KENTTEN GELEN

Doğal ve kültürel çevreye ilişkin önemli birikimleri, sosyal yapıya ilişkin zengin olanakları bulunan Buca’nın, sağlıklı bir yerleşim olarak geleceği, bu değerleri temel alan bir kent yönetimi ve uygulamalarıyla olanaklıdır. Ancak Buca’da böyle bir kent yönetimi ve uygulamalarını görmek olanaklı değildir. Daha ilk yıllarında Buca’nın ve İzmir’in önemli yeşil alanlarından birisi olan Şirinyer Parkı’nı yargı kararlarına rağmen, bir iş merkezine teslim etmeye çalışmış olan bu kent yönetimi, bugün de gecekondu bölgelerinde yaşama hakkını yok sayan rant merkezli plan kararları almakta ve bunları dayatmaktadır.
Buca’nın eşsiz ve özgün tarihsel dokusunu korumak yerine SİT kararlarına aykırı uygulamalarla, yine inşaat rantına ısrarla teslim etmeye çalışan bu yönetimin, kent yönetimini değil rant yönetimini temel aldığı açıktır. Taşınacak olan Buca Cezaevi’nin bulunduğu alanı, Buca’nın eksik olan sosyal ve kültürel alanlarının bir olanağı olarak görmek yerine, yine bir iş merkezine dönüştürmek istemesi ve Yeşilbağ Mahallesi’nde, planlarda park ve sağlık alanı olan bir alanı yıllardır kamulaştırmayıp, son meclis kararıyla yapılaşmaya açması, bu yönetiminin taşıdığı değerlere ilişkin başka örneklerdir.
Var olan yeşil alanları korumayıp, trilyonluk ihalelerle yapay rekreasyon alanları oluşturması da, mahallelerde yüzlerce park alanı yaratılabilecek kamu kaynaklarının yanlış ve haksız kullanımından başka bir şey değildir. Aynı kent yönetiminin yaklaşmakta olan yerel seçimlerde bu rant merkezli anlayışını, Büyükkent yönetimine de taşımak istemesi, İzmir’in gelecekte yaşayacağı tehlikelerin boyutunu da göstermektedir. Buca’nın geleceğine de taşıdığı tehlikelere açık olan böyle bir kent yönetiminin uygulamalarına son vermek için Buca’da yaşayanların görevleri de açıktır; yaşam alanlarını kararlı ve örgütlü bir biçimde savunmak! Duyarlı örgütlenmeler, topluluklar ve meslek odalarıyla birlikte Buca’nın geleceğini kurmak!
(*) Doğal ve Kültürel Çevre İçin
Yaşam Girişimi Sözcüsü
Ahmet Tuncay Karaçorlu*