine oturmaktansa Gönül’ün elindeki gazetelerden birini isteme gereği duydum. O an bakışlarında her zaman görmeye alışkın olduğum ışığın buğulandığını hissettim ama yine de aldım. Kalabalığa karışmanın verdiği telaşla konuşmak istediğim halde sustum. Görsel sunumlar, konuşmalar ve müzik eşliğinde oldukça anlamlı bir akşam geçirmiştik.
Kalkarken, aklımda soru işaretlerinin oluşmasına sebep olan gazeteyi de alarak oradan uzaklaştım. Eve geldiğimde ilk işim, arkadaşımı üzmeme sebep olan gazetenin neden bu kadar değerli olduğu, sorusuna cevap bulmaktı kendimce. Sayfaları ilanlarına varıncaya kadar okudum ve hatamın bir kısmını anladım; hayatımda ilk defa bir gazeteyi başından sonuna kadar hiç sıkılmadan okuyordum ve arkadaşıma belli etmeden bunu her gün yapmaya başladım. Çünkü ona karşı suçluluk duyuyordum. Şimdi sabah ilk işim; gazetemi satır satır okuyarak güne başlamak, öğrendiklerimi paylaşarak çoğaltmak, akşam eve dönüğümde tekrar gözden geçirdikten sonra ve sayfalarını yıpratmamaya özen göstererek saklamak oluyor. Yıllarca savunduğum fikirler konusunda yalnız kalmışlık ve itilmişlik hissi yaşarken, benimle aynı doğruların üzerine parmak basan bir gazetem var artık ve arkasında Evrensel’i Evrensel yapan okurları... Bunu bilmekten büyük bir haz duyuyorum. Meğer Gönül, ne kadar da haklıymış...
Fadime Ergin/Bergama

Evrensel'i Takip Et