22 Şubat 2009 01:00

DEVLET haksızlığa uğrayandan yana mı?


Adliye önündeydiler. Haksızlığa uğramışlardı. Yıllardır emek verdikleri, evleri haksız yollarla hazırlanan düzmece senetlerle ellerinden alınıyordu. Bugün, hazırlanan düzmece senetler işleme koyulduğu için evleri icra yoluyla satışa çıkarıldı.
Kendilerini dolandıran taşeron şirket sahibi ve eski kooperatif başkanlarını içeri almamaya kararlıydılar. Sabah erkenden çocuklarını okula göndermiş gelmişlerdi kadın erkek demeden. Adliye önünde toplanmışlardı. Şimdiye kadar selam vermekten kaçındıkları, tanımadıkları kooperatif mağdurlarıyla kenetlenmişlerdi. Kooperatifte olan herkes aynı tarafta, kendilerini dolandıranlar karşı taraftaydı. Aynı sorunu yaşadıkları, aynı haksızlığa uğradıkları komşuları ile birlikte hareket etmenin kendilerine güç vereceğini, ancak o zaman uğradıkları haksızlığı yenebileceklerini düşünüyorlardı artık.

Çiğnendiler
‘Hırsız’ların avukatı geldiğinde hep birlikte üzerine yürüdüler, içeri girmesini engellemekti amaçları. Çünkü bugün dolandırıcıların avukatları tarafından icraya verilen evleri 16 milyara satın alınacaktı tek tek. Bunu önlemenin yolu avukatı içeri almamak, satışı engellemekti.
Ancak attıkları adım cop darbeleri, biber gazıyla kesildi. Bir anda devletle eşleştirdikleri polis, çevik kuvvet ekipleri üzerlerine saldırdı, cop darbelerini gelişi güzel kaldırıp indirmişlerdi üzerlerine. Sayısı 50’yi geçmeyen mağdur konut sahiplerine, biber gazı atmış, ayakları altında çiğnemişlerdi.
Haksızlığa uğramışlar çoğu asgari ücretli işçi olan konut sahiplerini devlet karşısına almış, ‘hırsızları’ korumuştu. Suç duyurusunda bulundukları için jandarma evlerine gelerek başvurularını geri almalarını istedi. Şimdiye kadar kutsadıkları devletin yanlarında olmadığını görmüşlerdi yaşayarak…
İki çocuk annesi 43 yaşındaki Güngör Çeklem’in işçilik hayatı 14 yaşında okulu bırakmak zorunda kalınca başlamış. Malatya’da sömürünün en yaygın olduğu kayısı fabrikalarında küçük yaşta yerini almış, gece gündüz demeden çalışmıştı. 3 yıl sonra ilk kez sigortası yatırıldı. Çeklem, “6 yıl kayısı fabrikalarında çalıştım. Sora da 2 yıl Yeşilyurt’ta hurma fabrikasında çalıştım. Daha sonra çalışmak için başvurduğum Kölük iplik fabrikasında işe alındım. Orda da 15 sene çalıştım. Fabrika kapanana kadar” diyor. Doktorun, ebenin uğramadığı köylerindeki kadınların yardımıyla yapılan doğumla, doğuştan kalça çıkığı olduğu için malulen emekli olmak için yaptığı başvuru kabul edildi.

Evler dört duvar
1993 yılında evlendi, bir yıl sonra büyük oğlu dünyaya geldi. Sonrasındaki 1 yılda da Beylerderesi Yapı Kooperatifi’nde eşi bekçi olarak işe alındı. Malatya’nın Beydağı eteklerindeki bu konutlar kentin gelişen, dönüşen yönüydü. Bol oksijenli havasıyla bugünün çekim merkezi… Çeklem, hem çalıştı hem de ev işleri çocuklarıyla ilgilendiği zorlu bir yaşama emekli olana kadar katlandı. Çünkü çalışırken hastalanan çocuklarını doktora götürmek için hiçbir şekilde izin alamıyordu. Ve bu yaşadığı problemlerden sadece biriydi. Eşinin bekçi olarak işe başladığı konutlardan bir tane de kendileri almak için başvurdu. Kazandıkları asgari ücretle, taksitleri düzenli olarak ödediler. Eşi 2000 yılında işten çıkarıldı.
Birçokları gibi aldıkları ev dört duvardı. Elektrik, su, kapı pencere olmadan teslim aldıkları evlere ödemelerine denk düşen masraflar yaptılar birçok konut sahibi gibi. Eski Kooperatif Başkanı İlhan Çavdar ile taşeron Şirket Sahibi Hacı Güngör’ün 2003 yılında hazırladıkları düzmece senetler, geçtiğimiz yıl işleme koyuldu. 44 yaşındaki Feride Gül, evleri için mücadele eden kadınların başında geliyor. 30 milyar ödeme yaptığı evini eşinin, kışın soğuğunda, yazın kavurucu sıcağında çalışarak aldıklarını söylüyor. Gül, “Biz evlerimiz için mücadele ediyoruz. Hakkımız, emeğimiz için. Korunan karşı taraf oldu. Coplandık. Biber gazı atıldı. Acile kaldırıldık. Sinir krizleri geçirenler oldu. Sayın başbakanımız el uzatsın devletimiz. Biz de bu devletin vatandaşıyız. Bu ülkede demek ki hak hukuk yokmuş. Ezilenden yana değilmiş bu devlet” diyor.

Çocuklarımın boğazından kıstım
3 çocuk annesi Süheyla Mor’un eşi de GAP tekstilde işçi olarak çalışıyor. Mor, “Ben Başbakan’a kızıyorum. Bir sürü partiye gittik. Ama hiçbiri oy verdiğimiz parti AKP kadar kötü davranmadı bize. İnsan yerine koyup dinlemedi, içeri bile almadılar. Oyumu AKP’ye vermiştim. Oy verdiğim parti nerede? Asgari ücretle çalışarak 20 milyardan fazla para ödedik. Ben ahır gibi evlerde yaşayarak bugün ev sahibi oldum. Çocuklarımın boğazından kıstım” diyor tepkili. Süheyla Mor, adliye önünde yaşadıklarından sonra farklı düşünüyor artık. Mağdur olmalarına rağmen, suçlu durumuna düşmelerini aklı almıyor. Çünkü aklının almadıkları dün düşündüklerini bugün yerle bir ediyor. Mor, “Bir kişiyi koruyorlar 120 kişi mağdur. Devletin polisi dayak vurdu bize, biz katil miyiz? 150 polisle üzeremize saldırdılar. İhaleden önceki akşam telefon açıyorlar. İhaleye gitmeyin diyorlar. Tehdit ediyorlar. Eşimin araçla önünü kestiler. Polis dövdü diye suç duyurusunda bulunduk. Sabah jandarma geldi şikayetinizi geri alın diye baskı yapıyor” dedi.
Cemile Doğan, hem kira hem de kooperatif için ödeme yaptıklarını dile getirerek, “İcralık olan evim bile yok. Şimdiye kadar verdiğimizi paraların hepsini yemişler” diyor.
3 çocuk annesi Elif İnce’nin eşi işsiz. İş buldukça çalışıyor. İnce, “Biz kötü olduk adam dolandırıcı korunuyor. Devletin polisi bir hırsıza kalkan oldu. Bize yapılanı, yediğimiz dayağı görseydiniz biz de hırsız olalım derdiniz” diyor.
Derya Karaçoban - Doğan Sekmen

Evrensel'i Takip Et