09 Şubat 2009 00:00
EVRİM/DEVRİM
Daha dünyaya gelmeden başlar hazırlanma. Bebek, annesinin karnında dünyaya gelmek üzere hazırlık yapar.
Daha dünyaya gelmeden başlar hazırlanma. Bebek, annesinin karnında dünyaya gelmek üzere hazırlık yapar.
Ve zaten henüz annesinin karnında oluşmadan önce hazırlanmaya başlamıştır insan. Yüz binlerce yıl sürmüştür insanın varolma hazırlığı. Başlangıcında tek hücreli canlı vardır. Hatta öncesinde organik olmayan doğa. 2009da iki yüzüncü doğum yılını kutladığımız Darwin, doğal seçmeyle canlıların ve sonunda insanın nasıl türediğini bulup anlatmıştır.
İnsan hayvandan ayrılmıştır ayrılmasına, ama insanın ne hayvani özelliklere sahip olduğunu her gün yaşayarak görüyoruz. Marxla Engelsin yaptıkları, insanın hayvanlıktan tam kurtuluşunun hazırlığı üzerinde durmak, koşullarını açıklamak olmuştur.
Yoksa tabii ki bebek, doğmak için uğraşıp didinecek, hazırlanacaktır. Ve bir kez doğduğunda bitmeyecektir hazırlık. Önce emeklemeye, sonra yürümeye hazırlanma vardır. Ve daha başka şeylere: Dünyayı tanıyıp anlamaya atılacak adımlara hazırlanmak... Konuşmaya, elini kullanmaya hazırlanmak Sonra becerilerini geliştirmek için anaokulundan başlayarak kurumsallaşmış hazırlıklardan geçmek. Okullar... Okullar için sınavlara hazırlanmak. Bunun kurumsallaşmış hali olarak dershanelere çatmak. Vatanı savunmak için hazırlanmak ve bunun kurumsallaşmış hali olarak askerlik. Okullu ya da okulsuz, meslek sahibi olmak ve az-çok geçinebilerek yaşamaya hazırlanmak. Ölüme bile hazırlanmak vardır. Kimi, ölümü bile göze alarak dünyayı değiştirmeye hazırlanır...
İnsan toplumunun macerası, bebeklikten ölüme tek bir insanın macerasına benzer. Tek farkla ki, toplumsal macera, insanla insanın çatışması olmadan olmaz. Bütün toplumsal süreçler, hayvana en yakın olduğumuz zamanki ilkelliğimize denk gelen ilkel komünistliğimiz bir yana, çatışmalıdır. En eskiden zorunlu olarak yoklukta birliki benimsemiştik. Paylaşımcıydık. Mülk edinebilme imkanına kavuştuktan ve başkasının hakkına el koyabildikten sonra, bir daha toplumsal paylaşımı sağlayamadık. Sırasıyla köle sahipleri, toprak beyleri ve kapitalist patronlar, emeğiyle dünyayı yaratmakta olanları insan yerine koymadılar. Haklarını, emeklerinin haklarını tanımadılar. Köleyi, toprak kölesini ve ücretli köle olarak işçiyi, ölmeyecek kadar verip, paylaşımın da, siyasetin de, aynı anlama gelmek üzere devlet işlerinin de dışına ittiler. Buradan çatışma doğdu. İnsan toplumu böyle ilerledi. Tarih böyle yapıldı ve yazıldı. Sınıf mücadelesi ebelik yaptı insan toplumuna.
Ve insanlık, bölündüğü karşıtlıklar içinde buna hazırlandı. İnsan yerine koymayıp dışlayanlar için hazırlık kolaydı. Dışlamacı sömürgen düzenlerini zorbalıkla korumaya hep hazırlıklı oldular. Devrilmemek için hazırlığı hiç elden bırakmadılar. Para da onlardaydı, sair imkanlar da. İnsanların önyargılarını ve kör inançlarını da hizmetlerine koştular. Vurdular, kırdılar. Astılar, kestiler.
Dışlananların işiyse hep daha zor oldu. Düzen bütün kurumlarıyla onlara ve hazırlıklarına karşı kurulmuştu. Okullarda hazırlanmamaları öğretiliyordu örneğin. Kafaları karıştırılıyordu. Dağıtılıp örgütsüz kılınmaya çalışılıyorlardı. Ama başlangıçta el yordamıyla ve deneme yanılmayla... Giderek dışlananlar da iyi kötü deney biriktirir. Ve en ardından, onların da bilimi gelmeden edemez. Sömürülenlerin kurtuluşlarının kaçınılmazlaşması, sömürünün sürüp gidemez olması, okumuş yazmışlardan, bilimle uğraşanlardan katılımları zorlar. Marx ve Engelsle birlikte sömürüden kurtuluşun hazırlığı bilim dalı haline gelir.
Artık hâlâ yanlış da yapılacak, ama düzeltilecektir. Koşulların kendisi kuşkusuz önemlidir: Taştan civciv çıkmaz. Ancak nicelik niteliğe dönüşür. Evrim devrimi biriktirir. Hazırlanmak Örgüt... Bilinç... Program, strateji, taktik, kesindir ki tarihin akışını hızlandırır ve kolaylaştırır.
Mustafa Yalçıner