4 Şubat 2009 00:00

Komşuya komşu Antakya


Antakya; Asya ile Avrupa arasında köprü olan ülkemizin Suriye ve diğer Ortadoğu ülkeleri arasında bir giriş kapısı olmasının bütün özelliklerini her alanda taşır.
Antakya; tarihi ipek yolunun önemli kavşaklarından, Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden, etnik, inanç, kültür, tarih ve doğa zengini. Fakat maalesef Antakya sahip olduğu bütün potansiyellere rağmen ekonomik olarak fakir kalmıştır. Nedenleri ve ne yapmalı? Üzerinde birkaç öneri yapmak istiyorum. Antakya, Türkiye’ye en son katılan fakat önyargılı yaklaşımlardan ve kısıtlamalardan bir türlü yakasını hala kurtaramamış ilimizdir.
Hıristiyan, Ermeni ve Yahudilerin yoğun göçü bütün ülkemizde olduğu gibi Antakya ilimizi her alanda ve ekonomide de önemli bir gelişim dinamiğinden mahrum bırakmıştır. Arap Alevilerinin yoğun yaşadığı mıntıkalara kamu bütçeleri cimri ve önyargılı yaklaşmışlardır.
Etnik yapısı, inancı farklı olan vatandaşı ve yaşadığı bölgeyi, fakir bırakma ve hatta mümkün olduğunca tahrip etme ısrarı hala aşılamayan gericiliktir. Her alanda olduğu gibi ekonomik kalkınma için de statükonun iç düşman (Arap, Alevi, Ermeni, Hıristiyan, Kürt, Türbanlı) hasülasyonu artık bitmelidir. İşsizlik bizleri yurt dışı işçiliğine, özellikle Suudi Arabistan’a mahkum etmiştir. Arap Alevi evlerden, yurt dışında mutlaka işçi vardır. Antakya’da şu anda işler durumdaki önemli sektörler olan tarım, turizm, ticaret ve nakliye tamamen halkın kendiliğinden, düşe kalka geliştirebildiği seviyededir. Fakat maalesef yetersizdir.
Ekonomik krizin olumsuz etkilerini vatandaşın üzerinde gün geçtikçe daha çok ağırlaştıracağı belli olmuştur. Krize karşı uygulanabilecek çözümlerden biriside ülkemizin çok sayıdaki gümrük kapılarında sınır ticaretini ve kıyılarımızdan kıyı ticaretini mümkün olduğu kadar geliştirmek olmalıdır. Ülkemizin sanayi, tarım, turizm, nakliye, vb. alanlarda Ortadoğulu komşularına nazaran daha gelişmiş olmasının sağladığı avantajı iyi kullanması, kendine güvenmesi sınır ve kıyı ticaretinin geliştirilmesini talep ediyoruz. Son yıllarda ülkemizin komşuları ile (özellikle Suriye) yaşadığı muhabbet (Allah arttırsın) Antakya’ya olumlu yansımıştır. Uluslararası ilişkiler nedeni ile herhangi bir il, bölge, etnik veya inanç üzerinde baskı ve kısıtlama uygulamak maalesef yaşanılan bir diğer gericiliktir. Antakya komşuya komşu olmasının yararını görmesi gerekirken sıkıntılarını çok çekti. Antakya’nın güzel özelliklerinden bir tanesi de Türk, Sünni, Arap, Alevi, Hıristiyan, Ermeni, Yahudi, Afgan kökenli müşterilerin yine aynı zengin kökenli esnaf ile alışveriş yapmasıdır. Son yıllarda bu zenginliğe Suriyeli müşterilerde katılmıştır. Laleli kadar popüler olmasa da Antakya’nın Halep çarşısı umut veren bir hareketliliğe sahiptir. Antakya ile Suriye’nin Halep-Laskiye sınır şehirleri arasında sınırlı günlük gidiş gelişlerin bir sonucudur. Aynı şekilde komşu ülkenin sınır şehirlerinde Antakya çarşıları oluşmuştur. Gümrüklerde (Cilvegözü ve Yayladağı) meşru mal ticareti yapmak isteyenlere her iki tarafta da yaşatılan sıkıntılara son verilmesini talep ediyoruz. Samandağ ilçesinden komşu ülkeye deniz ulaşımı ve kıyı ticareti yapılabilmelidir. Çok uzun bir kıyıya ve kumsala sahip olmamıza rağmen hiçbir şekilde faydalanılamıyor. Işıklarını görebilecek kadar yakın komşu ile niye deniz araçları ile ulaşım ve ticaret yapılmasın?
Mevlüd Oruç Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Yön. Kur. Üyesi

Evrensel'i Takip Et