19 Aralık 2008 00:00
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün anne tarafından kökeninin Ermeni olduğunu iddia etti. Arıtman, Gülün Ermeni kökenli olması nedeniyle özür dileme kampanyasına hoşgörülü yaklaştığını ima etti.
CHPli Arıtmanın sözleri tepki ile karşılandı. Tepkilerin bir kısmı ırkçılığın kınanması niteliğinde iken, bir kısmı ise Arıtmanın boşboğazlık yaptığını ima eden eleştirel sözlerdi. Aslında Arıtmanı eleştirenlerden bir kısmı da onun gibi düşünüyordu ama bu düşüncelerin uluorta söylenmesi yanlıştı.
CHPli Arıtmanın söylediklerinin içerik açısından bir benzerini bir süre önce AKPli Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de sarf etmişti. Arıtman da Gönül de; Ermeni, Rum, Kürt kökenli yurttaşlara güvenmiyorlardı. Onlar gibi bazı vatandaşlara güvenilemeyeceğini zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök söylemişti. Özköke göre bazı vatandaşlar sözde vatandaş idi.
Yaklaşık yüz yıldır, egemen siyasi çevrelerde aynı ırkçı yaklaşım söz konusu. Ermeni, Rum (kısmen Yahudi) vatandaşları gerçek vatandaş olarak görmeme, hatta onları gizli düşman, içimizdeki hainler olarak değerlendirme, adeta resmi devlet politikası. Anayasa ve diğer yasalarda çok açıkça bu durum yazılmasa da (ki azınlıkların mal edinmesi vb. konularda ırkçı yaklaşım çok açık) gizli anayasa denilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde muhtemelen bu vatandaşlara güvenilmeyecek unsurlar vurgusu yapılmıştır.
Egemenler, yukarıdaki ırkçı yaklaşımlarını, yüz yıl boyunca okullarda ders olarak okutarak, kuşaklar boyunca insanları ırkçılıkla zehirlemeye de çalıştılar. Ders kitaplarımız ırkçı sözler ve hikayelerle donatıldı.
Ezilen ve baskı gören azınlıkların haklarından söz etmek ya da Kürt sorunu hakkında bir şeyler söylemek, TCK 301. madde kapsamında değerlendirilip hemen soruşturmalar açılır ve cezalar yağdırılırken, Canan Arıtmanın ve diğerlerinin ırkçı sözleri ise her zaman duymazdan gelindi. Zaten, Azınlık Vakıfları ile ilgili otuz beş yıl önceki hukuk dışı kararı ile yargı, bu konudaki tavrını ortaya koymuştu.
Bir Türk dünyaya bedeldir, Ne mutlu Türküm diyene, Türküm doğruyum çalışkanım sloganlarından başlayarak, ırkçı söyleme karşı tavır almak, ırkçılığı her dile getirildiğinde eleştirmek ve kınamak da demokrasi mücadelesinin en başat görevlerinden biri olmalıdır!..
Kamil Tekin Sürek
Evrensel'i Takip Et