10 Ocak 2009 00:00
Kara Katür Yazılar
Geçtiğimiz sene yediğimiz Aşurenin tadı henüz damaklarımızda kurumamıştı ki bu yıl ikincisini yemek için buluştuk! Telefonun başbakanlıktan geldiğini duyduğumda az kalsın ağzım kulaklarıma varacaktı! Ağzımın kulaklarıma gelmesine sebep olan telefonun diğer ucundaki görevli şöyle diyordu:
- Üstat iyi geceler! Sayın başbakanımız geçen sene Aşure yiyişinizden o kadar etkilenmişler ki bu yıl ikincisi düzenlenen davette sizinle birlikte olmak istiyorlar! Davete gelirseniz bizi onurlandırırsınız!
Hiç düşünmeden Evet diyecektim ama benim de bir takım isteklerim olacaktı:
- Bakın beyefendi, gelirim gelmesine de mümkünse davete ayakları yere basan Aleviler gelsin! Fermani Altun gelsin mesela İzzettin Doğan gelsin!
- Ne şans, biz de zaten onları davet etmiştik üstat! Ancak hükümetimiz onları el sütünde tuttuğundan ayakları yerde değil havada geziyorlar! Umarım bu sizin için sorun teşkil etmez!
Davete gittiğimde konuklar beni oturarak karşıladı! Bir tek Reha Çamuroğlu ayaktaydı, o da geleni gideni karşılıyordu:
- Siz Alevi misiniz bayım, öyleyse en arkaya buyurun! Hayır hayır oraya değil çıkış kapısının hemen yanına!
Bir davetli benim de önüme geçerek atıldı:
- Sayın Çamuroğlu ben Alevi değilim!
- Yahu kardeşim ulu orta ne bağırıyorsun! Burada kaç Alevi var ki!
Başbakan kendisine doğru ilerlediğimi görünce ayağa kalkarak yerini bana vermek istedi! Sol elimi ileri uzatarak bunu engelledim:
- Sayın Başbakan benim gözüm mevkide değil Aşurede! Kafaya dikip hemen ayrılacağım!
Çok geçmedi başbakan konuşmak için kürsüye çıktı. Bense hemen yanımda oturan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile baş başa kalmıştım:
- Sayın Başkan, Alevi olmadıkları ve oruç tutmadıkları halde Muharrem Ayı İftarı adı altında toplantı düzenleyerek sözde Alevi açılımı yapmak sizce caiz midir?
- Vallahi üstat o kadar çok konuda o kadar çok fetva verdik ki, artık neyin caiz neyin olmadığını biz bile anlayamaz olduk! Aşureyi yiyelim sonra görüşürüz!
Bu arada kürsüden başbakanın sesi geliyordu:
- Sevgili canlar, biz düşüncenin Kerbelasını yaşamak istemiyoruz.
Bu gün düşüncenin Kerbelasını yaşamak istemiyoruz diyenler yüzyıllarca düşünceye güç kullanarak bela gözüyle bakmışlardı. Kerbelada güç kullananlar yüzyıllar boyu Alevileri bela olarak görmüşlerdi. Fazla bela çıkmasın diye Aşureyi yemeden çıktım. Güç ise hala oradaydı!
Veli Bayrak
Evrensel'i Takip Et