10 Ocak 2012 09:41

Anılarımızın emsal değeri ne kadar?

         Ekim ayında meydana gelen Van Depremi’nin ardından “İktidarımızı kaybetme pahasına Kentsel Dönüşüm Projemizi gerçekleştireceğiz” diyerek sözde depreme dayanıklı konutlar yapacağını ilan eden ama özünde başta İstanbul olma

Paylaş
Dilek Yalçın

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ekim ayında meydana gelen Van Depremi’nin ardından “İktidarımızı kaybetme pahasına Kentsel Dönüşüm Projemizi gerçekleştireceğiz” diyerek sözde depreme dayanıklı konutlar yapacağını ilan eden ama özünde başta İstanbul olmak üzere birçok bölgeyi  birer rant kapısına dönüştürmeye hazırlanan AKP iktidarı, emekçi halkın evini başına yıkmak için çalışmalarını hızlandırdı. Kentsel Dönüşüm kapsamındaki Kartal’ın birçok mahallesinde yaşayan emekçi halk aslında oynanan oyunun farkında ve bu oyunu bozabilmek için kurdukları dernekler aracılığıyla mücadele ediyor.
2009 seçimlerinde Kartal Belediye Başkanlığı’nı kazanabilmek için Kentsel Dönüşüm planlarına Kentsel Sürgün Planları diyen Altınok Öz, bugün “ikna olduğunu” ve Kentsel Dönüşüm’ü desteklediğini söylüyor. Bu bağlamda çeşitli mahallelerde toplantılar düzenleyerek, “sözüne güvenilmesini”, “kimsenin mağdur edilmeyeceğini” söylüyor. Kartal’ın değişik mahallelerinde çeşitli müteahhit firmaları kapı kapı dolaşarak insanları evlerini vermeleri konusunda ikna etmeye çalışıyorlar.
Topselvi Yunus Mahallesi; Yakacık, Hürriyet Mahallesi, Esentepe, Cevizli gibi Kentsel Dönüşüm kapsamındaki mahallelerden biri ve  Irak asıllı İngiliz Mimar Zaha Hadid projesinin kapsadığı 555 hektarlık alanın içinde.
Şunu çok iyi biliyoruz ki savaşlarda, afetlerde, yıkımlarda her zaman kadınlar ve çocuklar daha çok ezilir, daha çok zarar görür ve daha çok mağdur olur. Yine biliyoruz ki bir kadın sahip çıktı mı ve direnmeye başladı mı, onun direnişini kırmak bir o kadar zordur.
Alev Erdoğdu da evinin elinden alınmasına asla izin vermeyeceğini ve bunun için her şeyi yapacağını söyleyen bir kadın. Yunus Mahallesi’nde oturuyor. Kartal’daki proje kapsamındaki 10 bin evden birinin sahibi. “Emeğim, umutlarım, anılarım burada” dediği evi ve mahallesiyle ilgili duygularını şöyle anlatıyor:


Umutlarımı kimse söndüremez
“Gelin olduğumda geldim bu eve, 22 sene önce. O zaman tek katlıydı. 7 kişi aynı evde yaşıyorduk, bir taraftan geçinmeye çalışırken diğer taraftan evimizi yapmaya çalışıyorduk. Dişimizle, tırnağımızla, yediğimizden, içtiğimizden kesip yaptık bu evi. Ben buraya çimento taşıdım, kum taşıdım, kiremit taşıdım. Şimdi gelmişler evimizi elimizden almaya çalışıyorlar.
Evimi vermek istemiyorum. Evimizi elimizden alıp, üç kuruş para verecekler, bizi ücra yerlere gönderecekler. Beni bu ortamdan koparıp ayıracaklar. Biz beş elti aynı binada oturuyoruz. Kimsem yoktu gelin geldiğimde buraya, hep beraber çalışıp bir aile ortamı yarattık kendimize. Ben çok mutluyum bir arada yaşamaktan. Hem komşularımı da bırakıp gitmek istemem. Burada Alevi-Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez her milliyetten insan var. Mesela tek Alevi bizleriz ama kardeş gibiyiz, yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez. Yaz aylarında evimizin yanındaki zeytin ağaçlarının altında piknik yaparız. Bizim memleketimizde komşuluk ilişkileri çok güzeldi, ben burada memleketimi yaşıyorum, memleketimdeki ortamı yaşıyorum. Ölürsem de bu mahallede ölmek istiyorum. Aklıma geldi mi beynim sızlıyor. Şu beş katlı bina darmadağın olacak, ayrılacağız, birimiz bir dağ başına, birimiz bir dağ başına gideceğiz. Ben bunu istemiyorum. Hele de manzaram. Adalar karşımda, Yalova karşımda, Yakacık karşımda... Aşağıda zeytin ağaçları. Ben nasıl bırakıp giderim evimi!
Geçen gün müteahhitler gelmiş, ben çalışıyordum, eşimle konuşmuşlar “evleriniz yola gidecek, eğer bize verirseniz sizi mağdur etmeyiz” diye vaatler sıralamışlar. Eşimde kovmuş onları.
15 yıldır çalışıyorum, çocuklarım küçüktü ben çalışmaya başladığımda. Bir evimiz olabilsin diye çektik onca sıkıntıyı, dünyalar kadar para harcadık. Emeğim, umutlarım, anılarım. Bana gelsinler şu kadar para vereceğiz desinler, benim emeklerim, çektiklerim, umutlarım ne olacak? Onların değerini verebilecekler mi? Çocuklarım bu evde doğdu, bu evde büyüdü ve ben istiyorum ki bu evden gelin çıkarayım onları. Benim öyle bir umudum var, benim umutlarımı kimse söndüremez. Söndürmelerine izin vermem. Elimden geldiğince karşı duracağım.”

ÖNCEKİ HABER

Kadına yönelik şiddete karşı tüzük değiştirildi

SONRAKİ HABER

‘İstanbul’u ağaç ağaç, ev ev savunacağız’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...