07 Ocak 2009 00:00

Sine-Sen 31 yaşında

Sinema ve televizyon emekçileri, sendikalarının kuruluş yıldönümünü kutladı. Sanatçılar, setlerde koşulların düzelmesi için örgütlenmeden yana

Paylaş

5 Kasım 1977’de sinema emekçilerinin düzenlediği “Sansüre Hayır” Ankara yürüyüşü çok ses getirmişti. Bu yürüyüş ile başlayan süreç, sinema emekçilerinin, bir sendika çatısı altında örgütlenmeleri gerekliliğini de gündeme taşıdı.
Nihayet, Sine – Sen (Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası), halkın onuruna yaraşır filmler yapabilmek, sansürün, her türlü baskının kaldırılması, Sinema emekçilerinin 60 yıldır sömürülmesine son vermek ve sosyal-ekonomik haklarına kavuşturulmalarını sağlamak için 5 Ocak 1978 tarihinde kuruldu. 12 Eylül karanlığından geçen sendika üyeleri gözaltına alınıp tutuklamalardan geçti. Sendikaları ellerinden alındı, kapatıldı. Bütün bu zorlu gelgitlere rağmen onlar düşe kalka da olsa yollarına devam ettiler.
Ve önceki gün, tıpkı 31 yıl önce olduğu gibi, Taksim’de toplandılar. Sayıları 1978’deki kadar ve güzergâhları Ankara olmasa da, 31. kuruluş yıldönümleri için burada toplanan Sine-Sen yöneticileri ve üyelerinin yüzleri gülüyordu. Taksim Tünel’de bir araya gelen sinema ve televizyon emekçileri meydana kadar yürüyüp burada bir basın açıklaması yaptılar. Sine-Sen üyeleri ve sinema emekçileriyle, sinema ve televizyon emekçilerinin örgütlenme mücadelesi üzerine konuştuk.

Her gün yeni üye kaydediyoruz
Yusuf Çetin (Genel Başkan): Çok zorlu günler yaşadığımızı söyleyebilirim. 1978’in Ocak ayının 5. günü sendikamızı kurduk. Fakat öncesinden bir Ankara yürüyüşüyle yola çıkmıştık. Birçok sanatçı arkadaşımızla Taksim’de toplanıp Ankara’ya yürüyüşümüz bayağı bir ses getirdi. O dönem bizi sigorta kapsamına almıyorlardı. Fakat bu yürüyüşle birlikte sigorta kapsamına alındık. Ankara’dan döner dönmez sendikayı oluşturma faaliyetlerine başladık. Çok zorlu günlerdi bizim için. Arayan giren 12 Eylül karanlığı... Birçok arkadaşımız gözaltına alındı ve tutuklandı. O karanlığı yaşayan tüm arkadaşlarımız sahipsiz kaldı. Çünkü öncesinde gerçekten örgütlü bir çalışmayı önümüze koymuştuk. Sözleşmeler yaptırıyorduk. Sigortamızı yaptırıyorduk. Sendikasız hiç kimse çalışmıyordu. Bütün bunlar 12 Eylül darbesiyle ortadan kaldırıldı. O karanlığın ilk on yılında sendikamızı elimizden aldılar. Bu on yıldan sonra, düşe kalka yolumuza devam ettik. Bugünlerde artık büyük bir ivme kazandığımızı söyleyebilirim. Şu an sinema, televizyon camiası sendikalaşma konusunda artık duyarlı bir hale geldi denebilir. Birçok sanatçı arkadaşımızın bu mücadeleye yürekten destek verdiğini görüyoruz. Her gün aşağı yukarı 20’ye 30’a yakın üyelikler elde ediyoruz. Setlere gidip yeni üyelikler yapıyoruz. İnsanlar bu konuda artık duyarlı. Son bir yıldır da bu duyarlılık, 12 Eylül karanlığından beridir en yüksek noktasını yaşıyor. Sigortasız ve sözleşmesiz çalışmaya ‘hayır’ demek adına artık güçlü bir birliktelik elde ettiğimize inanıyorum. Bundan sonra da emeklerimizin karşılığını sonuna kadar direnerek alacağız. Bugün bizim için çok kutsal bir gün. Sendikamızın kuruluşunun 31. yıldönümü. Hem bugünü kutlamak hem de emeğimize sahip çıkmanın günü olarak buradayız.

Sendikayı güçlü kılmalı
Nejat İşler: Bu sene setlerde sendikalaşma çalışmaları adına yoğun bir süreç yaşandı. Birçok genç arkadaşımız sendikalı oldu. Bu konuda hiçbir sorun yok sanırım. Güçleri yan yana getirip sendikanın işlerliğini güçlü kılmak gerekir. Sendika denince insanların aklına ilk olarak hemen fabrika işçileri geliyor. Üretim tarzı biraz değiştiği için artık beyaz yakalıların da, beyaz gömleklilerin de sendikalaşması gerekiyor. Bu işe daha çok girmemiz lazım artık. Yurt dışında birçok ülkede sendikasız çalışmak imkansız.

Yapamazlar denileni yapacağız
Onur Saylak: Sektörde bir şeylerin düzelmesi için, daha iyi ve insanca çalışma koşulları için bu yürüyüşü yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Umarım bu birliktelik çoğalıp genişler, sektörün bütün birimleri bir araya gelir. Bu sektör için hep “bir araya gelemez, hiçbir şey yapamaz” diyorlar. Ama yanılıyorlar. Bir araya gelip “yapamazlar” denileni yapacağız.

Sesi duyurmak için...
Uğur Polat: Burada, çok zor koşullarda çalışan sinema ve televizyon emekçilerinin sorunlarını duyurmak için toplandık. Onların sesi olmak istedik. Bu sesi duyurmak, etkili olmak için yürüyoruz.
Nihat İlbeyoğlu
ÖNCEKİ HABER

Sanatçılardan Kenan Işık’a tepki

SONRAKİ HABER

Ihlamurkuyu halkı da tapusunu bekliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...