12 Ocak 2012 07:48

Gazetecilerin 30 yıllık hakkı iade edilsin

Sultan Özer

Tüzel, sözkonusu yasa teklifini vermeden önce Meclis’te basın toplantısı düzenledi.  Meclis Başkanı’nın gazetecileri “terörist” ilan eden sözlerine atıf yapan Tüzel, Meclis Başkanı’nın yaklaşımının ülkeyi yöneten iktidarın yaklaşımından farklı olmadığını söyledi.

Bu sözlerin 10 yıllık AKP iktidarının ve öncesindeki geleneğin yansıması olduğunu belirten Tüzel, halen 97 gazetecinin tutuklu olduğunu, Türkiye tarihinde bir ilk olarak 38 basın emekçisinin bir çırpıda tutuklanabildiğini ifade etti.

Gazetecilere “terörist” yaklaşımının doğru olmadığını, masumiyet karinesinin bu aşamada geçerli olmaktan çıkarıldığını belirten Tüzel, “Herkesin beklentisi olan demokratik bir anayasa hazırlama komisyonunun başkanı olan Meclis Başkanı’nın sözlerinin, anayasanın bu ellerde nasıl çıkarılacağını” da gösterdiğini söyledi. Tüzel “Meclis Başkanı’ndan bir sorgu makamı, savcı gibi hareket etmesini değil, hak ve özgürlükler, demokrasi doğrultusunda çalışmalar bekliyoruz” dedi.

‘İMTİYAZ DEĞİL’

Basın emekçilerinin “imtiyaz” değil; 30 yıldır kullandıkları ancak bu hükümet tarafından ellerinden alınan “hak”larını ve güvence istediklerini belirten Tüzel, gazetecilerin hangi koşullarda çalıştıklarına şu örnekleri verdi: “8 Ocak 1996’da halka doğru haber iletmek için görevi başında olan Metin Göktepe öldürüldü. 24 Ocak’ta derin devletin çeteleri tarafından Uğur Mumcu katledildi, 19 Ocak’ta Hrant Dink katledildi, Musa Anter sokak ortasında katledildi, 1992 Newroz’unda Gazeteci İzzet Kezer kurşunlandı.”

Polis, asker; itfaiyecilerin gittikleri her ortama gazetecilerin de gittiğini, güvencesiz, sağlıksız, çatışma ortamlarında görev yapmak zorunda kaldıklarını belirten Tüzel, ikinci Van depreminde otelin altında can veren Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz örneklerini de verdi.

Tüzel gazetecilere güvence ve gaspedilen haklarının verilmesinin yanı sıra, hangi görüşten olursa olsun gazetecilerin tutuklanmadığı, özgürce yazabildiği, öldürülmedikleri bir 2012 diledi.

2008’DE BAŞBAKAN’A İLETİLDİ

Daha sonra söz alan TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, yıpranma hakkının nasıl gaspedildiğine ilişkin bilgi verdikten sonra, Başbakan Erdoğan’ın, Başbakanlık muhabirlerine “bir çalışma getirsinler” sözlerini önemsediğini söyledi.

İpekçi, süreci şöyle anlattı: “Ama biz aynı sözleri 2008’de de duyduk. Başbakan, Çalışma Bakanı’na ‘talimat verip, genel kurulda düzelteceğiz’ dedi. Bakan da komisyonda gazetecilerle alay edercesine yıpranma hakkını kaldırdı. Genel Kurul’da da milletvekillerinin yıpranma hakkına eklemek istediler. Muhalefet kabul etmeyince de gazetecilerin yıpranma hakkı kaldırıldı.”  Bir başka gaspedilen haklarının emeklilik yaş haddinden 5 yıl düşürülmesi hükmünün 3 yıla indirilmesi olduğunu belirten İpekçi; bu teklifle bu sürenin yeniden 5 yıl olmasının düzenlendiğini söyledi. Tüzel umudunun Hükümet’in gazetecilere yönelik önyargıdan uzak bu haklarını iade etmesi, halen 97 gazetecinin tutuklanmasına yol açan TMY ve TCK’nın ilgili maddelerinin kaldırılması olduğunu dile getirdi.  İpekçi gazetecilere bir de müjde verdi. Sabah Grubu ve Habertürk’teki toplu işten çıkarmalara karşı yaptıkları başvuruda, Sabah Grubu’nun hala incelemede olduğunu ama Habertürk’e para cezası getirildiğini kaydeden İpekçi, “bunun medya patronlarına toplu işten atmalarda geri adım attırabileceğini” ifade etti.

TGC Ankara Temsilcisi Taylan Erten de gazetecilerin yitirdikleri haklardan en önemlisi ve bütün hakları anayasası niteliğindeki sendikal hakları olduğunu söyledi. Yıpranma hakkının iadesinin, kaybettikleri haklardan sadece biri olduğunu belirten Erten, TGC olarak bugüne kadar çok başvuruda bulunduklarını, mücadele ettiklerini ancak net cevap alamadıklarını da söyledi. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et