22 Ocak 2009 00:00

EMEK GÜNLÜĞÜ

İstanbul Atatürk Havalimanı Apronu’nda deve keserek gündem olan THY yöneticileri yeni işler peşindeler. Bu sefer deve kesmiyorlar.

Paylaş

İstanbul Atatürk Havalimanı Apronu’nda deve keserek gündem olan THY yöneticileri yeni işler peşindeler. Bu sefer deve kesmiyorlar. Fakat daha tehlikeli işlere imza atamak üzere olduklarını söylemek gerekiyor. Hükümetin Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikası ve THY iş birliği, 22 dönemdir Hava-İş bünyesinde Toplu İş Sözleşmesi yapan ve sonra da ayrı bir müdürlük olarak ayrılan Teknik AŞ Müdürlüğü’nün, ulaştırma değil metal işkolu olduğu gerekçesiyle TİS sürecine itiraz edilmiş durumda.
Yapılan itiraz sonucunda henüz hukuk süneci sonuçlanmış değil. Fakat iki yıl önce şirket kurulduğunda Hava-İş Sendikası, gerekli olan hukuki süreci takip ederek yapılan işin ulaştırmanın bir parçası olduğu yönünde tespitleri yaptırmış ve sonuçlandırmış. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Hava-İş Sendikası’nın talebi üzerine verdiği rapor da tüm diğer dayanaklar gibi Teknik AŞ’nin ulaştırma işkolunda faaliyet gösteren bir kurum parçası olduğunu doğrulamaktadır.
Daha sonra THY Teknik AŞ’de 24 Mayıs 2006’da THY bünyesinden ayrıldığında, işveren kendi talebi ile bu işyerinin hangi işkolunda olduğunun tespiti amacıyla başvuruda bulunmuş ve Teknik AŞ’nin havacılık işkolunda olduğu tespit edilerek 31 Ağustos 2008 tarih ve 26275 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak kesinleşmişti. Bütün bunlar ne Hak-İş, ne de Çelik-İş Sendikası’nı kesmiş değil. Ancak yaşanan durum, hükümetin bakanını, THY yetkililerini ve Çelik-İş’i yeterince memnun etmediği için oturmuşlar ve aralarında karar vererek süreci yeniden işletmek üzere gerekli yerlere başvurmuşlar. Yememişler içmemişler işkolu tespiti için mahkemeye müracaat etmişler. Mahkeme nasıl sonuçlanır, nasıl bir kanaat getirir henüz bilinmiyor. Fakat bizim anladığımız kadarıyla bunun hukuki olmaktan çıktığı, siyasi mesele haline geldiği görülüyor. Geçmiş dönemde THY ve Hava-İş arasında süren TİS görüşmelerinde, hükümet ve THY ortak bir saldırı planı içinde olmuşlar ve sendikanın örgütlülüğünü dağıtmak için ellerinden geleni yapmışlardı.
Hava-İş Sendikası ve üyeleri, kamuoyu desteğini arkalarına alarak, yapılmak isteneni ve oyunu bozarak, daha ileri düzeyde birleşerek saldırıyı püskürttüler. Kurulan sandıktan greve evet oyu vererek, tehditleri ve saldırıları o dönemde boşa çıkardılar. Şimdi yeni bir Toplu İş Sözleşmesi sürecine giriliyor. Apronda deve kesenler yine işbaşında. Geçmiş dönemin rövanşını almak, Hava-İş Sendikası’nın birliğini bozmak, işçilerin mücadelesini bölmek üzere ikinci bir oyunu sahneye koymaya başladılar. Uçak bakım ve onarım bölümünü THY bünyesinden ayırarak Teknik AŞ adında bir şirket kurdular. Oyun yazılmış fakat bu oyuna işçiler ve emekçiler ne der, Hava-İş ne der, kamuoyu ne der pek hesaplanmamış.
Hak-İş ve Çelik-İş bu oyunun birer figüranı olmuşlar. Daha birçok meselede figüranlık rollerini oynadıkları için kendilerine yakıştırıyorlar. Biz yine de bunu bir işçi sendikasına yakıştırmıyoruz. Çünkü işçi sendikasının görevi, başka bir sendikaya çelme takmak değil, destek olmaktır. Bizde durum böyle olmuyor. Yelkenlerini hükümetin rüzgarıyla dolduranların, ne zaman, hangi yöne gidecekleri belli olmuyor. Çünkü dümende kendileri yok. Apronda deve kesenler var. Üç bin işçinin sözleşmesi çıkmaza girmiş ve yapılamaz hale gelmiştir. Bu süreçlerin yaşandığı yer, her gün yüzlerce uçuş yapan ve can taşıyan uçakların bakımının ve onarımının yapıldığı yer olan üç bin çalışanıyla Teknik AŞ’dir. Hükümet, bakanlık, Hak-İş, Çelik-İş uçuş güvenliğini ortadan kaldıran bir süreci başlatmışlardır.
Bunun sorumluluğu ağır olsa gerek. Her gün binlerce yolcunun uçuş güvenliğini tehlikeye atacak kadar pervasız ve ben merkezli davrananlara karşı bizlerin de sesini yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum. Önce çağrı merkezi, şimdi Teknik AŞ işyerinde yapılanlar gayet açık. Sendikasızlaştırma ve kölece koşullarda çalıştırma dayatılmaktadır. Hak-İş ve Çelik-İş’in tutumu buna hizmet ediyor. Bunlar deve yerine başka kurbanlar istiyorlar. Yani anlayacağınız, işçileri kurban etmek için yola koyulmuşlar. Devenin dili yoktu kurban edildi, bizim dilimiz var, buna sessiz kalmayacağız. Bu figüranlık ve oyun son bulmalı, Çelik-İş Sendikası itirazını geri çekmeli, işçilerin şimdiye kadar olan TİS sürecine saygı göstermeli. Bunu yapmayan bir sendika ve sendikacı, çıkıp ‘ben işçilerin hakkını savunuyorum, sendikacıyım’ dememeli, ayıp olur!
Eğer Çelik-İş bundan geri adım atmaz ise yapılan bu saldırıya Türk-İş’in diyeceği bir şey olmalı, diğer emek örgütlerinin ve sendikaların bir deyeceği olmalı. Demokrasi güçlerinin bir diyeceği olmalı. Yoksa sırayla herkesi kurban edecekler!
Seyit Aslan
ÖNCEKİ HABER

Sağlık ocağı viraneye döndü

SONRAKİ HABER

Nükleer santral karşıtları AKP’ye yürüdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...