09 Kasım 2008 00:00

paran yoksa su da yok!

Her şeye ‘satılacak mal’ gözüyle bakan hükümet, şimdi de gözünü insanın temel ihtiyaçlarından biri olan ‘su’ya dikti.

Paylaş

Son birkaç yıldır gündemden düşmeyen ‘susuzluk sorunu’ için yeni çözüm arayışları içinde olan AKP Hükümeti ve AKP’li belediyeler, çözüm yolunu buldu! Her şeye ‘satılacak mal’ gözüyle bakan hükümet, şimdi de gözünü insanın temel ihtiyaçlarından biri olan ‘su’ya dikti. Kontörlü su sayaçları ile suyu daha kullanmadan satmaya hazırlanan hükümet, su sayaçlarını değiştirmeye başladı bile. ‘Ön ödemeli sayaç’ yöntemi ile suyun çok daha tasarruflu kullanılacağını iddia eden İSKİ, sayaç üreticisi Elektromed ile 116 bin adet ön ödemeli su sayacı için; üretim, montaj ve bakım için anlaştı. Büyükçekmece Albatros’ta aylardır uygulanan kontörlü su uygulaması faturalı sistemi aratır oldu. Ankara, Konya gibi şehirlerde de uygulanan bu sistem, 2009 yılında Tekirdağlıların da başını yakacak. Sözde tasarruf amacıyla başlatılan uygulamada Büyükçekmece’de suyun 1 kontörü (1 ton) 4 YTL’ten veriliyor. Uygulama ise zorunlu. İSKİ’nin sözde tasarruf adıyla başlattığı uygulamaya Büyükçekmecelilerden tepki yağıyor…

Vezneler halkı kandırıyor
Önceleri faturaları ödeyemediği zaman suların hemen kesilmediğini, faizi ile bile olsa 1 ay sonra borcunu ödeyebildiğini anlatan Fadime Keskin, şimdi ay ortasında susuz kalma korkusunu yaşıyor. Albatros Zengin Mahallesi’nde oturan Serpil Elçioğlu ise kontör satan su veznelerinin halkı kandırmasına tepkili. “Ben 40 YTL verdim 12 kontör aldım. Komşuma 50 YTL’ye 10 kontör satmışlar. Nasıl oluyor bu?” diyen Elçioğlu, komşularının toplanıp İSKİ’ye şikayete gittiğini, fakat itirazın kabul edilmediğini söyledi. Kontör satışlarında veznelerin halkı kandırdığını anlatan Elçioğlu, uygulamanın tek avantajının faturaların birikmemesi olduğunu; eşinin “sonunda bu saati kıracağım” diye tepki gösterdiğini, ancak kırılsa bile eski saatin takılmayacağını belirtti.

Orta gelirlinin başını yaktılar
50 YTL’ye kontör aldığını anlatan Nurten Ablak, 20 gün bile yetmediğini söylüyor. Takılan saatlere 750 dolar ödendiğini, taşeron bir firma ile anlaşıldığını iddia eden Tülay Özden, “Her ay 65 YTL’ye kontör alıyorum, yetmiyor. Orta gelirlinin başını yaktılar. Anlaşma feshedilmiş gelip bu saatleri sökmediler” diyor. Gözleri iyi görmediği için kontörünü eşi evde olmadığı zaman kontrol edemediğini söyleyen Sebahat Kaymakçı, eşinin 100 YTL’lik kontör aldığını söyledi. “Komşulara soruyorum, gelin bakın diye. Yaşlılık işte, görmüyor ki gözlerim. Niye böyle yaptılar anlamadım” diyen Sebahat teyze eşi evde olmadığında kontör biterse susuz kalacak.
Yüklediği kontör kısa sürede bitmesin diye Gürpınar’dan evine bidonlarla su taşıyan Sema Çıray, kontörlü sistemle ödenen faturanın iki katına çıktığını belirtti. Kontör almaktan borçlarını ödeyemediğini söyleyen Çıray, “Ekmek paramız yok gidip su alıyoruz. Bugün 20 YTL param vardı. 10 YTL de komşudan aldım gittim suyumu aldım” dedi. Nazan Akyılmaz, eşinden aldığı emekli maaşıyla zar zor geçiniyor. AKP Hükümeti’nin halkın kanını emdiğini söyleyen Akyılmaz, 3 gün önce banyoda köpüklü kaldığını, suyunu ise komşulardan borç alarak aldığını anlattı. Fatura geldiği zaman her 17 YTL ödediğini belirten Akyılmaz, şimdi ise 30 YTL’ye aldığı kontörün ancak 15 gün gideceğini söyledi. Hükümetin tek amacının parasını peşin almak olduğunu kaydeden Akyılmaz, dar gelirli vatandaşı kimsenin umursamadığını anlattı.

Sıra Tekirdağ’da

Kontörlü su uygulaması sadece İstanbul’da uygulanmaya başlamadı. Konya, Akhisar ve Ankara’da da uygulanan sistem, halkın tepki göstermesine rağmen uygulanmaya devam etti. Tekirdağ’da ise kontörlü su uygulamasına 2009 yılında geçilecek.
Konya Büyükşehir Belediyesi okullara “kontörlü su” uygulaması başlattı. Ödenek yokluğu çeken okullar, su alacak para bulamadığı için hastalık tehdidi altında ders yaptı. Veliler ve eğitimcilerin tüm karşı çıkışlarına rağmen, okullara kontörlü sayaçlar takıldı ve uygulama başlatıldı.
Geçtiğimiz aylarda Tekirdağ Belediye Başkanı Ahmet Aygün de açıklama yaparak 2009 yılında ‘kontörlü su’ uygulamasına geçeceklerini duyurdu.
Ankara’da insanların haberi olmadan sistem uygulanmaya başladı. Su saatlerinin değiştiğinden haberi olmayan Ankaralılar, kapılarında su sayaçlarının kullanım kılavuzu ile karşılaştı.

Su özelleştirmelerindeki skandallar
Türkiye’deki özelleştirme örnekleri, suyun ticarileşmesinin ağır faturasının göstergesi niteliğinde. 1996 yılında Antalya’daki su özelleştirmesinin ardından su fiyatları 7 kat arttı. Şirket özelleştirmeden sonra verdiği yatırım sözlerini tutmadı.
Yap-işlet-devret modeliyle özelleştirilen İzmit Yuvacık Barajı’nda skandallar hiç eksik olmadı. İlk defa kentsel suyun belediyelere satılması gibi bir proje söz konusuydu Yuvacık’ta. Yapılan anlaşmayla suyun üçte ikisi İSKİ’ye satılacaktı. Fakat suyun pahalı olması sebebiyle İSKİ suyu satın almadı. Şirket de elinde artan suyu derelere boşalttı. Uluslararası anlaşma gereği hazine şirketin zararını karşıladı.
Şirket tutunamadığı için çekildi. Fakat sorunlar bitmedi. Yuvacık Barajı’nın yapıcısı ve işleticisi Thames Water, belediye yerine garantör Hazine’den yaptığı tahsilatta kesintiye gidilince uluslararası tahkime başvurdu. Tüm bunlar olurken, Kocaeli’nin 100 yıllık içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere yapılan Yuvacık Barajı, 8. yılında kuruma noktasına geldi. Barajı kurtarma çözümleri geliştirildi.
Çeşme’de VİVENDİ ve ÇABİR iş birliği sonucu 2001 yılında İstanbul halkı suyun metreküpünü 400 bin liradan kullanırken, çeşme halkı 1 milyon 100 bin liradan kullanıyordu.
Dünyanın pek çok köşesindeki örnek, özelleştirme öncesinde suyun kontörlü hale getirilip çok yüksek zamlar yapıldığını gösteriyor. Bunu Türkiye’de de görmek mümkün. 2007 yılında suya yüzde 134’lere varan zamlar yapıldı. Türkiye’de de özelleştirmelerin altyapısı oluşturulmuş durumda.
Yeşim Özdemir
ÖNCEKİ HABER

su kaynağında susuz kaldılar

SONRAKİ HABER

su gibi…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...