3 Şubat 2009 00:00

Necatigil’den Cemal Süreya’ya


2008 Cemal Süreya şiir ödülü’nü, “Necatigül” adlı kitabıyla kazanan Müslim Çelik ile söyleştik. Müslim Çelik, Cemal Süreya şiir ödülü’nü, son yıllarda şiirlerinde öne çıkan “ölüm” izleğini ve Necatigül’ün oluşum sürecini anlattı.

Necatigil şiiriyle nasıl tanıştınız?
Necatigil şiiriyle tanışmam lise yıllarına kadar iner. Unuttum, belki de ortaokul süresini de içeriyordur. İlkin “Kır Şarkısı” mı, radyo oyunlarıyla mı tanıştım onu anımsamıyorum. Eğer radyo oyunlarıyla tanıştıysam çocukluğuma denli götürebiliriz, tanışıklığımızı. Sonradan Yeni Dergi’de okudum onu ve arkadaşlarını. Knut Hamsun’dan çevirdiği “Açlık” romanını gene ilk gençlik yıllarımda içerek okudum. Çünkü bizler de yarı aç, yarı tok gezer öyle sınıfa girerdik. Soğuk rutubetli yerlerde barınırdık çoklukla.

Kitabınızın ilginç bir kapağı var…
O bir kolaj çalışmasıdır. B. Necatigil eğitimci, en başta şair, Türkçe edebiyat öğretmeni. Bu her üç özelliğimizle ortak, benzeriz. Onda ayrıca çevirmenlik var. Onun şiiri sanki “kasten daraltılmış bir yaşam” sonunda ev-yol-iş üçgeninde geçer. Orta halli bir memur ve aile babası olup içine dönüktür. Yaklaşık kırk yıl önce okuduğum, içinde gül imgesi geçen bir şiirini çok sevdim. Kitaplarımdan birinin arasına koyduğum mor gül yaprağını, şairin anısına ait olarak sakladım. O yaprağın yarısını işte pijama giymiş korkuluk imgesinin kafasına yarım ay şeklinde oturttum. Kollarını, korkuluk kollarından arındırıp içe yönelttim. Göğsüne gün ışığı, beyazlık ve sağına soluna gene gül yaprağı kırpıntıları yerleştirdim. Gizli yüz yaptım, renk verdim. Siyah ve kahverenginin tonları arasında gittim geldim. Arka kapak yazısı daha önce bir günlük gazetede yayımlanmıştı. Onun özeti ve senin çekmiş olduğun fotoğraftan bir yüz kesitim yerleştirildi.

‘Nâzım Hikmet Yahşi Güzel’ adlı kitabınızla 40 yıllık bir düşünüzü gerçekleştirdiniz… Necatigül’ün oluşum süreci, ‘Bülbülün Ölümü’ ve ölüm izleğinden söz eder misiniz?
Nâzım için oluşturduğum “Nâzım Hikmet Yahşi Güzel” şiir kitabını 1958’de anama, bir ahlat ağacının altında verdiğim söz üzerine 40 yıl sonra oluşturmaya başladım. Beni 1951 yılında o ahlat ağacının altında doğurmuş meğer, sonradan öğrendim. “Necatigül” ise bir on yıl kadar önce içime damladı. Maçka, Nişantaşı, Beşiktaş, o civarda 20 yıl kadar çalıştım. Şuradan geçmiştir, şuraya basmıştır diye diye izini kovalardım, hem kitaplarından, hem dış çevresinden uç verdi şiirler. İlk yazdığım şiir “erengül” oldu. Yıllar içinde ardı geldi. 72 şaire yazıp adadığım, asılmış, kesilmiş, yakılmış ya da intihar etmişlerin şiiri “Bülbülün Ölümü” de öyle. Nesimi, Lorca, Yesenin, Sivas kıyımı şairleri ve Özge Dirik’e kadar. Yani ki, bir konu etrafında tematik çalışma, fakat salt “ölüm” teması değildir. Ağıt yazmadım.

20 yıl sonra (1989 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne) ‘Necatigül’ kitabı ile 2008 Cemal Süreya büyük şiir ödülü’ne değer görüldünüz. Neler hissettiniz?
Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülü’nü ilk şiir kitabım olan “Peryavşan”la aldım. Cemal Süreya’ya 1988’de Behçet Necatigil ödülü verilmişti, aradım kutladım. Karşılaştığımızda, “Necatigil’le birlikte anılmak beni sevindirdi” demişti yanık gülümsemesiyle. Nereden usuma gelirdi ki yılar sonra Necatigil’e yazacağım şiirlerle gene, çok sevdiğim Cemal Süreya adına konmuş ödülü alacağım. Şimdi üçümüz birlikte anılıyoruz. Buysa beni mutlu ediyor! Ne saklayayım ki?..
Müslim Çelik, Necatigül, Artshop Yayınları, 1. Basım 2008
Kadir İncesu

Evrensel'i Takip Et