10 Ocak 2012 08:34

Bu kadınlar depremi her gün yaşıyor

Çiğli’nin Küçükçiğli mahallesi Organize Sanayi Bölgesi’ne komşu bir mahalle. Ancak bu komşuluk onlara çok hayırlı olmamış. SİSTAŞ dövme fabrikasının yaklaşık 10 yıl kadar önce Bornova’daki bir sanayi sitesinden Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınmasıyla mahalleli için korku dolu günler d

Paylaş
Emine Uyar / Sibel İşçi

Mahalleli sorunlarını çözmek için Çiğli Belediyesi’ne, Kaymakamlığa, Büyükşehir Belediyesi’ne başvurmuş. Fabrikada ölçüm yapılmasını talep etmişler ama nedense yapılan ölçümler hep normal sınırlarda çıkmış. Bunun üzerine aralarında para toplayıp özel ölçüm şirketi getirmişler, bu kez değerler yüksek çıkmış. İmza toplamışlar, fabrikanın önüne yürümüşler ama sonuç alamamışlar.
Bütün bunlara rağmen Küçükçiğlililer mücadelelerini sürdürüyor. Giderek daha kalabalık bir araya gelen, toplantılar düzenleyen mahalle halkı aralarında bir de komite seçti. Bu arada Van depreminin ardından İzmir’e göç eden depremzedeleri de ziyaret ettiler.
Gazetemizde ve Hayat televizyonunda yayınlanan haberlerin etkili olduğunu söylüyorlar. Haberlerden sonra Büyükşehir Belediyesi yetkilileri arayarak sorunla ilgileneceklerini söylemiş. Bu telefonun ardından fabrika hakkında “durdurma” kararı çıkmış. Ancak SİSTAŞ da boş durmamış ve mahkemeye başvurarak “yürütmeyi durdurma” kararı almış. Şimdi SİSTAŞ ve Büyükşehir Belediyesi arasında bir mahkeme sürecinin yaşanması bekleniyor.

Misafir ‘deprem oldu’ sanıyor
Evde en çok zaman geçirenler kadınlar olduğu için Küçükçiğli’de yaşanan sorundan da en çok kadınlar etkileniyor. Ekmek ve Gül programının çekimi için Gülizar Doğan’ın evinde bir araya geldiğimiz kadınlar, bize neler yaşadıklarını anlattılar.
Vahide Karadağ, her gün sallanmaktan gerçek bir depremi fark edemez hale geldiklerini söylüyor. “Çok rahatsızız, huzursuzuz, psikolojimiz bozuldu. Çocuklar ders çalışamıyor. Oturmaya misafir gelse durmuyor. Her an her saniye yatıncaya kadar devam ediyor. Belediye bir el atar diye, imza toplayıp belediyeye gittik. ‘Sallantı’ diye veriyoruz, Büyükşehir’den ‘gürültü’ diye geliyor. Biz sallantıdan rahatsızız, gürültüden değil. Sonuna kadar uğraşacağız, elimizden ne gelirse yapacağız. Çalıştırmasınlar demiyoruz ama halkı da rahatsız etmesinler. Bizim mücadelemiz bunu niçin.”
Otuz yıldır verdikleri emekle bir ev yaptıklarını belirten Safinaz Düzçam da “Acaba evlerimiz ne zaman yıkılacak, ne zaman altında kalacağız hep o endişe ile yaşıyoruz” diyor. Fabrikaya yürüyüş yaptıklarında karşılarına çevik kuvvet çıkmış. “Orası sanayi bölgesi tabii ki çalışacak” denilmiş SİSTAŞ için. Kaymakamlıkta da, Belediyede de, “Sen dilekçeni bırak git” denilmiş. “Onun çalışması gerekiyorsa buradaki halk ne olacak?​” diye soruyor. “Nereye gidelim? Çaremiz yok, imkânımız yok ki, burayı terk edelim de başka bir eve çıkalım. Bundan sonra ne gerekiyorsa yapmak zorundayım” diyor.

Nereye gidelim?
Bizi evinde ağırlayan Gülizar Doğan, 1982 yılında gelmiş buraya ve iki katlı bir ev yapmış. Altında hayvan beslemiş uzun yıllar. Altı çocuğunu bu şekilde okutmuş. Sırtında bebeği ile hayvanlara bakarken eşi de inşaatlarda çalışmış. Gülizar teyze şimdi 70 yaşında. Kronik hastalığı olan bir de kızı var. Akşama kadar hasta kızının başında nöbet bekleyen Gülizar teyzenin sabrı kalmamış artık: “Psikolojim bozuluyor. Evimde çatlaklar var. Pencerelerin menteşeleri hep söküldü. Şu an balkonda pervaz düşmüş duruyor. Fayanslar birbirinden ayrıldı. On senedir beşik gibi sallanıyoruz. Belediye başkanlarına sesleniyorum bu soruna çözüm bulsunlar. Artık yeter!”
SİSTAŞ’ı aradıklarını, kendilerine “Oturamıyorsanız çıkın gidin” dediklerini anlatan Gülizar teyze de “Nereye gidelim?​” diye soruyor. “Biz gariban insanız, bu evi soğan ekmek yiyerek yaptık. Gariban mahallesi olduğu için hiç ilgilenmiyorlar, insandan saymıyorlar” diyen kadınlar, bin bir zorlukla yaptıkları evlerini bırakıp gitmelerinin söz konusu bile olamayacağını üzerine basa basa söylüyorlar. Çünkü artık “SİSTAŞ’ın karşısında iki-üç kişi yok. Birlikte hareket eden bütün bir Küçükçiğli Mahallesi var.”
 
Fabrika kapansın demiyoruz çözüm bulunsun
İnci Durmuş (Ozan): Çocuklarım ders çalışırken, “Anne deprem oluyor” diyerek fırlıyor. 8 yaşındaki kızım masanın altına, koltukların arasına giriyor. Gerçekten çok zor durumdayız. “Fabrika kapasın, işçiler çalışmasın” demiyoruz. Para kazansın ama bizleri de mağdur etmesin. Temizliğe giderek yaptı kadınlar bu evleri. Sıvalarını, boyalarını yaptılar. Evim neredeyse yıkılacaktı, ek kolon diktim. Gereği neyse yapılsın. Büyükşehir kararının arkasında dursun.
Raile Yıldız: Burayı kimse bilmiyor, çünkü kimse gelmiyor. Bir Galip Öztürk (eski Çiğli Belediye Başkanı) geliyordu, bakıp gidiyordu. Şimdi muhtarımız dahil kimse ilgilenmiyor. Ama bu işin peşini bırakmayacağız. Fabrikanın önünde de yatarız, çadır da kurarız. Depremzedeler nasıl çadırda duruyorsa biz de dururuz. Evi yaparken diğer mahalledeki çeşmeye hortum takıp su getiriyordum, komşular biliyor. Çocuklarım küçüktü, hortumların başında bekletiyordum. Maalesef SİSTAŞ bizimle dalga geçiyor. Nasıl olsa bu mahalle fakir, kimse sahip çıkmaz diyor, bırakıp gideceğimizi düşünüyor herhalde.
Ahçik Vaki: 22 yıldır buradayım. Eşim öldü, iki yetimim var. Ev temizliğine gittim, bilek gücümle çocuklarımı büyüttüm. Dişimle, tırnağımla yaptım evimi, çocuklarıma yağsız yemek verdim. Devlet bana yardımcı olmadı şimdi bari yardımcı olsun. Evimiz hep çatlak. Durdursun ya da çözüm bulunsun.
Maya Kulu: 30 yıldır burada oturuyorum, hiç rahatım yok. Yoksullukla ev yaptık. Dolaba bir tabak koyuyorum geri dönüp bakıyorum tabak yere düşmüş kırılmış. Banyonun fayansları hep çatlamış.  
Emine Aslan: Soba dolduruyordum. Küçük oğlum evdeydi, çok şiddetli bir sallantı oldu. Sobanın borusu çıktı. Tutmasaydık yere düşecekti, evim de yanabilirdi. Çünkü soba yanıyordu.

ÖNCEKİ HABER

Anne ben nasıl oldum?

SONRAKİ HABER

Zor zamanlardı, ama ben kazandım!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...