10 Ocak 2012 11:05

Yeni yıl ve yeni sağlık

Sağlık alanını baştan aşağı yeniden şekillendiren, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK), 2 Kasım 2011’de gece yarısı bayram hediyesi olarak Resmi Gazete’de yayınlandı.Artık  yeni yıla, yeni dünya düzenine uygun yeni bir sağlık (!) düzeniyle giriyoruz. Koruyucu sağlık hizmetleri dediğimiz; daha biz doğmadan, anne karnında

Yeni yıl ve yeni sağlık
Paylaş
Edibe Aşık / Gülten Üzüm

Artık  yeni yıla, yeni dünya düzenine uygun yeni bir sağlık (!) düzeniyle giriyoruz. Koruyucu sağlık hizmetleri dediğimiz; daha biz doğmadan, anne karnında başlayan en temel insan haklarından olan sağlık hakkıdır. Sağlığın “bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir” tanımı bize koruyucu sağlık hizmetinin önemini gösterir.

Ters giden bir şeyler var
Fakat ters giden bir şeyler var, bu sağlıkta dönüşüm masalında! Ücretsiz sağlık söylemiyle soslanan Aile Hekimliği, bu dönüşümün ilk halkasıydı. İçinde sadece iki kişi, yani 1 hekim ve 1 aile sağlığı elemanının bulunduğu Aile Sağlığı Merkezleri, 3500-4000 kişinin tüm halk sağlığı sorunlarını sırtında taşımaya çalışan işletmeler haline getirildi. Daha önce evlerimize kadar gelen sağlık ocağı çalışanları artık Aile Sağlığı Merkezleri’nden dışarı adımını atamaz oldu; borsa çalışanları gibi cep telefonlarıyla kendilerine kayıtlı nüfusa ulaşmaya çalışıyorlar.
Mevcut iktidar; 1-2 yıl içinde onca aksaklıklar yaşanan Aile hekimliğinde yeni düzenleme için, sağlık eğitimi ve bilinci verilmeyen halkın sağlık hizmetlerini hoyratça kullandığını, sağlık harcamalarının sürekli arttığını gerekçe gösteriyor. Şimdi de halkı parayla ‘terbiye’ etmeye çalışacak. Yeni yılda, aile hekimlerinin muayenesine ödenen katkı payı 3 TL’ye çıkarılıyor; reçeteye yazılan 3 kalem ilaçtan sonraki her ilaç için de 1’er TL ücret alınacak.

Paran kadar sağlık
Devlet hastanelerinin de özel hastaneler gibi sınıflandırılmasıyla (A, B, C, D, E) zenginler ve yoksulların farklı sınıftaki hastanelerden hizmet almasının yolu açılıyor. Tıpkı özel hastaneler gibi, A grubu bir hastaneye gidersen tedavi masraflarının % 70’i, B grubunda % 60’ı, C grubunda % 50’si, D grubunda % 40’ı, E grubunda da % 30’unu cebinden ödemek zorundasın deniliyor. İstediğin hastaneye gitme özgürlüğün var nasıl olsa!
Ayrıca 10 gün içinde aynı branşa müracaatta, muayene katılım ücretleri 5 TL birden arttırılıp kamu hastanelerinde 13 TL, özel hastanelerde ise 20 TL’ye çıkarıldı. Halkın sağlık algısı  zaman içinde değiştirilerek, “para vermeden hizmet mi alınırmış” noktasına getirildi.
Yeni yılla başlayacak olan diğer bir uygulama da, acil servislerden bile katkı-katılım payı alınacak olmasıdır.
Geçtiğimiz yıl (genel seçimler öncesi) başlatılması beklenen, sonra da 2012 Ocak ayına ertelenen uygulamayla da, yoksul halka sağlık hizmet güvencesini sağlayan yeşil kart uygulaması sona erdirilip, asgari ücretin üçte birinden fazla geliri olanların 30-200 TL arasında sağlık primi ödemesi getirildi. Demek oluyor ki; sağlık primini ödemeyenler, hiçbir sağlık kuruluşunun kapısından dahi adımını atamayacaklardır.
Yeni yılın bize armağanı, yıllarca yılmadan bağırdığımz; “Herkese parasız, nitelikli ve ulaşılabilir sağlık” hizmetinin yerine, Herkese paran kadar sağlık” paketi reva görülmüştür.

 

YOKSULLUKTAN KIPIRDAYAMAZ HALE GELDİK

1 Ocak 2012 itibariyle 9 milyon yeşil kartlı Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınıyor. Yani yeşil kartlar iptal edilecek ve asgari ücretin üçte biri ve üzeri geliri olanlar sağlık hizmeti alabilmek için prim ödemek zorunda.
Bu uygulamadan en çok etkilenecekler kuşkusuz kadınlar olacak. Biz de durumdan haberdar olup olmadıklarını ve neler düşündüklerini öğrenmek için Gülensu Mahallesinde bulunan sağlık ocağının önünde kadınlarla sohbet ettik. Fotoğraf çekmemizi istemeyen kadınlar içlerini dökmekten sakınmadılar.
Genel Sağlık Sigortası’nı bilmediğini söyleyen Semra Çiftçi, yeşil kart uygulanmasının kaldırılacağını televizyondan duymuş. Artık hastaneye gidemeyeceğini çünkü zaten kıt kanaat geçindiğini belirterek, “Evim kira, bir de sağlığa para ödersek evin yolunu iyice şaşırırız” diyor.

Elim kırılsaydı...
Yeşil kart uygulanmasının kalkacağını öğrendikten sonra hemen sağlık ocağına gelen Esra Demir’in derdi de yoksulluk. “Kocam asgari ücretle bir fabrikada çalışıyor, evimiz kira. İlkokula giden iki çocuğum var, onlara okul harçlığı bile veremiyorum. Her ay yeşil karta 37 lira nasıl yatırabilirim?​” diye soruyor. Esra Demir seçimlerde AKP’ye oy verdiğine pişman: “Elim kırılsaydı da vermeseydim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Elimizde yeşil kart vardı şimdi onu da alıyorlar. Lanet olsun bu dünyaya!” diyor öfkeyle.

Bunlar vicdansız
Esra Demir’le söyleşimizi dinleyen Fatma Uzun’un da söyleyecek sözü var. O da yeşil kart mağdurlarından ve en az Esra Demir kadar öfkeli: “Zaten hastaneye gidemiyoruz, yok tahlildi, yok şu gün gel, zaten doğru dürüst bakmıyorlar bir de yol masrafı var. Buradaki insanların çoğu asgari ücretle çalışan aileler. Elektriğe, doğalgaza zam geldi ancak asgari ücrete komik bir zam yapıldı İçimiz yangın yeri gibi, yoksulluktan kıpırdayamaz hale geldik. Aldığımız üç kuruşla ev kirasını mı, elektriği mi, pazar masrafını mı çıkaralım yoksa sağlık primimizi mi ödeyelim? Bunlar vicdansız, bizi resmen ölüme gönderiyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

AKP’nin Sağlık Reformu Aldatmacası ve 21 Aralık Grevi

SONRAKİ HABER

Kışanak: Devlet bal gibi cinayet işledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa