07 Aralık 2008 00:00

inkar avrupa düzeyinde cezalandırılacak

Avrupa’da soykırım inkarını yasaklayan bir AB Çerçeve Kararı, 27 Kasım cuma günü Avrupa Konseyi tarafından kabul edildi. Bunun en önemli nedenlerinden biri de, birçok Avrupa ülkesinde yükselen aşırı milliyetçi, anti semitik hareketler. Avrupa’da “lobicilik” adına aşırı milliyetçi gruplara verilen destek ters tepti.

Paylaş

Avrupa’da soykırım inkarını yasaklayan bir AB Çerçeve Kararı, 27 Kasım cuma günü Avrupa Konseyi tarafından kabul edildi. Bunun en önemli nedenlerinden biri de, birçok Avrupa ülkesinde yükselen aşırı milliyetçi, anti semitik hareketler. Avrupa’da “lobicilik” adına aşırı milliyetçi gruplara verilen destek ters tepti. Son 5 yıldır, Yahudi mezarlarına yapılan klasik anti semit saldırılar yanında, yükselen bir başka dalga ise Ermeni anıtlarına karşı Fransa ve İngiltere’de yapılan sistematik saldırılardı. Bununla da kalınmadı, Berlin’de bir Talat Paşa yürüyüşü yapıldı. Lyon’da anıt yanında anma törenine katılan Ermeni toplumu mensuplarına saldırıldı. (Türkiyeli solcular, Türkiyeli faşistlerin bu eylemine anında müdahale ederek ülkenin namusunu biraz olsun kurtardı.) İsviçre’de provokatif inkarcı konferanslar düzenlendi. (Mahut kişiler hakkında açılan davalar mahkumiyetle sonuçlandı.) Avrupa yazıları insanlığa karşı işlenen suçları savunmayı, mazur gösterme ve inkarı suç olarak kabul ediyor ve bunu düşünce özgürlüğü kapsamı dışında tutuyorlar. Çünkü bu, mağdurların ve çocuklarının taciz edilmesi anlamına geliyor, ırkçı nefret söylemini güçlendiriyor.
Avrupa’daki “kriminel lobi”nin bu çalışmalarının sonucu ise Fransız parlamentosunun Ermeni soykırımı inkarını, aynı Yahudi holokostu inkarı gibi cezalandıran bir yasa çıkarması oldu. Bu yasa halen Senato’da onaylanmayı bekliyor. Geçen hafta Senato önünde bu yasanın onaylanması için bir gösteri düzenlendi. Burada ünlü Fransız felsefeci Bernard Henri Levy önemli bir konuşma yaptı ve Ermeni soykırımından dolayı, aslında Fransa’nın da sorumlu olduğunu açıkladı. Levy’nin açıklamasından bazı kısımları aktaracağım:
“(…)Kimse bizi aptal yerine koymasın; bugün ‘Ermeni soykırımını inkar yasasının teyidine karşı çıksak, yarın ‘Musevi soykırımını inkar yasasının’ iptali bile söz konusu olabilir!..
Yeniden sizinle birlikte olmaktan, bundan iki yıl önce olduğu gibi, çok memnunum. Size, düşündüklerimi dolaylı yollara girerek değil, eşyanın adlarını olduğu gibi vererek söylemeyi tercih ediyorum. Bugün yeniden, Ermeni soykırımını inkar etmenin resmen cezalandırılabilmesi amacıyla kabul edilecek bir kanun için buradayız. Eğer bugün yeniden buradaysak, eğer işler gerektiği gibi ilerlemediyse, eğer bundan iki yıl önceki noktadaysak hâlâ; bunun nedeni, son derece acayip, anlaşılması ve anlatılması zor bir kampanyayla karşı karşıya bulunmamızdır.
Birkaç aydan beri bu tartışmayı rehin alan, hoş görülmesi imkansız bir baskının, Senato üzerine yapıldığını; yüzsüz bir kampanyanın yürütüldüğünü söyleyebilirim...
Senatörlere, ‘Tarihi yazma görevi ne size ne de parlamento kanunlarına verilmiştir!’ diyorlar... Değerli dostlar; böylesi ifadeler, sadece insanlık için utançtırlar. Bu sözler olsa olsa, çirkin bir şaka olabilirler. Kimsenin, Fransa veya başka bir ülke parlamentosuna ‘tarih yazdırmak’ gibi bir iddiası yoktur. Olamaz da zaten!.. Hiçbir parlamentonun zaten ‘tarih yazmaya veya yazdırmaya’ ihtiyacı yoktur! Neden mi?.. Nedeni gayet basit, sevgili dostlarım; çünkü tarih, bildiğimiz anlamda, zaten çoktan yazılmıştır…maalesef!
Evet dostlarım! Tarih ilk günden beri öylesine kayıt altına alınmıştır ki, kimsenin bu yazılanları silmeye, sildirmeye gücü yetmez, hiç merak etmeyin!
Bu tarihin yeniden yazılmaya ihtiyacı yoktur; dünyanın saygın, akçe ile ilgisi olmayan tarihçileri, çoktan yazmışlardır bu tarihi. Üstelik bizzat, saygın Türk tarihçileri; Sayın Taner Akçam gibileri de yazmıştır. O Taner Akçam ki, hakikatleri büyük bir insanlık onuruyla, canı pahasına açıkça söylediği için çok sevdiği ülkesine rahatça gidemiyor, yaşayamıyor ve çalışmalarını yapamıyor. Ermeni gazeteci Hrant Dink cesaretle, bu konuda, hem de bir barışsever örneği sergileyerek konuştuğu için alçakça öldürülüyor. Dr. Yves Ternon müstesna tabii ama maalesef Fransız tarihçilerinin bu konuda fazla yazmış olduklarını söyleyemeyiz; bu doğrudur. Haberdar olmayanlar için haykırıyorum buradan; sizi şimdi haberdar ediyorum. Ey sizler! ‘Tarihi parlamentoların yazmaya hakkı yoktur!’ diyenler, size cevap veriyorum; evet haklısınız, çünkü tarihin tekrar yazılmaya ihtiyacı da yok, zira tarih çoktan yazılmıştır, anlıyor musunuz çoktan?!.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra arşivler derhal açılmış; mahkemeler başlamış, yargılama yapılmış, bazı cezalar bile verilmiş. O zaman, hangi tarihin yazılmasından bahsediliyor? Senatörlerden tarihin yazılmasını değil çoktan yazılmış tarihin gereği olarak, çıkarcı siyaset yüzünden cezalandırma sürecinin yarım kaldığı, o işlenmiş çok özel cürümün, bu saatten sonra hiç olmazsa inkarına engel olunmasını istiyoruz; o kadar!
Yasayı; o vahşetten sağ kalanların torunlarına, bir kez daha manen ölmelerine engel olmak, hiç olmazsa yaslarını huzur içinde tutabilmeleri ve nihayet insanlık onurunun ayaklar altına alınmaması, tersine temize çıkması için istiyoruz. Senatörlere son kez söylüyorum: ‘Kimse ama kimse sizden tarihin yeniden yazılmasını istemiyor!’
Bu yasa Senato tarafından onaylandığı takdirde, tüm tarihçileri benzeri ‘bellek teröristleri’ne karşı korumuş olacak, çalışmalarını güvence altına almış olacak...
Hakikatleri sakın örtmeye kalkmayalım, Musevi soykırımını inkar etmenin bir suç olduğunu karara bağlamış ve yıllarca işleyen Gassot yasası, bugüne dek hiçbir tarihçiyi ve çalışmasını engellememiştir. Sadece kimleri engellemiştir biliyor musunuz? Le Pen ve onun gibi düşünen ırkçı, bellek teröristlerini; o kadar!..
Senatörlere bir de şu söyleniyor: ‘(…) Dikkat!.. Pandora kutusunun açılmasına neden olmayın! Bir defa açılmayagörsün; Ermenilerin soykırımı nedeniyle bir açsanız, sonra ne yaparız, nereye kadar devam ederiz, nerede duracağımızı kim söyleyecek? Bugün Ermeniler, yarın Haçlı Seferleri, Kristal Gece, Romenlerin Spartaküs’ü vs...’ Sevgili dostlar, insanlık bu kadar mı ucuzlatır vicdanını? Bu sözleri söyleyen insanoğlu olabilir mi? Nasıl, evet nasıl bu kadar yüzsüzce laf kalabalığı edebilir biri? Ne Romen imparatorluğu, ne Kristal Gecesi? Daha dün, gözümüzün önünde gerçekleşen soykırımlar, toplamı -iyi ki tabii- ne 25, ne 20, ne 15 hatta ne de 10 olan soykırımlardan söz ediyoruz. Musevi, Çingenelerin soykırımı, Tutsilerin soykırımı, diğerleri ve bunların en baştaki, sonra olacaklarının prova niteliğindeki Ermeni soykırımı hakkında konuşuyoruz.
...
Fransa, en az iki ayrı vesileyle, Ermeni soykırımında maalesef… rol oynamış; yani payı vardır! Özellikle Maraş ve Hacın bölgelerinde, 1915 sonrası katliamın devam etmesine, öne Ermenileri sürerek, daha sonra onları yüzüstü bırakıp bölgeyi terk ederek, insanlığa karşı işlenmiş bir suça iştirak etmiştir. İnsanlığın geldiği bu noktada, onurlu medeniyetler arasında yerini alabilmesi için Fransa’nın bunu tanıması gerekiyordu, ki bunu yaptı. Daha sonra da içinde oynamış olduğu rolün payını açıkça itiraf etmesi, üstlenmesi gerekiyordu. Son olarak, sayın senatörlere bu yasanın onaylanması konusunda şunları söyleyeceğim: ‘Geçmişteki soykırımlar konusunda samimi, açık tavrımızı belirttiğimizde, bugün ve yarın vuku bulacak muhtemel başka soykırımlar hakkında dikkatli, hassas, duyarlı, temkinli ve tedbirli olacağımız açıktır. Göstereceğimiz o dikkat, hassasiyet, duyarlılık, temkin ve tedbirler sayesinde zaten böyle bir ihtimali en aşağıya indirebiliriz. Eğer bir kez inkarcılığın o vahşi mekanizmasına girersek; nerelerden geçip devam edeceğimizi, nihayetinde ‘Onursuzların İttifakı’na’ varacağımızı söyleyebilirim. Buna layık değiliz!’
İki yıl önce Milletvekili Meclisimizin onurla kabul ettiği yasayı, aynı onurlu duruşla tasdik etmenizi talep ediyorum. Yoksa bugün Ermeni soykırımını inkar etmenin, cezai yaptırımı sağlayacak yasayı tasdik etmezsek; yarın, yıllar önce kabul edilmiş olmasına rağmen, Musevi soykırımını inkar etmenin cezai yaptırım sağlayan, Gassot yasası’nın iptali söz konusu olacaktır. Fransa Ermenileri ve Fransa Ermenilerinin dostları, hiçbir çevre veya camianın baskılarına baş eğecek değillerdir. bu onların insani, vicdani ve evrensel değerler gereği üstlendikleri bir görevdir; bu görevden kimse alıkoyamaz. Son olarak, insanlık belleğine olan saygım, onurumun emretmesinden dolayı, şahsen onların yanında ve bugün de aranızda olduğumu söyleyeyim...”
“Avrupa’daki Türk toplumu içinde yapılan sözde ‘lobi’ çalışmalarının sonucu, saldırgan, provokatif, demogojik eylemlerden dolayı inkarı cezalandıran yasaların çıkması yanında, konunun Avrupa Birliği gündemine girmesine de neden oldu. Avrupa Ermeni Federasyonu, önceki gün yaptığı bir açıklama ile soykırım inkarına karşı çalışan tüm örgütler ile soykırım kurbanları ve kuşakları derneklerini, insan hakları örgütlerini ve ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve inkara karşı mücadele eden dernekleri 2009 başında Brüksel’de yapılacak olan ‘workshop’a davet etti. “Bu toplantının amacı, AB üye devletlerinin yasalarında ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı bir AB Çerçeve Kararı’nın yürütülmesiyle ilgili hazırlıkların gerçekleştirilmesidir. Avrupa Komisyonu uzmanları ve Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi liderler de bu toplantıya katılacaklardır. Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı’na karşı Çerçeve Kararı, soykırım inkarı üzerinde özellikle odaklanmakla birlikte, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı alanında üye devletlerin ceza yasalarını uyumlu hale getirecek yasa koyucu bir çerçeve sunar. Bu karar ile ilgili olarak siyasi bir anlaşma yapılmış ve Avrupa Konseyi tarafından bu cuma; yani 27 Kasım’da resmen kabul edilmiştir.
Bununla birlikte Hollanda, Almanya, Letonya, Fransa ve Polonya bazı çekinceler koymuşlardır. Bu andan itibaren, üye devletler bu Çerçeve Kararı’nı iki yıllık bir dönemde ulusal hukuklarına uyarlayacaklardır. Kararı nasıl uygulayacaklarına dair bağlayıcı bir şartname olmamakla birlikte, bunun hükümlerine etkin bir uyum sağlamakla yükümlüdürler: Çerçeve Kararı’na uygun düşmeyen bir ceza alan bireyler, böyle bir durumda Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’na başvurabileceklerdir.
Aslında, yabancı devletlerden soykırım inkarcıları Avrupa yurttaşlarını tehdit ettiklerinde, ilgili örgütlerin her üye devletin alınan Çerçeve Kararı’nın uygun bir biçimde yürütülmesini sağlamak için seferber olması hayati bir önem taşır.
Bu Çerçeve Kararı’nın yazılış biçiminin soykırım inkarcılarını etkin bir biçimde cezalandırmasını sağlamak amacıyla, Adalet ve Demokrasi İçin Avrupa Ermeni Federasyonu, Avrupa kurumlarının hukuk uzmanlarıyla sürekli olarak birlikte çalışmaktadır.”
(Ali Çakıroğlu ve Raffi Hermonn’un tercüme katkısına teşekkürler.)
Ragıp Zarakolu
ÖNCEKİ HABER

başbakanlığın yasaklılaı, ‘akredite edilmeyenler’

SONRAKİ HABER

artvin madencileri nasıl kovdu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...