25 Ocak 2009 00:00

geliyor, tansu bacı geliyor!


Halkımıza müjdeler olsun, Tansu Bacı yeniden geliyor başımıza. Şöyle demişti bir süre önce: “Yerel seçimlerden sonraki partimizin tablosuna bir bakalım. Parti o zaman yerin dibine girse bile, siz bu ananıza güvenin. Kıratı yeniden şahlandıracağım.”
Düşünün bir kez, Tansu’dan anası, Recep’ten babası, Süleyman’dan dedesi, Necmettin’den dayısı, Mesut’tan amcası, Abdullah’tan emmioğlusu, Fethullah’tan hocası bu milleti ne duruma getirdiler? Ölük badem gözlüleri saymıyorum. Bir de onlar olsa, bırakın bizi, en güçlü döneminin ABD’sinin başına geçseler, kesinlikle ABD ülkemize yalvarır duruma gelirdi; “N’olur Türkiye abi, bizi kurtar, sana Pentagon’u da, Beyaz Sarayı da satalım” diyerek.
Neyse… Ben halkımıza yine de güveniyorum, Tansu Bacı’yı üzmez ve yeniden seçer. Tansu Çiller’in, 1950’den bu yana ülkeyi yönetenlerden ne farkı var ki? Üstelik görünümü onlardan iç açıcı, karizmatik bir güzelliği var(dı).
Bağımsızlığını yıllarca öncesinden ABD’ye teslim etmiş, toprağını/fabrikalarını/kıyılarını/limanlarını/dağlarını/ ovalarını/madenlerini/finans kuruluşlarını/bankalarını, hatta sıradan marketlerini bile batılılara/araplara peşkeş çeken; AB’nin şamar oğlanı olmuş bir “laf olsun torba dolsun” tipi “bağımsız Türkiye”nin başına Tansu Bacı gelse, bundan daha kötü olmaz ki ülkemizin durumu.
Tansu Bacı’yı ben Kasımpaşalı’ya tercih ederim. Bir kere kibar, ağzı bozuk değil, gölgesiyle falan kavga etmiyor. İnsanlara, sahte de olsa dostça yaklaşıyor, Kasımpaşalı gibi saldırgan değil. Bilmediği konuları kabul ediyor, yani “Her şeyi bilirim/Hiç yanılmam” edasıyla neredeyse tanrısal bir havaya bürünüp poz atan Kasımpaşalı gibi değil…
Neyse… Ne güzeldi Tansu’lu günler. Onun sayesinde “Şu bizim Tansu ve neşeli arkadaşları” kitabı ile “Hacı Antonius ve Saba Melikesi Bacı’nın Son Tangosu” (Shakespeare sağ olsun. Hacı Antonius, müridi Abdullah Gül tarafından paçayı kurtaran Neco Hoca, Melike de Kleopatra Bacı’ydı. Daha sonra da T. Özal’ı Arnold Schwarzenegger’e, Semra Hanım’ı da Madonna’ya uygun görmüştüm…Neyse.) Şimdiden başladım hazırlıklarıma, yeni kitaplar için. Çünkü ince, kibar biri soyunuyor işe; Kasımpaşalı gibi kaba, saldırgan, buldumcukçu değil…
Ne güzeldi Tansu’lu günler. O zamanki atalarımız ne demişti: “Gırgırda bir inci, Tansu birinci...” Öyle çok örnek vardı ki bu atasözünü doğrulayan. Örneğin, dünya üzerinde “Kuzey Irak” diye bir devlet yokken, o, “Kuzey Irak sefiri ile görüştük” diyordu… Bir başka örnek; “Kuzey Kıbrıs Türk taraftarı” diyor, yani KKTC’yi kastediyor… Bir başkası “Kuzey Kıbrıs’taki Türkmenler” derken Kuzey Irak’tan söz ediyor… “Çekiç Güç”e “Çekici Güç”, kendi partisinin milletvekili Esat Kıratlıoğlu’na “Atlıoğlu”, partisinin amblemi “Kırat” için “Ak at, Bizim at, Beyaz at”; “Ateşkes”e “Barışkes”, “Aliyev”e “Ali Bey”, Azerbaycan’da çıkan olaylar üzerine “Memnuniyetle izliyoruz”, “odak noktası”na “göbek noktası”, Samsun’da halka hitabederken “Malazgirt kahramanlarının torunları” dedikten sonra Birinci Lig’de oynayan Samsunspor üzerine, “Sizi 2. Lig’e alayım mı” diye soruyor, Karabük’te “Sevgili Karagümrüklüler” derken, Sivaslılara hitabında, “Türkiye’nin en büyük şehri”, zabıtalara “Merhaba asker”, havacı askerlere “Merhaba polis”, Kurban Bayramı’na “Şeker Bayramı”, salaya “ezan” diyor… Diyor babam diyor.
Gırgır bir hanımdı Tansu Bacı. Ama döneminde tatsızlıklar da yığınlaydı. Emekçiler, 1950’den beri olduğu gibi onun döneminde de açtı. Bir “Özer Çiller Vakası” vardı, sonra Kuşadası olayı, sonra AMCD firmasıyla yapılan anlaşma, sonra Afganistan Başbakanı Ahmedşah Ahmedzey’in “Türkiye’ye 10 katrilyon liralık eroin sattım. Paramı istiyorum” sözleri…
Neyse… Neşeli günler bizi bekliyor… Gitti-gider ağzı bozuk, geldi-gelir Gırgıriye… Vah Türkiyem vah, kaderin böyle mi olacak?..
Bülent Habora

Evrensel'i Takip Et