23 Ekim 2008 00:00

MERCEK

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yönetimi, kriz bağlantılı olarak 20 milyon kişinin işsiz kalacağını açıkladı. Bu, açık ki bir “olasılık hesabı”, bir tahmin. Bugünden ortaya çıkan verilere bakılırsa, rakamın bundan hayli büyük olacağını söylemek yanlış olmaz

Paylaş

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yönetimi, kriz bağlantılı olarak 20 milyon kişinin işsiz kalacağını açıkladı. Bu, açık ki bir “olasılık hesabı”, bir tahmin. Bugünden ortaya çıkan verilere bakılırsa, rakamın bundan hayli büyük olacağını söylemek yanlış olmaz. Dünyanın ‘sanayi merkezleri’ olarak bilinen ve üretim sektörünün başlıca dalları arasında olan otomotiv sanayindeki gelişmeler bu bakımdan oldukça uyarıcı. Mercedes firması taşeron işletmelerle sözleşmelerini askıya aldıktan sonra sözleşmeli personelinin sayısını azaltma kararı aldı. BMW 8700 işçiyi işten çıkaracağını açıkladı. General Motors, bünyesindeki Opel firmasının İngiltere ve Almanya’daki işletmelerinde üretim kısıtlamasına gitti. Ford Almanya Köln işletmesinde motor üretimini durdurdu. Türkiye’de üretime ara verme kararı aldı. Goodyear aralıklarla üretime ara vereceğini, Toyota üretimi düşürme kararını açıkladı. Denizli’de tekstil sektörünün en önemli işletmeleri üretimi kısarak işçi çıkarmaya başladılar. Ekim ayı ortaları itibariyle çıkarılan işçi sayısı 8 bin. Rusya’da inşaat sektöründe büyük bir duraklama başladı. Metalürji işletmeleri üretimi yüzde 25 oranında düşürdüler. Ukrayna’da çelik işletmeleri üretimi düşürdüler ve çelik patronları kitlesel işten atma tehditlerini artırdılar. Pakistan, “ekonomisinin iflasın eşiğinde olduğunu” açıklayarak IMF’nin kapısına dayandı. Örnekleri daha fazla sıralama olanağı var, ama bu kadarı bile kriz bağlantılı olarak ortaya çıkacak tehdidin büyüklüğü hakkında yeterince uyarıcıdır.
Kapitalist emperyalizmin tüm ülkelerin ekonomilerini bir zincirin halkaları halinde birbirine bağlaması, meta ve sermaye hareketinin uluslararası özelliği krizin etki alanını dünyaya genişletme gibi bir karaktere sahiptir ve ekonominin şu ya da bu temel sektöründeki durgunluk, gerileme ve düşüş diğer sektörleri de etkilemektedir. Nitekim, inşaat-banka-kredi kurumları-sigorta işletmeleri alanındaki kriz kısa sayılacak bir süre içinde otomotiv, çelik, tekstil, petrokimya gibi en önemli sektörleri etkilemeye başlamıştır.
Krizin işçi ve emekçi açısından en önemli sonucu işsizlik, yoksulluk ve açlığın artması, önceki süreçlerde mücadeleyle elde ettiği sosyal kazanımlarının gasp edilmesi olmaktadır. Tüm kapitalist ülkelerde bu süreç ivme kazanmıştır. İlk örnekler, arkadan gelecek olanın daha yıkıcı olacağına işaret etmektedir. Tekellerin emrine toplamı üzerinden trilyonları aktaran sermaye hükümetleri, bu yükü vergileri artırarak, ücretleri düşürüp işçi sayısını azaltarak, sosyal hakları kısıtlayıp yok ederek ve tüm emekçileri yoksulluğun girdabına daha fazla sürerek karşılayacaklardır. Tarihin gösterdiği budur. İşçi sınıfı, kent ve kır emekçileri, küçük üretici ve küçük işletme sahipleri krizden en fazla etkileneceklerin başında gelirler.
İşçi sınıfının kendisine ve tüm ezilenlere karşı sorumlulukları artmıştır. Kriz karşısında oturup beklenemeyeceği, işin çekilip çevrilmesinin kapitalistlerle hükümetlerinin görevi olduğu düşünülerek hareket edilemeyeceği kesindir. Böylesi bir tutum, tüm yükün emekçi ve ezilenlere aktarılmasını kolaylaştıracaktır.
Yapılacaklar belirsiz değildir. Bakılacak ilk şey işçilerin, sınıf olarak kendi tarihleridir: Dünyada ve Türkiye’de kapitalist-burjuva saldırılarına karşı mücadelenin deneylerinden çıkarılacak en özet sonuç, yaşam ve çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına karşı, işsizlikle, açlıkla, yoksullukla terbiye edilmeye karşı harekete geçilerek, sermaye saldırılarının püskürtülmeye çalışıldığıdır. İşte yanı başımızdaki Yunanistan! Yüz binlerce işçi ve emekçinin genel grevi öğreticidir. Kimi küçük işletmelerde ve birkaç otomotiv işletmesinde gerçekleştirilen direnişler “ne yapılabilir?” sorusuna cevap içindedir. Bulunulan her işletme, her atölyeden, çalışılan her kurum ve fabrikadan başlayarak ülke genelinde yaratılacak örgütlü hareketle kapitalist saldırganlığın karşısına çıkılabilirse, saldırılar püskürtülebilir, hak gaspı engellenebilir. İşten atmalara, ücretlerin düşürülmesine, işletmelerin kapatılmasına, kıdem tazminatı başta olmak üzere işçilere ait olan birikim ve fonlara el uzatılmasına karşı ve işçi-memur ve küçük üreticinin banka-kredi borçlarının iptali, yükün tekellere aktarılması, dış ve iç borç ödemelerinin durdurulması talepleriyle işletme, işyeri ve atölyelerde kurulacak mücadele komiteleri il, bölge ve ülke düzeyinde, sendikal-politik ve diğer örgütlenmelerle birlikte birleşik bir mücadeleyi geliştirebilirler. Bu mümkündür ve şimdi daha da aciliyet kazanmıştır. Bu her kesimden önce işçilerin ileri kesimlerinin, işçi sınıfının sınıfsal sorumluluğudur.
A. Cihan Soylu
ÖNCEKİ HABER

Bakan Şahin’den Silivri özeleştirisi

SONRAKİ HABER

Anayasa Mahkemesi: Türban siyasi simge

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...