9 Ocak 2009 00:00

LİMAN ARKASI


Büyük Madenci Grevi’nde, Zonguldak İşçi Anıtı önünden binlerce işçinin Ankara’ya yürüyüşe başladığı 18 yıl öncenin 4 Ocak günü gibi soğuktu hava. Kendilerini anlatan”100 bin kişiydiler” belgesel filmini izlemek için gelenler 18 yıl öncenin disiplin ve heyecanıyla salonda koltuklara oturdu.
Üç cephesi bölgenin madencilik tarihine ilişkin küçük materyallerle donanmış salon: Isı, ışık, ses, DVD oynatıcısı... her şeyiyle mükemmel. Maden işçisinin mücadele tarihinden önemli bir kesiti anlatacak film, beyaz badanalı dördüncü cephede yansıyacak. TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü Konferans Salonu’nu dolduran 250 kişi; salon ışıklarının kapatılıp, kendi ışıklarının yansıyacağı beyaz cepheye bakıyor, sabırsızlıkla.
Salon ışıkları kademeli olarak söndüğünde; bir galerinin doğrusunda yer altına başlayan yolculuk, hiç de yabancı olmadıkları seslerle buluşturuyor salondakileri. Kazma, kürek sesleri... Müzik katmanıyla yeni bir sekans ve yer üstü... GMİS Genel Başkanı Şemsi Denizer grev önlüğünü giymiş, Gelik’te baca ağzında grevin başladığını ilan ediyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası, işçiler için “şimdiye kadar siz konuşuyordunuz, artık bizim dediğimiz olacak” diye konuşan sermayedarlara ve onların temsilcisi hükümete, sınıf kardeşlerinin bahar eylemlerinden de etkilenerek 10 yıl sonra büyük bir ders veren maden işçisinin büyük greve başlamasının en önemli anı bu görüntüler. Denizer, işçilerin omuzlarında elinde megafonla sesleniyor: “Sendikanıza güveniyor musunuz?” İşçiler yanıtlıyor: “Güveniyoruz”. Sonrasında sloganlar devam ediyor: “Başkan seninle ölüme de gideriz”.
Maden işçisinin 4 Ocak 1991’de, havzadaki 100 binden fazla insanla birlik olup Zonguldak’tan Ankara’yı hedefleyerek başlattığı yürüyüşü; 100. Kilometreden sonra dönüş kararının alınması ve grevin 100. Gününde bağıtlanması çerçevesinde “100 bin kişiydiler” adlı belgesel filmde somutlayan Metin Kaya, gösterim sonrası izleyicilerin görüşlerini almak istedi. 68 dakika 30 saniye süren filmi izleyen hiç kimse bir şey söyleyemedi. Film salondakilere şok etkisi yaratmıştı!
Belgesel sinemacı Enis Rıza’nın danışmanlığında; grev sürecini yaşayan 120 kişi ile yapılan röportajlar, Büyük Ankara Yürüyüşü görüntü kayıtları ve fotoğrafların montajıyla gerçekleşen filmin müziklerini Ahmet Özer besteledi.
Filmi izleyip de “şok” etkisi ile olumlu veya olumsuz bir şey söyleyemeyen onlarca kişi, aradan geçen bir kaç gün sonra küçük detaylar üzerine konuştu. O an için konuşamamalarının gerekçesini ise filmin kendilerine “biz ne büyük bir güçmüşüz!” duygusunu yaşatarak şaşkınlık içinde olmalarına bağladılar.
100 binler yine işsizlikle, açlıkla, yoksullukla karşı karşıya. “100 bin kişiydiler” belgeseli, emek mücadelesinin olduğu her yerde; grev yerlerinde, sendika salonlarında, parti örgütlülüklerinde, öğrenci temsilciliklerinde, derneklerde... Toplulukla izlenmeli... 100 binlerle buluşup, tartışılıp yeni dersler çıkarılmalı...
Fahri Bozbaş

Evrensel'i Takip Et