23 Ocak 2009 00:00

GÜNCEL


İki gün önce Cumhurbaşkanı bir yemekte erklerin temsilcilerini buluşturdu. Yemeğe katılan yasama, yargı ve yürütmenin temsilcileri; TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Ahmet Akyalçın, Askeri Yargıtay Başkanı Hakim Tuğgeneral Ahmet Alkış, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Hakim Tuğgeneral Turgut Arıbal ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen idi.
Burada askeri yargı temsilcilerinin ayrı birer erk olarak kabul edilmesi ilginç.
Cumhurbaşkanlığının yaptığı açıklamada Ergenekon Davası konuşulmadı deniyor ama eğer öyle ise toplantıya askeri yargı temsilcileri neden çağrılıyor? Çünkü, erkler temsilcileri denildiğinde, bunların içinde askeri yargı temsilcileri olmamalı.
Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığının resmi açıklaması ne olursa olsun, çağrılan isimlerin yargıya bir çeki düzen verilme toplantısına çağrıldığı anlaşılıyor.
Kamuoyunda yargıya duyulan güvenin azaldığına dair belirtilerin ortaya çıkması ve Anayasa Mahkemesi Başkanına karşı, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara karşı, yargının içinden yürütülen yoğun eleştiriler ile yapılan muhalefet ve askeri yargının sivil yargıya güvensizliğini her vesile ile belli etmesi belli ki böyle bir toplantıyı zorunlu kılmış.
Örneğin daha birkaç gün önce şöyle bir olay oldu. Emekli Albay Kırca Ankara Güvercinlik’te bulunan Jandarmaya ait Lojmanlardaki evinde ölü bulundu. Yasalara göre bu olayı sivil savcının ve ona bağlı bulunan polislerin soruşturması gerekiyor. Fakat, basından öğrendiğimize göre, askeri savcının emri ile lojmanlara gelen polisler içeriye sokulmadı. Askeri savcı olay yerine geldi, incelemesini yaptı ve daha sonra sivil savcı ve emrindeki polislere izin verildi. Askeri savcının görev alanı muvazzaf askerlerin görevleri ile ilişkili suçları kovuşturmak. Ölen emekli albay emekli olması nedeniyle muvazzaf subay değil. Dolayısıyla görev esnasında bir suç işleme durumu yok. Zaten olayın soruşturmasının daha sonra sivil savcıya bırakılması da yetkili ve görevli savcının kim olduğunu açıklıyor.
O halde, askeri savcı neden polislerin lojmanlara girip soruşturma yapmasına izin vermiyor? Sivil savcı ve polise güvensizlik mi? Kötü niyetli yorumları dikkate alırsak, olayla ilişkili delillere önce ulaşmak kaygısı mı? Bu yorumların gerçeklik payı varsa, örneğin Kırca’nın ölü bulunduğu evde ordu ve muvazzaf subaylar aleyhine deliller var idiyse ne olacaktı? Ya da Sakarya’da evinden çok sayıda silah çıkan muvazzaf subay niye önce ‘silah çalmak’ gibi bir suçla askeri savcılar tarafından sorgulandı? Sorular böyle çoğaltılabilir.
Aslınsa askeri yargının demokrasi ile yönetildiği iddia edilen bir ülkede yeri yoktur ama Ergenekon soruşturmasında sık sık asker ve sivil savcıların karşı karşıya gelmesi çözülmesi gereken bir sorun idi ve bu sorunu belli ki hükümet çözemedi ve devreye Cumhurbaşkanı girdi. Cumhurbaşkanının girişimi etkili olacak mı? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama kavganın bu kadar kolay sona ereceğini düşünmek fazla iyimserlik olur.
Kamil Tekin Sürek

Evrensel'i Takip Et