22 Şubat 2009 01:00

Kalemi ışıklı ozan: Mehmet Aydın


Şair, serseri mayın gibi oradan oraya savrulan bir kişi değildir. Doğal olarak yaratıları da rüzgarın estiği yana doğru savrulmaz. Şair, öncelikle ne yaptığını, ne yapmak istediğini bilen ya da bilmesi gereken kişidir. Bu olgu birincil olarak kendi düşünsel eksenini, şiirinin coğrafyasını ve ayrıntılarını bütünlüklü olarak açımlamasıyla olanaklıdır. Böylece söyledikleri ve yaptıklarıyla ilgili sorumluluğu üstlenmesinin yanı sıra şiirini de bilimsel eleştiriye açmış olur. Ne yazık ki, memleketimizde bu tür uygulamalara çok az rastlanmakta. Adı öne çıkmış şairlerle yapılan söyleşiler, bu gereksinimi bir ölçüde gideriyorsa da, ağırlıklı olarak çalakalem yazılmış şiirler, yağmur bulutları gibi şiir dünyasının gökyüzünü kaplamış durumda.
Hayatı şiirle özdeşleşmiş olan ve yazdığı şiirin niteliği çok iyi bilinmesine karşın Mehmet Aydın, bu açımlamayı 2008 yılında “Karınca Yayınları”ndan çıkan “Yaşam Türküleri” adlı kitabında bir kez daha dile getiriyor.
Mehmet Aydın, “Benim Şiirim” başlığı altındaki; dünya görüşünü, şiirinin teknik-estetik yapısını ve dil kullanımını açımladığı giriş yazısında: “…Eti ve kanı olmayan yapıntı şiirle benim ilgim yoktur. Estetiği zedelemeden sözün düşünceye ke-sinkes bağlanmasını istiyorum. Yalınlık ve halkçı öz yanında, bütüncül ve kompozisyon şiire, şiirsel anlatımla simgesel anlatıma ağırlık vermeye çalışıyorum. Anlamlandırma ve şiirin ritim düzeyine yönelerek, yoğunlaştırılmış bir anlatım biçimi kurmak istiyorum. Her telden çalan dize şiirine yer vermeyişimle aşırı bir imge boğuntusuna düşmekten kaçınmam, nedense hep yanlış yorumlanmaktadır. Aslında dilin biçim, işlevsellik ve ses yapılarına gereğince özen gösteriyorum. Ayrıca dikkatli bir göz, çağdaş şiirin ögeleri olan şu ayrıntıları benim şiirlerimde savsamadığıma yakından tanık olacaktır: Sözcüklere yeni değerler verme, dış ölçüleri göz ardı etme, uzak ve yakın çağrışımlardan yararlanma, hem ses hem söyleyiş değerlerini öne çıkarma ve sözcüklerin duygu değerlerine başvurma… Bence şiir esinle değil, kılı kırk yaran bir çalışmayla yazılır. Bu bağlamda şair; düşünceyi, her yönlü değişmeyi, toplumsal gelişmeyi, yaşam gerçeğini, duyguyu ve düzeyli ince beğeniyi yoğun bir biçimde dille damıtan bir kimsedir. Bilindiği gibi dilde ise öteden beri hep özleşmiş Türkçeyi yeğlerim. Kısacası temelde, yan ögelerle boğulmasından yana değilim. Öyleyken altyapısı felsefe olmayan; ayrıca, ulusalcı aydınlanmacılığı aşıp sosyalist aydınlanmacılığa uzak düşen şiir ve edebiyata hiçbir zaman güleryüz göstermedim” diyerek, bir anlamda şiirinin resmini çiziyor.
Mehmet Aydın, insanca yaşanacak bir dünya özleminin ateşini sürekli diri tutan: “Tutuşmuş sorunlar ta canevinden/ İçin için yanıyor/ Uçuruma açılan çağsa/ Gözdağı veriyor dünyaya// Tutamadık ellerinden/ İşsizlerin, gönül yorgunlarının/ Yol yol olmuş yaralarım/ İnce ince kederler çizerek/ Durmadan kanıyor” dizelerinde görüldüğü gibi, yapamadıkları için de kendini sorgulayan bir şair. İnsan sevgisi ve ezilenden yana olan tavrı, “Değişmeyen Bizans Kalıtı” şiirinin “İnanç oklarını yöneltip/ Fırlattık aklın gözbebeğine/ Yerlerde sürünmeye başladı bilim/ Sorunlar yumağı büyüdü/ KARMAŞA SARDI ORTALIĞI// Eskil çağ tanrıları gibi/ Kendi öz çocuklarını/ Yiyip tüketmeye kalkıştı ülke/ İbret kapısı açıldı halka/ Bir büyük arenanın// İşçiler köylüler küçük esnaf / Dertleriyle kaynarken fokur fokur / Sıraya girdi doruklarda/ Yalancılar fırsatçılar zöhmüler// Bir de onlara katılıp boy gösteriyor/ Yeniden türeme kuyrukçular/ Emperyalizm uşaklığına soyunan bölücüler / Ucuz oyunlar dolaşırken elden ele / Kapatılmaya çalışılıyor karadelikler” dizelerinde dile getirdiği üzere fırsatçılara, zalimlere ve bütün bunların nedeni olan emperyalizme cepheden yükleniyor.
Mehmet Aydın şiirinde güncel sorunlar bile insanlık değerlerinin ortak paydasında yer alacak nitel bir dönüşüme uğruyor. “Çarpıtılmış Dünya” şiirinin: “Bozbulanık akışına katılmak için/ Yaşamın kollarına attım kendimi/ Yurdu çiğnenmişleri ağlar gördüm/ Kimileri iş arıyordu yel yepelek/ Yangınlara tutsak olmuş/umarsızdı// Elleri böğürlerinde kimileri/ Saltanatını sürdürürken sömürü/ Cehennemden birer sahne işyerleri/ Karınca duası okuyor beyni yıkanmışlara// Bin bir yüzlü din bezirganları/ Kodlarla şifrelerle oynuyor / sanatçı/ Egemen kılmak için/ Yeni Dünya'yla Evrensel Pazarı / Gençkızlara çocuklara ağ kuruyor /Kirli para kirli dümen babaları// Tutup omuzlarından ayağa kaldırdım/ Dünyadaki savrulan emekçileri/ Ne geçti elinize bugüne değin/ dedim / Üstüne üstüne gidin kötücülerin/ Yiğitçe bozun dönen dolapları/ Çözün kördüğümü / bitirin işi/ Tersine çevirin şu bozuk düzen gidişi” dizeleriyle günümüz dünyasının açmazda kalan insanlarından kesitler sunuyor ve onları mücadeleye çağırıyor.
Kitaba sunu yazısı yazan editör Mustafa Kademoğlu'nun: “Yerel, ulusal, evrensel temaları işlediği toplumcu gerçekçi şiirlerinin, kimilerince göz ardı edilmesine karşın inatla sürdürüyor şiir sevgisini” dediği Mehmet Aydın, her şeyden önce hem özel, hem de sanat yaşamını, toplumcu bir sanatça olmanın bilinç ve sorumluluğuyla 85. yaşına getirmiş bulunuyor.
Her gün biraz daha çürüyen dünyamızda, şiirlerinin belirleyici ögesi emek olan Mehmet Aydın şiirini okuyup tanımak, insana güven, umut ve direnç veriyor.
Güngör Gençay

Evrensel'i Takip Et