10 Ocak 2012 08:21

Yaşama yeniden tutunmaya çalışan iki Filiz

Yaklaşık üç ay önce gerçekleşen depremin ardından Van’da halkın yaşadığı sıkıntılar, sorunlar devam ediyor: Çadır yangınları, yakınlarının hayatı için sabahlara kadar tutulan nöbetler, hâlâ giderilemeyen yaşamsal temel ihtiyaçlar, bir konteynere kavuşma umuduyla sınırlanan insan hayalleri…Hayata

Paylaş
Dudu Yiğit / Yüksel Özkan

Hayata tutunma çabasıyla Van’ı terk edip memleketin dört bir yanına, daha çok da büyük kentlere sığınanların yaşadıkları ise ayrı bir sorun yumağı. Bugün depremzedelerin hem Van’da hem diğer illerde yaşadıkları sorunlar, doğanın depreminin bu kez insan eliyle sürdürüldüğü duygusunu yaratıyor adeta.
Van’dan İstanbul Pendik’e geliş hikâyelerini ve burada karşılaştıklarını bizimle paylaşan adaş iki genç kadın hayatlarında süren depremi anlattı.
Filiz Seyhan 27 yaşında; 12, 11, 8 ve 6 yaşlarında dört çocuğu var. İlk çocuğunu, daha 15 yaşındayken doğurmuş. Esnaflık yapan eşiyle 6 yıldır, 1 oda 1 salon evlerinde kendi düzenlerini kurmuşlardı... Tam da bu sene evi büyütmeyi düşünürlerken depremle başlarına yıkılmış.

26 kişi 1 barakada
“Deprem günü evde temizlik yapıyordum. Büyük kızım yanımdaydı, diğer çocuklarım sokakta oynuyorlardı. Yerin sallandığını anladık kapıya doğru uzandık ama ulaşabilmek mümkün olamadı. Zor bela dışarı attık canımızı.”
Çok korktuklarını, çocuklarının durmadan ağladığını anlatıyor Filiz. İlk günü ve geceyi dışarıda geçirmişler. Sonra naylonlarla bir baraka yapıp, beş aile buraya sığınmışlar. Toplam 26 kişi 5 gün boyunca bu naylon barakada kalmışlar. Çadır için talepte bulunmuşlar, ama çabaları sonuçsuz kalmış.

İkinci depremle göç
İkinci depremin korkusu daha büyük olmuş: “Yardımlar mahalleye gelmiyordu. Uzak bir tepeye geliyordu kamyonlar, gidemiyorduk. Zaten o gelen yardımlar da talan ediliyordu, kimse yoktu başlarında. Baraka zordu, çok küçüktü. Evimiz hâlâ sağlam gibiydi… Biz çocuklarla eve girdik. İkinci depreme evde yakalandık, 4 çocuğum da yanımdaydı. Kollarından nasıl tuttum, ranzaya nasıl attım onları bilmiyorum. Salon gözlerimin önünde yıkıldı.”
Bur kaç gün sonra da, çocuklar depresyona girmesin diye, hemen İstanbul’a gelmişler. “Şimdi bile bir ses duysam ev başıma yıkılacak sanıyorum. Çocuklarımın psikolojileri bozuldu, oğlum bazen uyurken ayağı yatağın yanına değse yerinden zıplayarak ağlıyor” diyor.  

Neyimizi denetleyecekler?
Başvurdukları Pendik Belediyesi kendilerini Kızılay’a yönlendirmiş. Filiz, Kızılay’ın kendilerini, kapalı spor salonuna benzer bir yere yerleştirdiğini, burada 8 aile 25 gün bir arada kaldıklarını anlatıyor. Bu arada İstanbul Valisi ve Pendik Kaymakamı da kendilerini ziyarete gelmiş ve Valilik aileye 750 TL yardımda bulunmuş.
“Eşimin akrabası var bu mahallede, önce buraya geldik ev aradık, o 750 TL ile ev tuttuk. Sonra sosyal yardımlaşma derneğinden eve geldiler, ihtiyaçlarımızı ve isimlerimizi yazdılar, denetlemeye gelecekler deyip gittiler. Van’dan depremden gelmişiz, neyimizi denetleyecekler?​” diye soruyor Filiz Seyhan.

Filiz Demir ise 24 yaşında, 2 çocuk annesi. “Depreme çocuklarımla yalnız yakalandım, eşim yine inşaatta çalışmaya gitmişti. Çocuklarım çok korktu, sağa sola çarptık, duvarın ikiye bölündüğünü gördüm. O eve giremezdim artık. Sokağa çıkınca bayılanları gördüm, hâlâ unutamıyorum” diye hatırlıyor deprem anını.
Arazide üç gün çadırsız kalmışlar, sonra naylonlarla yaptıkları barakada 30-40 kişi bir arada kalmışlar. Bir hafta on gün sonra yağmur yağmış, baraka su dolmuş, çoluk çocuk hasta olmuş… Filiz’in anlattığı koşullara dayanmak gerçekten zor: “Soğuk, su yok, açız, yemek yapmak zor. Sadece uyumak, sıcak ve temiz yer istedik. Yardım kamyonları 7 km uzağa geliyordu, iki çocuğumla benim oraya gitmem çok zordu, gidemedik. Biz sadece çadır istedik hiçbir şey değil. Çadır kuyruğuna gidiyoruz, 4 km uzuyor, 10 veya 20 kişi çadır alıyor, sonra ‘bitti’ diyorlar. Ben hiçbir yardım görmedim.”

3 ayda bir 200 TL
Onlar da Pendik’in Sülüntepe Mahallesi’ne oturan akrabalarının, eşinin ablasının yanına gelmişler, daha doğrusu getirilmişler: “Ablama Pendik Belediyesi’nden mesaj gelmiş, ‘Van’daki akrabalarınızı getirelim mi?​’ diye. Ablam da olur demiş. Pendik Belediyesi bir otobüs getirmişti Van’a. 5 aile geldik o otobüs ile. Buraya gelince önce ablamlarda kaldık. Sonra komşunun evini kiraladık. Belediye 1 ton kömür, 2 çekyat ve gıda yardımı yaptı.”
İstanbul’a gelirken yolda dinlenme tesislerinde, el kadar çocuğuyla “Beleşçiler geldi buraya” diye alay etmişler. Bu sözü duymak Filiz’i çok üzmüş. İstanbul’a soğuktan, evsizlikten, çaresizlikten kaçtıklarını ifade ediyor.
Geldikten 20 gün sonra eşi bir inşaatta iş bulmuş. Pendik Belediyesi’nin 3 ayda bir yapacağını söylediği 200 TL’lik yardım yeterli olmadığından bir an evvel iş bulup çalışmaya mecbur zaten. Buraları hiç bilmiyor ama Van’a dönmeyi de düşünmüyor Filiz. “Dönsem de eşimin yanımda olmasını isterim hep, o zaman da işsiz kalır, geçinemeyiz. Bu yüzden İstanbul’da kalmak zorundayız” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Bin yol gider Van’dan Türkiye’ye doğru

SONRAKİ HABER

Roj TV kapatılmayacak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...