25 Aralık 2008 00:00
EMEK GÜNLÜĞÜ
DİĞER HABERLER
Türk-İşe bağlı İstanbul şubeleri dönemi değerlendirmek için pazar günü bir araya geliyorlar. Toplantı genel bir temsilciler kurulu olarak planlanmış. İşyeri temsilcilerinin doğrudan katılacakları ve sorunlarını tartışacakları, karar alacakları bir platform niteliğinde olacak.
Önemli bir dönemeçte gerçekleşecek toplantı, kriz ve krizin ortaya çıkardığı sonuçları düşündüğümüzde, daha bir anlam kazanıyor. Çünkü her gün kriz bahane gösterilerek binlerce işçi sokağa atılıyor, işçiler ve emekçiler yoğun bir saldırı dalgasıyla karşı karşıyalar. Dönem, aynı zamanda kamuda TİS sürecinin hazırlıklarının yapıldığı bir sürecin başına denk geliyor. Son bir yıl içerisinde Türk-İşe bağlı birçok sendikada yolsuzluklar nedeniyle olağanüstü genel kurulların yaşandığı ve yönetimlerin el değiştirdiği bir süreci geride bıraktık. Yine bu hafta sonu Tes-İş Sendikası yolsuzluklar nedeniyle olağanüstü genel kurula gidiyor. Başbakanın ele geçirmeye çalıştığı Türk-İş ve onun genel başkanının içinde yer aldığı yönetim kurulu ortaya konan iddialara göre gırtlağına kadar yolsuzluğun içine girmiş durumda. Bu durum AKPnin sendikal anlayışını çok net ifade ediyor.
AKP devletin bütün kurumlarında böyle işliyor. Bakanlıklar ve belediyelerin durumu böyle. İşbirlikçi sendikal anlayış ve hükümet kol kola. İstanbul Şubeler Platformu birçok sorumluluğu üzerine almak ve yerelden bir mücadeleyi örgütlemek durumuyla karşı karşıyadır. Çünkü Türk-İş merkezi ve birçok sendika genel merkezi sanki bu ülkede değiller. Onlar açlığın, yoksulluğun ve yolsuzluğun olmadığı, işçilerin tüm ekonomik ve demokratik haklarını kullandıkları bir ülkede yaşıyor gibi davranıyorlar. Durum böyle değil, kendi ortaya koydukları verilerle son birkaç ay içinde 30 bin Türk-İş üyesi işçi kriz sonrasında işsiz kalmış durumda. Ücretsiz izine çıkarılanların sayısı on binlerle ifade ediliyor. Hükümet patronlara karşı cömert davranırken, kesenin ağzını sonuna kadar açarken, işçilere temiz hava bile koklatmıyor. Hükümet destekli yeni sendikal anlayış, az çok mücadele eden sendikalara ve işyerlerine saldırıyor. Yetkilere itiraz ediliyor, bakanlık elli sözleşme yapan yerlere, yeni uygulamalar getiriyor. Çay Kur ve THY Teknik AŞ bunun birer örneği.
Bu nedenle toplanacak temsilciler kurulu birçok soruya yanıt bulmak ve nasıl bir mücadele içinde olacağını, rutin olanı nasıl aşacağını ortaya koymak zorundadır. Öncelikle kriz ve kriz karşıtı bir mücadeleyi nasıl örgütleyecektir. İstanbul emek ve sermaye çelişkilerinin en sert yaşandığı, mücadelenin geliştiği bir yer olarak, nasıl değerlendirilecektir. Sendikal hareketin bölünmüş ve çok parçalı hali düşünüldüğünde, kendi dışındaki mücadeleci unsurlara, nasıl bir çağrı yapacaktır ve mücadeleyi nasıl birleştirecektir. Yerel platformlara nasıl yaklaşacaktır. Yolsuzluk içinde olan ve hükümetin payandası haline gelen sendikalara karşı nasıl bir mücadele çağrısı olacaktır. Kamu TİS sürecinde Telekom deneyimini nasıl değerlendirecektir
Kriz ve sonrasında IMF ile görüşmeler sürmektedir. Kamuda esnek çalışmanın ve yoksulluk ücretinin dayatılacağı ve iş güvencesinin ortadan kaldırılacağı talebi şaşırtıcı olmayacaktır, buna karşı ne yapacaktır. Bütün bu gelişmeler düşünüldüğünde, yapılacak temsilciler kurulu ve alınacak kararlar önümüzdeki dönem işçi ve emekçi hareketinde ileri bir rol oynayabilecek pozisyona gelebilir. Sorumluluklar bir o kadar ağır, fakat gerçekleştirildiğinde yeni bir dönemin yollarının açılacağını da görmek gerekir, dönem böyle bir dönemdir. Bunu başarmak için, tüm olanaklar ve koşullar mevcuttur.
Seyit Aslan
Evrensel'i Takip Et