10 Ocak 2012 08:01

Umutlar tükenmeden...

23 Ekim 2011 Van merkeze bağlı tabanlı köyünde 7,2 büyüklüğünde deprem olmuş, 9 Kasım 2011’de 5,6 büyüklüğünde bir deprem daha yaşanmış, bu deprem 23 Ekim depreminin artçısı olmayıp ayrı bir deprem olarak kayıtlara geçmiştir.Devlet erkânının verdiği bilgiye göre geçici barınma müt

Paylaş
Zeynep Özdemir

Devlet erkânının verdiği bilgiye göre geçici barınma mütemadiyen hızla çözülmüş, 9 adet çadır kent kurulmuş, içinde sosyal mekân, sıcak yemek, duş, wc, psikolojik destek, sağlık hizmeti, din hizmetleri, vücut temizliği ve bakımı hizmetleri sunulmaya başlanmıştır. 12 bine yakın depremzede çadırlarda “konfor içinde” yaşamaktadır!
Halkın söylediği ve kameralara yansıyanalar ise çok farklı. Yardım alamayan, soğuktan hasta olan, çadırlarda yanan insanlar, bebekler var. Çadır kentlerde tuvaletler ya yok ya da kullanılamayacak durumda. Çamaşırhaneler yok, duşlar hiç çalışmıyor. Çadırların içine soba kurabilen şanslı. Nem ve soğuk çadır içinde nefes almanızı engelliyor. Van tamamen yalnızlaştırılmak isteniyor. Onbinlerce insan başka illere ve misafirhanelere gönderilmiş. Yüzbini aşkın kişi ise göç talebinde bulunmuş. Demek ki çadırlardaki yaşam “ya da çadırların kendisi” hiç de yeterli değil.
Yine devlet erkânına göre Van merkez ile Erciş ilçe merkezinde kalıcı konut tespitleri yapılmış, 30 bin adet kalıcı konuta ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. Buna göre Kalecik ve Edremit yeni merkezler olacak. Bunca tespit hazırlığı yapan devlet giyecek, yiyecek, yakıt, ilaç, temizlik ihtiyacı gibi tespitlerde bulunamamış, halkın çadırlarda yanarak ya da donarak ölecekleri öngörülememiştir.
Van valiliği tarafından ihtiyaç sahibi vatandaşlara hizmet vermek için 150 kişilik yerinde tespit ve acil müdahale ekipleri kuruldu ama yeterli olmadı, olmayacak. Aslında yerinde tespit halkın söylediği ve görünendir. Van’dan Erciş’e, Erciş’ten Edremit’e söylenen hep aynı; “Bize yardım ulaşmadı.” Bugüne kadar Van’a gönderilen (acil yardım ödenekleri dâhil) yardım malzemelerin maliyeti en az 350 milyar TL. Ancak halkın payına yine yangınlarda, çadırlarda ölmek düşüyor.
Her çadırda bir değil yüzlerce hayat hikâyesi var. Okula gitmek isteyen çocuklar bebeklerine bez isteyen anneler, bulaşık ve çamaşır sorunun çözmek isteyen kadınlar, ayaküstü her gördüklerine dertlerini anlatmaya çalışan erkekler. Bu durum depremden sonraki ilk hafta da aynıydı, şimdi de...
“Tespit çalışmaları yapıldı” denip Adapazarı, İzmit ve Gölcük’te olduğu gibi enkazlar umarız yıllarca bekletilmez ya da üstü sıvanıp boyanıp öğrencilere kiraya verilmez. Van’da üniversite öğrencilerinin barınabilecekleri ne bir yurt kalmış ne de öğrenim görebilecekleri fakülte binaları kaldı. Eğitim, tıp, fen-edebiyat fakülteleri ve Van meslek yüksekokulları kullanılamayacak durumda. Van aslında tamamen yıkılmayı bekliyor. Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Çocuk ve Kadın Doğum Hastanesi’nin yıkımına başlandı. Böylece çadırlarda zor yaşam koşullarına göğüs germeye çalışan vatandaş hastalandığında gidebileceği hastane de kalmadı.
Van merkezde 20 ağır hasarlı okul tespit edilmiş. Devlet yaptığı kamu binalarında da, izin verdiği özel binalarda da sınıfta kaldı.
99 depreminden sonra her şeyin değiştiğini söyleyen zihniyet, 2011’de de değişmediğini ispat etmiştir. Binalar yine denetimsiz, bilim adamlarının raporları yine sümenaltı, afet sonrasında yardımlar yine yetersiz!
Değişen tek şey Van halkının yüzündeki ifade. Halk, ne yapacağını bilemez, yarınlara güvensiz, bir o kadar daha omuzları çökmüş durumda. Deprem sonrası çöken binaların önlerinde bekleyenlerin tek duygusu umuttu. Umutları tükenmeden, ayrımcılığa yol vermeden Van’ı yeniden hayata döndürmek gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Yüzde 99 dili de işgal etti

SONRAKİ HABER

Van kitap bekliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...