27 Kasım 2008 00:00

Polis: Öldürme yetkimi kullandım

Soner Çankal’ı ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle vuran polis memurunun savcıya verdiği ifadesinde “Ateş etmem Polis ve Vazife Selahiyetleri Kanunu’nun yetkileri dahilinde olmuştur” dedi

Paylaş

Soner Çankal’ı ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle vuran polis memurunun savcıya verdiği ifadesinde “Ateş etmem Polis ve Vazife Selahiyetleri Kanunu’nun yetkileri dahilinde olmuştur” dedi.
Polis memurun bu sözleriyle polisin silah kullanma yetkisin arttıran Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda (PVSK) yapılan değişikliklerine karşı avukat ve insan hakları kurumlarının endişelerinin ne kadar haklı olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Bu sözler ayrıca polis kurşunuyla yaşanan ölümleri münferit olarak değerlendiren yetkilileri yalanlarken, “olaylar münferit değil polis yasadan güç alarak öldürüyor” yorumlarını güçlendirdi. Konu ile ilgili görüştüğümüz TİHV Başkanı, PVSK ile verilen yetkilerin sınırlandırılmamasıhalinde ölümlerin sıkça yaşanacağına dikkat çekti.
‘Kafasına sıkmak benim yasal yetkim’
Soner Çankal Ankara’da 20 Kasım tarihinde polisin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirmişti. Tanıklar, polisin 4-5 el ateş ettikten sonra Çankal’ı yaralı yakaladığını, polis H.Y’nin “Soner’se kafasına sık” demesi üzerine polisin Çankal’ı vurduğunu iddia etmişti. ‘Ölü muayene tutanağı’ Çankal’ın kafasından vurulduğunu belgeledi. Ceset üzerinde yapılan incelemede Çankal’ın vücudunda iki kurşun yarası ile kafa bölgesinde bir kurşun yarası bulunduğu tespit edildi. Olay sonrasında ‘taksirle ölüme neden olma’ suçlamasıyla polis memuru V.K tutuklandı. V.K savcıya verdiği ifadede, “Arkasında bağırarak ‘dur, polis’ diyerek ikaz ettim. Görevdeyken bu olay başıma geldiği için benim ateş etmem de Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun yetkileri dahilinde olmuştur” dedi.
Polis ifadeleri çelişkili
V.K ifadesinde Çankal’a iki kez ikaz ateşi açtığını öne sürerek şöyle devam etti: “Şahıs bu ikaz ve ateş üzerine kayıp düştü, üzerine atladım. Şahıs bana vurmaya başladı. Ben de etkisiz hale getirmek için, silahın kabzasıyla kafasına doğru vurmaya başladım... İki şahıs daha geldi. Üçü bana çullandı. O arada boğuşma sırasında daha önce de ateş ettiğim için mermi de ağzında olduğu için silah elimde patladı(...)” dedi. V.K’nın ifadesiyle diğer polislerin ifadeleri çelişkili. V.K, Çankal ve arkadaşlarının içinde oturduğu araca üç metre uzaklıkta olduklarını belirtirken, O.E.Ö, O.D adlı polisler söz konusu araca 100 metre uzaklıkta olduklarını belirttiler. Ayrıca V.K sadece iki kez ateş açtığını belirtirken, diğer polisler 4-5 el silah sesi duyduklarını savcıya aktardı.
Olaylar münferit değil
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Önen, vakıf olarak bu konularla ilgili kaygılarını her zaman dile getirdiklerini söyleyerek, “PVSK’daki düzenleme, polisin silahı kullanmasını teşvik ediyor. Dikkat edilirse ölümlerin neredeyse tamamına yakını ‘dur’ ihtarına uyulmadığı gerekçe gösterilerek yapılıyor. İstatistiklerde bunu açıkça gösteriyor” diye konuştu. Önen, Türkiye’nin değişik illerinde sürekli olarak bu tür olayların yaşanmış olması münferit olmadığının kesin bir kanıtı olduğuna dikkat çekti. Suç işleyenleri koruyan hukuksal bir mekanizmanın var olduğunu ifade eden Önen, PVSK ile, polisleri koruma mekanizmasını geliştirip, cezalandırmaktan çok, cesaretlendirdiğinin altını çizdi.
Polisler teşvik ediliyor’
Polisin ifadesini gazetemize değerlendiren Çankal ailesinin avukatı Özgür Yılmaz, olayın bir infaz olduğunu belirtti. Polislerin ifadelerinde çelişkiler olduğuna da dikkat çeken Yılmaz, Çankal’ın ailesinin olay yerinde bulunan diğer polisler hakkında da suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi. Son dönemde bu tip olayların artmasının arkasında, PVSK’daki değişiklikten çok, polisleri silah kullanmaya teşvik eden bir ortamın yaratılmış olması olduğunu belirten Yılmaz, yargı kararlarının ve İçişleri Bakanlığı’nın olaylar karşısındaki tutumunun polisleri silah kullanmaya teşvik edecek bir psikolojiye soktuğunu belirtti. (İstanbul-Ankara/EVRENSEL)

‘Yasa gereği’ vurulanlar!
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi’nin 26 Kasım 2008 tarihine kadar edindiği verilere göre 1 ocak 2008’den bu tarihe (düne) kadar “yargısız infaz, dur ihtarı, rastgele ateş açma olaylarında” 35 kişi yaşamını yitirirken 45 kişi yaralandı.
TİHV verilerine göre 2007 yılından bu yana çeşitli gerekçelerle polisin ateş açması sonucu yaşanan belli ölüm ve yaralanma olayları şöyle:
  • 2007’de, İstanbul Okmeydanı’nda “dur” ihtarına uymadığı öne sürülen bir araca ateş açan polisler, Emrah Dervişoğlu’nu (17) öldürdü, Tuncay Karabulut’u yaraladı.
  • 3 Ağustos 2007’de Antalya’nın Alanya ilçesinde iki kadına “dur” ihtarına uymadıkları için polisler tarafından ateş açıldı. Olayda Narin Bulut öldü, Hanım Çalıkuşu yaralandı.
  • 24 Kasım 2007 gecesi İzmir’de “dur” ihtarına uymadığı ileri sürülen Baran Tursun, polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.
  • İstanbul Yenibosna’da 7 Ekim 2007 günü polisin Yürüyüş dergisinin dağıtımını yapan Ferhat Gerçek’e ateş açması sonucu Gerçek felç oldu.
  • 26 Ocak 2008’de Yalova’da bir polis, tartıştığı Mimar Hüseyin Turgut’u vurarak öldürdü.
  • 22 Mart 2008’de Van’daki Newroz kutlamaları sırasında güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu Zeki Erik yaşamını yitirdi.
  • 16 Haziran 2008’de sivil polis ekipleri ‘dur’ ihtarına uymadıklarını öne sürdükleri E.C. ve M.G’ye ateş etti. Olayda E.C. yaşamını yitirirken M.G. yaralandı.
  • 15 Temmuz 2008 sabahı Ankara’da polis ekipleri, ‘dur’ ihtarına uymadığını ileri sürdükleri Güersel Varol’u olay yerinde vurarak öldürdü.
  • 6 Ağustos 2008’de İstanbul’un Bahçelievler ilçesinde polis memuru, sokakta tekmelediği kutudan üzerine meyve suyu sıçrayınca kendi kendine söylenen Cem İnci’nin (23) kendisine küfür ettiğini öne sürerek İnci’yi vurarak öldürdü.
  • Polis ekipleri, 26 Ağustos 2008’de Bursa’nın Nilüfer ilçesinde, ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle Cengiz Koç’u vurarak öldürdü.
  • 27 Ekim 2008’de Antalya’da motosikletli polis memuru M.E, “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle motosikletiyle gezen Çağdaş Gemik’e (18) ateş etti. Gemik hayatını kaybetti.

    PVSK’DA NE DEĞİŞTİ
    2007’nin Haziran ayında yapılan değişiklikle Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) çerçevesinde polise “görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde zor ve silah kullanma yetkisi” verildi. PVSK’nın 16. maddesine göre polisin silah kullanma yetkisini “direnmenin mahiyetine ve derecesine göre” kullanması istendi. Polisin zor kullanmadan önce ilgililere “direnmeye devam etmeleri halinde doğrudan doğruya zor kullanılacağı” ihtarının yapılması gerektiği belirtilirken, değişikliğin ucu “Ancak, direnmenin mahiyeti ve derecesi göz önünde bulundurularak, ihtar yapılmadan da zor kullanılabilir” cümlesiyle açık bırakılıyor. Polisin kullanacağı araç ve gereci ve kullanacağı zorun derecesini kendisinin tayin edeceği ifade ediliyor ve böylece karşıdaki kişinin “yaşam hakkı” polisin ‘insafına’ bırakılıyor.
    Sevim Kahraman / Cem Gurbetoğlu
  • ÖNCEKİ HABER

    ÖZGÜRLÜKLER

    SONRAKİ HABER

    Polis döverek öldürdü

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
    Evrensel Ege Sayfaları
    EVRENSEL EGE

    Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...