24 Şubat 2009 01:00

Bir yıkım projesi 2


İstanbul’un bir çok yeri olduğu gibi Tozkoparan da kentsel dönüşüm projesi kapsamına alındı. Belediyenin kendilerine açıklama yapmasını bekleyen Tozkoparanlılar, evlerini yıktırmamakta kararlı.
Küçükçekmece, Sulukule, Tuzla gibi İstanbul’un bir çok ilçesi Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında. İşte bu ilçelerden biri de fabrikaları ile ünlü Güngören Tozkoparan. İşçi ve emekçilerin yoğun olarak yaşadığı Tozkoparan, üstelik gecekondu bölgesi olmadığı halde kentsel dönüşüm kapsamına alındı. Bu da aslında dönüşüm projelerini gündeme getirenlerin, konutların ruhsatlı olup olmadığıyla ilgilenmediğini bir kez daha gösteriyor. AKP Hükümeti’nin siteler ve çok katlı lojman tipi binaların olduğu Tozkoparan’ın neresini dönüştüreceği merak uyandırırken, Güngören Belediyesi’nin ise konuyla ilgili olarak Tozkoparanlılara hiçbir açıklama yapmaması belirsizliği artırıcı bir faktör olarak dikkat çekiyor. Anlaşılan belediye nasılsa istediğimizde gidip yıkarız şeklinde bir mantığa sahip görünüyor.
Tozkoparanlılar kulaktan kulağa yayılan bilgilerle dönüşümü öğrenirken, evlerinin yıkılmasına engel olmak isteyen mahalleliler dernek kurmaya hazırlanıyor.
Tozkoparan’da kentsel dönüşüm uygulanacağını 5 ay önce öğrendiklerini söyleyen Asuman Burç, tam 43 sene önce gelmiş Tozkoparan’a. “Burayı yıkıp gökdelen yapacaklarmış. Bize de Taşoluk’tan Kayabaşı’ndan evler vereceklermiş. Buradan istersek 500-600 milyar değerinde olacakmış. Bizim evlerimiz de 50-60 milyar değerindeymiş” diyerek bize duyduklarını anlatan Burç, aradaki farkın yok yüksek olduğuna dikkat çekti. Belediyenin kendilerini borçlandıracağını söyleyen Burç, “Biz evlerimizi yıktırmayacağız. Tozkoparan halkı evlerinin yıkılmasına izin vermeyecek; bunu kabul etmeyecek. Biz evlerimizden çıkmayacağız. Bütün Tozkoparan hakkında yıkım kararı verilmiş. Tozkoparan’da 25 bin aile oturuyor. Ufak bir yer değil, gecekondu değil” diye konuştu.
‘EVLERİMİZİ YIKTIRMAYACAĞIZ’
Tozkoparan’a 16 sene önce gelen Döndü Küçük de evlerini yıktırmayacaklarını vurguluyor. Bir yere gidecek ya da başka bir ev alacak paraları olmadığını belirten Küçük, “Sadece eşim çalışıyor. O da 1000 TL alıyor. Onun parasıyla çocuklarımızı mı okutalım, faturaları mı ödeyelim yoksa ev taksiti mi ödeyelim” diye sordu. Güngören Belediyesi’nin kendilerine açıklama yapmadığını anlatan Küçük, yetkililerin açıklama yapmasını istiyor.
İSTENEN PARAYI ÖDEYEMEYİZ
Dilber Durukan da 25 yıl önce gelmiş Tozkoparan’a. Eşinin emekli maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını anlatan Durukan, “Biz kimseye evimizi veremeyiz, borçlanamayız” dedi. Emekli maaşının kendilerine yetmediğini vurgulayan Durukan, doğal gaz paralarını bile ödeyemediklerini belirtti. “Buz gibi evde oturuyoruz, donuyoruz. Biz doğal gaz faturasını yatıramıyoruz. Kaldı ki evimizi verelim” diyerek tepki gösteren Durukan, belediyenin açıklama yapmak yerine ‘anket’ yaptığını kaydetti.
Tozkoparan’a 40 sene önce taşınan Emine Mantıcıoğlu, “Ben 500 TL ile elektrik, doğal gaz, su faturasını mı yatırayım. Şeker hastasıyım ilaç mı alayım. Ben nasıl ödeyeyim bu evlerin taksitlerini” diye soruyor. Belediyenin anket yapmayı bırakıp bir an önce açıklama yapmasını isteyen Mantıcıoğlu, evlerini yıktırmayacaklarını vurguladı.
YAPILAN BİR TÜR GASP
“Kim ister ki evinin yıkılmasını” diye sorarak sözlerine başlayan Mehmet Erdoğan, tam 35 yıldır Tozkoparan’da oturuyor. Belediyenin ‘sizi mağdur etmeyeceğiz, size ev vereceğiz’ söylemlerini inandırıcı bulmayan Erdoğan, Tozkoparanlıların istenen ücreti ödeyemeyeceğini söyledi. “Bizi başka yerlere götürmeyi düşünüyorlarmış, biz burada doğduk. Büyüdük çocuklarımız burada doğdu büyüyor. Bizim başka yerlerde ne işimiz var” diyen Erdoğan, belediyenin yaptığının bir nevi gasp olduğunu kaydetti.
Tozkoparanlıların semtlerinden gitmek istemediğini belirten Hüseyin Sevimtekin, dönüşümün halkın yerinden edilmeden yapılmasını istiyor. Evlerini yıktırmak istemediklerini vurgulayan Sevimtekin, buna karşı mücadele edeceklerini dile getirdi. Bu konuda bazı çalışmalara başladıklarını anlatan Sevimtekin, “mahalledekiler birbirlerini tanımaya başladı. Birlikte hareket etme kararı aldılar. Hukuksal temelde ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız. Kendi haklarımızı koruyacağız” dedi.

TOKİ neydi ne oldu?

Yoksulları ev sahibi etmek iddiası ile kurularak başbakanlığa bağlanan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 2004 yılında yasada yapılan değişikliklerle arazi açma, bina yapma ve satma yetkisi kazandı. Aslında ne olduysa bu değişikliklerden sonra oldu. Yoksul halkın, emekçilerin, işçilerin binbir emekle dişinden tırnağından artırarak yaptığı evlere göz koyan TOKİ, bu emellerine ise ‘Kentsel Dönüşüm’ adını verdiği aslında rant sağlamaktan başka bir mantığı olmayan proje ile kavuşuyor. TOKİ tarihini ve gerçeğini Mimar Mücella Yapıcı ile konuştuk. TOKİ’nin sosyal devlet olma ilkesinden yola çıkarak kurulduğunu söyleyen Yapıcı, ancak daha sonra bu ilkeden vazgeçildiğini belirtti. Yoksul vatandaşlara konut hakkının sağlanmasının devletin asli görevi olduğunu dile getiren Mücella Yapıcı, bunu sağlayacak kurumlardan biri olarak kurulan Arsa Ofisi’nin yerini TOKİ’nin aldığını kaydetti.
TOKİ DENETİMDEN KAÇABİLECEK
Mücella Yapıcı, 1980’lerden sonra değişen politikaların etkisinin kalkınma planlarında da gösterdiğini belirtti. 2000 yılında yapılan değişikliklerle Arsa Ofisi’nin yetkilerinin TOKİ’ye devredildiğini anlatan Mimar Yapıcı, bu tarihten sonra Arsa Ofisi’ne ait arazilerin de TOKİ’ye devredildiğini söyledi. “2004’de TOKİ’ye plan yapma yetkisi verildi. Yani aslında yerel yönetimlerde olan plan yapma yetkisi TOKİ’ye verildi. TOKİ’ye arsa üretme işi verildi” diyen Yapıcı zamanla TOKİ’nin kâr amaçlı arsa üretme yetkisine kavuştuğunu vurguladı. “Artık projelerin çok az bir kısmı dar gelirlilere ve yoksullara konut sağlıyor. Yaptığı projelerin çok büyük bir kısmı artık lüks konut” diyerek TOKİ’deki değişime dikkat çeken Yapıcı, TOKİ’nin neredeyse Türkiye’nin ekonomisini yönlendirici bir organ haline geldiğine dikkat çekti. Son çıkan torba yasayla TOKİ’nin artık yaptığı planlarının belediyelerde askıya çıkmayacağını vurgulayan Yapıcı, TOKİ’nin bu şekilde bir yerelden uzaklaştırarak kamusal denetimden kaçmış olacağına dikkat çekti.
Hazırlayan: Eylem Lodos

Evrensel'i Takip Et