02 Mart 2009 00:00

Çocuk mu olmalı işçi mi?

Adana’nın Yüreğir ilçesinde bulunan Karşıyaka Sanayi Sitesi birçok işkoluna ev sahipliği yapıyor. Demirci, doğramacı, oto yıkamacı...

Paylaş

Adana’nın Yüreğir ilçesinde bulunan Karşıyaka Sanayi Sitesi birçok işkoluna ev sahipliği yapıyor. Demirci, doğramacı, oto yıkamacı...
Küçük dükkanlardan oluşan bu site, birçok yaştan işçiyi barındırıyor. Orta yaşlı dükkan sahipleri, genç işçiler, kalfalar, çıraklar... İlköğretim çağında henüz çocuk yaşta olan birçok işçi bulunuyor. Çoğu ailesinin geçimine katkıda bulunmak için çalışıyor. Elleri yağın pasın içinde, boylarından büyük demir parçalarının arasında çalışıyorlar. Çoğu çocuk işçi okulunu bırakmış. Bir kısmı ise hem okuyor hem çalışıyor. Sanayi sitesinde beklenenden farklı bir durum göze çarpıyor. Sessiz, pek iş yok gibi. Ekonomik kriz marifetini göstermiş! İşyerlerinden birine giriyoruz.
12 yıldır sitede çalışan Hakan Mert, işe ilkokul 1’de başladığını söylüyor. “Hem okuyup hem çalıştım, daha sonra okulu bıraktım” diyor. Okuyanın da okumayanın da boş gezdiğini düşünüyor. “En iyisi de bir işe girip hayatı kazanmak lazım” diyor. Sabah 8’den akşam 8’e kadar çalışıyor Hakan. Eve gidince de kendi deyimiyle “kafayı vurup yatıyor”. Cumartesi öğleye kadar çalıştığını söylüyor. Boş vakitlerini ise arkadaşlarıyla geçiriyor. Hakan’ın işi balans ayarlarını yapmak ama son günlerde işlerin azaldığını söylüyor. “Tayyip Erdoğan mahvetti bizi, eskiden hareketlilik vardı. Şimdi hiçbir şey yok” diyor. “Kriz yok diyorlar. Halbuki işler berbat. Milyonlarca insan işten çıkıyor” diyor ve umutsuzca ekliyor: “Bizim kafamız almıyor bunları.”
DERS OLSUN DİYE
Bu sitede her iş birbirine bağlı. Kaportacı, demirci, dökümcü zincirin halkaları gibi iç içe. Her biri diğerini etkiliyor. Aynı işyerinde konuştuğumuz bir diğer genç Ümit Bilmez. Ümit 4 aydır çalışıyor. Okulu lise 1’den terk etmiş. Nedenini soruyoruz; açıklıyor: “Derslerim kötüydü, arkadaşlarıma uydum. Keşke devam etseydim. İşe girip zorluğunu görünce anladım. Zaten ailem ders olsun diye bu işe verdi beni.” Ümit, seneye tekrar okula başlayacağını, dersini aldığını söylüyor. İşyerinde malzeme getirip götürme işiyle uğraşıyor. Karşılığında haftalık 45 lira alıyor. Bu paranın 35 lirasını ailesine veriyor. “Bugüne kadar onlar benim için harcadı, şimdi de ben para veriyorum” diyor. Ümit, liseye başladığında meslek lisesinde elektrik bölümünü seçecekmiş. Üniversitede ise elektrik mühendisliğine gitmenin hayalini kuruyor. Teşekkür ederek ayrılıyoruz yanlarından.
SİGORTALI İŞÇİYE RASTLAMAK ZOR
Dükkanların arasında dolaşıyoruz. 2 gencin olduğu bir dükkana yaklaşıyoruz. Önünde dükkanın sahibi olduğu belli olan biri karşılıyor bizi. “Gazeteci misiniz? Haber yapmayın. Ondan sonra sigortasız işçi çalıştırıyor diye haber yapıyorsunuz” diyor. Anlaşılan kendisi de yaptığı yanlışın farkında. Zaten bu sitede sigortalı işçiye rastlamak zor. Dükkan sahibini ikna ederek işçilerle konuşmaya başlıyoruz. Aziz Taş, ilköğretim 7. sınıfa gidiyor. Kaportacılık yapıyor. Hem okuyup hem çalışanlardan. Sabah 7.30’da dükkanı açtığını söylüyor ve anlatıyor: “İlk iş olarak sağı solu topluyorum, siliyorum, ustaya çay getiriyorum. Okul varken 12.00’ye kadar çalışıyorum. Okul yokken 17.00’de çıkıyorum işten.”
AYDA 100 LİRA
Aziz haftalık 25 lira alıyor. Bütün parasını annesine veriyor. “Annemden 2 lira harçlık alıyorum, aldığım parayla da internetten ödevimi çıkarıyorum” diyor. Aziz, 6-7 yaşlarından beri çalışıyor. 2 aydır ise bu işte çalışıyor. “Bundan önce dökümcüdeydim, o daha kötüydü. Orada aylık 60 lira alıyordum” diyor. Aziz 8 kardeş. 2 abisi çalışıyor. Babası işsiz olduğu için kendisi de çalışmak zorunda kalmış. Okulunda ilk dönem takdir almış. Gelecekten en büyük beklentisi ise doktor olmak. (Adana/EVRENSEL)
Mert Özçelik - Erman Koçak
ÖNCEKİ HABER

Cari açığı en büyük 7’nci ülke Türkiye

SONRAKİ HABER

BAYKUŞ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...