29 Aralık 2008 00:00
EMEK DÜNYASI
GÜNÜN YAZILARI
Filistin! İnsanlığın 60 yıldır kanayan yarası. Ortadoğu ülkelerinin gelmiş geçmiş yöneticilerinin yüz karası bir sorun!
Önceki gün ve dün İsrail, yine saldırdı. Bu sefer bilanço çok daha yüksek; 300 dolayında ölü, binden fazla yaralı! Yıllardır süren ambargolar, açlık, kıyım, sürgün ve zulmün üstüne bu; günlerdir, Geliyorum! diyen katliam çok daha acıtıcı.
Kuşkusuz ki Filistin sorununun temelinde, ABD başta olmak üzere Batı emperyalizminin İsraili dünya hegemonyasında bir ileri karakol olarak kullanma amacı vardır. Bunu, Bush yönetimi, katliamın arkasından Hamas saldırıları durdurmalı! diyerek, İsraili nefsi müdafaa yapan bir ülke gibi göstererek bir kez daha ilan etti. Avrupa ve BMden gelen açıklamalar da, ABDnin tavrının suya sabuna dokunmayanı sadece.
Burada akla; Koca İslam-Arap dünyası neden bir şey yapmıyor sorusu gelebilir. Ama onlar; şeyhlikler, emirlikler, krallıklar olarak, emperyalist stratejistlerin cetvelle çizdiği sınırlarda iç kavgalar ve dış desteklerle ve İsraille (Bu Batı emperyalizmiyle demek anlamına geliyor) dolaylı iş birliği içinde olmayı koşul yapan aşağılanma çukurunda geçen bir tarihi yaşıyorlar.
Batılı emperyalistler öyle, İslam-Arap ülkeleri böyle de; Türkiyeyi yöneteler ne yapıyor?
Bütün siyasi kariyerinin merkezine Yahudi düşmanlığını koymuş bir siyasi gelenekten gelen AKP ve onun liderinin yönettiği Türkiyenin Filistin politikasıdır. Ama bu politikayı belirleyen, Ortadoğu halklarının kendi kaderini tayin hakkına saygı değil, dayanaklarını ABDnin Ortadoğu stratejisinden alan ve ona uyumu amaçlayan kaygılardır.
AKP ve Erdoğan, zaman zaman iç politik kaygılarla Filistinli Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümdür türünden açıklamalar yapıyor ama gerçek tutumları; bu zulmün arkasındaki politikalar, bu politikaları geliştiren uluslararası sermaye güçleri ve İsrailin kendisiyle aşna fişne yapmak biçimindedir.
Nitekim, katliamdan sonra Erdoğanın sert tepkisi (basın böyle görüyor) ise Ehud Olmerte telefon etmekten vazgeçip, BM genel sekreterini aramak olmuştur!
Peh, peh!..
Filistinde, Hamas ve FKÖnün yaptıklarının da tasvip edilecek bir yanı yoktur elbette. Hamas-FKÖ arasındaki çatışma, Filistin halkını da fiilen ikiye bölmüştür.
Bütün bunların ötesinde; askeri ve ekonomik gücü, nüfusu, Ortadoğudaki tarihsel, coğrafi ve siyasi konumuyla İsrail saldırganlığını durdurabilecek tek ülke, Türkiyedir. Ama Türkiyeyi yönetenlerin ABDden bağımsız bir Ortadoğu politikası olmaması; tersine, ABD stratejisine uyumu kendi dış politikasının temeline koyması, Türkiyeyi katliamları seyreden bir ülke olmanın ötesine geçirmemektedir.
Çünkü Türkiye; ABD yapımı tanklarını, savaş uçaklarını İsrailde modernize ettiren, insansız Heron casus uçaklarını İsrailden alan bir ülkedir.
Çünkü Türkiye; domates, karpuz, biber, pamuk, buğday gibi en geleneksel ürünlerinin hibrit tohumlarını İsrailden alan bir ülkedir.
Çünkü Türkiye; İsrail savaş uçaklarının, Filistini nasıl bombalayacağı konusunda Konyadaki hava üssünde eğitimine yardımcı olan, Suriyeyi bombalayan İsrail savaş uçaklarına hava sahasını açacak kadar İsrail ve ABD ile içli dışlı bir ülkedir.
Çünkü Türkiye; kendi Filistini olan ve bu kendi Filistinindeki Kürtlerle bağ kurarak sorunu demokratik bir biçimde çözmektense, ABD ve İsraille çözmeyi tercih eden (onlardan askeri, siyasi destek alarak) yöneticiler tarafından yönetilen bir ülkedir. Ve kendi Filistini oldukça İsrailin Filistinine de göz yummak zorunluluğu duyan bir ülkedir.
Onun içidir ki Türkiye; ne Filistine uygulanan insanlık dışı ambargoyu delmeye, ne İsrailin Filistin ve Suriyeye saldırılarına karşı etkin bir karşı çıkış yapabilmektedir.
Bunun da sorumlusu, bir yanıyla önceki hükümetlerdir ama daha çok da aynı politikaları yedi yıldır sürdüren AKP Hükümetidir.
Demek ki Filistin sorunu, sadece Filistin sorunu değil; Türkiyenin Ortadoğuda emperyalist güçlerden bağımsız bir dış politika geliştirme sorunudur da. Sadece bu da değil: Türkiyenin kendi Kürt sorununu demokratik bir biçimde çözeceği yola girmesi; savunmasını, kendi tarımını ve sanayisini İsrail ve ABDden bağımsız bir biçimde geliştirip geliştiremeyeceği sorunudur da.
Bu yüzden de İsrail katliamları karşısında Filistin için ağıtlar yakıp protesto edenler, dönüp AKPye, CHPye, MHPye oy vererek kendileriyle çelişmektedirler. Eğer samimi olacaklarsa, sadece İsraile değil, İsrailin bu politikasına çanak tutan, İsrailin arkasındaki ABDnin bölgede müttefiki olmakla övünenlere da tavır almalıdırlar. Bunu da yerel seçimde göstermelidirler!
Bu bir samimiyet sınavıdır da.
İhsan Çaralan
Evrensel'i Takip Et