28 Ekim 2008 00:00
ARA SIRA
16 çocuk tutuklanmış Diyarbakırda.İlköğretim okulu öğrencisi on altı çocuk... Artık huzur içindedir Diyarbakırın sivil ve askeri erkanı. Otoriteyi sağlamışlar besbelli, çocukları dört duvar arasına tıkarak.
16 çocuk tutuklanmış Diyarbakırda.
İlköğretim okulu öğrencisi on altı çocuk...
Artık huzur içindedir Diyarbakırın sivil ve askeri erkanı. Otoriteyi sağlamışlar besbelli, çocukları dört duvar arasına tıkarak. Onlara göre şehir artık tehlikeden arınmış vaziyette. Öyle ya, tutuklu artık her şeyin başı on altı çocuk. Ellerinde, dört duvar arasında mahpus.
Taş atmışlar panzerlere. Öyleyse tıkın içeri!..
Oysa ki siz öğretmediniz mi onlara panzerlerle kovalamaca, polislerle saklambaç oynamayı.
Bilmediler ki onlar sapanla sığırcık avlamasını. Gökyüzüne baktıklarında sığırcık sürüleri yerine alçaktan uçan uçakları gördüler. F-16ların sorti yaptıkları yerde barınamazdı ki sığırcık sürüleri. Çocuk bu, durmaz ki yerinde. Diyarbakır desen taş dolu ortalık. Taş üstünde taş bırakmamak için elinizden geleni yapsanız da taşları da yok edemiyorsunuz, çocukları da.
Çocuk bu, minicik yüreklerini korkuyla doldurmak mümkün mü?
Çocuk ve taş...
Engellemek mümkün değil ikisinin bir araya gelmesini.
Kara kaşlı, kara gözlü Kürt çocuklar. Diyarbakır sokaklarını avcunun içi gibi bilen çocuklar. Hangi duvarın arkasından çıkacağını, hangi sokağın köşesinden kafasını uzatacağını asla tahmin edemeyeceğiniz çocuklar. Baskıyla, şiddetle teslim alamayacağınız çocuklar.
On altısı tutuklanmış şimdi, Diyarbakırın huzuru ve selameti için. Bir milyondan on altı çıkınca kaç kalır acaba, hesaplamış mı tutuklama emrini verenler? Her hafta on altı çocuk tutuklansa kaç hafta sürer acep hepsinin toplanması? Aman ha dikkatli yapsınlar sayımı, hapishane maltasında, eksik kalmış mı diye Diyarbakırın tüm çocuklarından...
Öyle ya, çocuk bu.
Bir kişi de kalsa, duramaz yerinde. Cıvıl cıvıl enerji dolu. Diyarbakırda taş da çok panzer de. Hangi sokağın köşesinden çıkacağı asla bilinmez.
Tutuklarken belki araştırmışlardır bu çocuklar Enesin arkadaşları mı diye. Enesin cenazesinde de görmüşlerdi belki, arkadaşlarının ardından gizlice ağlarken. Belki de bakmışlardır koltuk altlarına, hafiften tüyler çıkmaya başlamış mı diye. Öyle ya, tüyün bittiyse terörist olabilirsin diye düşünmüyor mu bölgedeki otoriteler?.. Mardinde 12 yaşındaki körpecik vücuduna 13 kurşun doldurulan Kürt çocuğu için öyle dememişler miydi?
Siz öğrettiniz oysa ki onlara panzerlerle kovalamaca oynamasını. Savurduğu taşın hedefini vurmasını. Çocukları zindana tıkmak çözüm mü?
Şimdi de siz öğretiyorsunuz onlara hapishane avlusunda volta atmasını.
Diyarbakırın kokusunun da sinmesini engelleyemezsiniz ya hapishane avlusuna.
O çocuklar havalandırmaya çıktıkça buram buram doldurmaktalar şimdi şehrin kokusuyla ciğerlerini. Duydukça yüksek duvarların ardından gelen panzer sirenlerinin seslerini, ah ulan şimdi dışarıda olsam diye hayıflanıyorlardır.
Çocuk bu...
Ama hep çocuk olarak kalmaz ki. Büyür birer civan olur, daha çocukken hapishane avlusunda volta atmayı öğrenmiş, özgürlüğün kıymetini iliklerinde hissetmiş bir Kürt delikanlısı olur.
Semih Hiçyılmaz