16 Aralık 2008 00:00
DÖNÜŞÜM
GÜNÜN YAZILARI
Krizin etkilerine karşı tepkiler Avrupa burjuva basınında çok sınırlı ölçüde yer alıyor. Genelde bankaların önünde irili ufaklı eylemler parasını kaybedenlerin öfkesi biçiminde veriliyor. Veya özel emeklilik sigortalarına, hayat sigortalarına, yatırım fonlarına yaşlılık dönemi için yatırdıkları paraları kaybedenlerin hazin öyküleri bireyselleştirilerek aktarılıyor.
300 bin nüfuslu İzlandada haftalardır devam eden protestolar çok sınırlı olduğu gibi çarpıtılarak haberleştiriliyor. Veya patronunun iflas başvurusu yapmasına, ücretleri gasp etmesine ve işyerlerini yok etmesine karşı orta Almanyanın küçük bir şehrinde, bir hafta boyunca fabrikalarını işgal eden otomobil yan sanayisinin küçük işletmelerinden HWUdaki işçilerin mücadelesini basın es geçti.
Daha kim bilir ne kadar direniş, mücadele es geçiliyor, görmezden geliniyor. Bunun nedeni ortada: Sermaye ve basını kötü örneklerin yaygınlaşmasını istemiyorlar. Opel Bochumda geri adım atmayalım, direnişi örgütleyelim diyenlere mikrofonlar uzatılmıyor. Objektifler, mikrofonlar GM/Opel patronlarının çalışma sürelerini ücret denkleştirilmesi olmadan kısaltma, Noel ikramiyelerini iptal etme, hafta sonu ve günlük fazla mesai zamlarının verilmemesine, yani ücretlerin yüzde 15-20 arası düşürülmesine onay verenlere yöneltiliyor!
Burjuva basınının eylemlerin ve tepkilerin haberleştirilmesine karşı koyduğu ambargo kitlesel eylemlerle (alternatif basının rolünü burada ortaya çıkıyor) kırılıyor. Yunanistan ve İtalya bunun örneği oldu!
Yunanistanda, 16 yaşındaki lise öğrencisi Alexandros Grigoropoulosun polis tarafından öldürülmesinin ardından, 6 Aralık günü, başlayan eylemler kısa sürede bütün ülkeye yayıldı ve hala devam etmekte. İşçi sendikaları genel grevle eylemlere destek verdiler, kendi taleplerini alanlara taşıdılar. Yunanlı emekçiler, gençler hükümet devrilinceye kadar eylemlerini sürdürme kararı aldılar.
Yunanlı gençlerin ve emekçilerin eylemleri Avrupa basınında ilk günlerde birkaç yüz otonomcu değişik illerde polisle çatışmak için eylemler yapıyorlar şeklinde veriliyordu. Ülkenin bütün şehirlerinde gerçekleşen kitlesel eylemler Olay çıkarmak için fırsat kollayan anarşistlerin işi olarak aşağılanmaya çalışılıyordu.
Militan gösterilerin devam etmesi ve ileri sürülen taleplerin alternatif basın aracılığıyla yaygınlaşması ve Avrupanın birçok ülkesinde dayanışma eylemlerinin yapılması, ileri sürülen krizin faturasını üstlenmeyeceğiz gibi ve diğer slogan ve taleplerin üstlenilmesi burjuva basındaki tutumun kısmen değişmesine neden oldu.
Yunanistanda gençler arasındaki işsizliğin yüzde 20lere dayandığı belirtilen analizlerde, İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerde durum farklı değil, buralarda da gençler arasında işsizlik ciddi oranda yüksek. Ciddi önlemler alınmazsa eylemler buralara da sıçrayabilir görüşü savunulmaya başlandı.
Ciddi önlemler denilen bir yandan güvenlik güçlerinin bu tür eylemlere hazır olması ama provokatif tutum içine girmemesi gerektiği üzerine uyarılar diğer yandan ise aslında gençlerin durumunun o kadar da kötü olmadığı üzerine propagandanın yapılması.
Bu tutumun İtalyadaki grevlerle ilgili yapılan haberlere de yansıdığı görülüyor. Handelsblatt gazetesinde yer alan bir demagojik yorumda, İtalyan sendikaları krize karşı grev çağrısı yapıyorlar. Bu nasıl mantık?! Hiç krize karşı grev yapılır mı, iş durdurarak kriz aşılabilir mi? Ama İtalyan sendikalar, hiç bir işe yaramayacağını bilmelerine rağmen bunu yapıyorlar. Bugünlerde hava şartları nedeniyle Venedik ve Romanın bazı bölgeleri sular altında kaldı, İtalyan sendikaların buna karşı da grev çağrısı yaparlarsa şaşmamak gerekir deniliyor.
Görmezden gelinemeyen, örnek alınabilecek eylemler küçümsenerek, alay edilerek çıkış yolu buralarda da değil denilmek isteniyor.
Almanyada ise önde gelen bankerler, tekel şefleri ve sendika başkanları, başbakan ve önemli beş bakan ile birlikte ulusal mutabakatı sağlamlaştırmak üzere kriz zirvesi düzenliyorlar. Kriz zirvesi bütün televizyon kanallarında olduğu gibi gazetelerde de ilk haber olarak veriliyor ve krize karşı Alman çözümü propaganda ediliyor.
Yunanlı ve İtalyan emekçiler kriz döneminde nasıl mücadele edilmesi gerektiğini gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar. Onlar yolu açtılar, bu yoldan gitmek bize düşer.
Serdar Derventli
Evrensel'i Takip Et