3 Mart 2009 01:00
DÖNÜŞÜM
Avrupa Birliğinin en büyük ve en güçlü ekonomisi, altı yıldır dünya ticaret şampiyonu Almanyayı kriz şüphesiz zorluyor. Ama diğer AB ülkelerine kıyasla Almanyanın durumu çok iyi. Ve Almanya krizi kendi lehine çevirmek için bütün olanakları ve fırsatları değerlendiriyor. Pazar günü Brükselde yapılan AB zirvesinde bu çok yalın ortaya çıktı.
Krizde yalnız bırakıldıkları, AB içi dayanışmanın yeterli olmadığı, zengin ülkelerin sadece kendi çıkarlarını gözettikleri görüşünde olan dokuz Doğu Avrupalı AB üyesi zirve öncesi Polonyanın girişimiyle bir araya geldi. Krizden çok ciddi etkilenen ve iflasın eşiğine gelen Doğu Avrupalılar, Brükselde tek bir ağızdan konuşmak ve ABnin yardım etmek için nihayet ciddi adımlar atmasını talep etmeyi hedefliyorlardı.
Krizden en fazla etkilenen ve IMFnin 20 milyar avroluk paketiyle ayakta kalmaya çalışan Macaristan, zirveye katılan 27 ülke liderine Doğu Avrupanın durumuyla ilgili dramatik bir metin sundu. 190 milyar avro hacminde Doğu Avrupa Yardım Fonu oluşturulmasını talep edilen metinde, Ağır finans krizi ile birlikte Avrupa, sosyalizmin yıkılmasından 20 yıl sonra en zor dönemden geçmektedir. Avrupayı ikiye bölecek yeni bir demir perdeye izin vermemeliyiz denildi.
Metni hazırlayan Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsanyi umduğunu bulamadığı bir yana ABnin patronları Almanya ve Fransa tarafından ileri gitmekle azarlandı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Macaristanın zaten IMFden yardım aldığını, önce bunları doğru kullanmasını söyledi. Bütün AB üyelerinin ev ödevlerini yapmaları gerektiğini hatırlatmayı ihmal etmeyen Merkel, fon hazırlayarak isteyenin kullanıma sunulmasının doğru olmadığını da söyledi.
Hatırlanacağı gibi Almanya, 2008in son haftalarında Fransa ve Hollandanın fon ve paket önerilerini engellemişti. Krizden çok ciddi etkilenen Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya gibi Güney Avrupa ülkeleri daha fon ve paket kelimelerini ağızlarına almadan Almanya, olmaz demişti.
Almanya (ve Fransa), yardım dilenen AB üyelerine akıl verdiler. Devlet borçlarının artmaması için gereksiz kamu harcamalarının gözden geçirilmesi, bütçe açıklarının kapatılması için sevilmeyen önlemlerden kaçınılmaması, avroya geçmek isteyenlerin ulusal para birimlerinin düşmesinin önüne geçmeleri, vs. vs. Yani IMFnin kredi verirken gündeme getirdiği bütün dayatmalar sıralandı.
Brüksele tek bir ağızdan konuşmak için gelen Doğu Avrupalı ülke liderleri bu tutum karşısında tırstılar. Macaristan dışındakiler zaten bizim fikrimiz değildi pozlarına bürünürken Polonya, anca Doğu Avrupada yaşanan sorunları küçümsenmemesi gerektiğini söyleyebildi.
Doğu Avrupalılar geri adım attılar ama ABnin patronlarına karşı öfkeleri büyüyor. Bu ülkelerin ekonomik olarak bu hale gelmelerinde en büyük pay sahibi ABnin patronu Almanya olduğu biliniyor. Almanya dış ticaretinde Doğu Avrupa ülkelerinin payı giderek Almanya lehine büyümekte. Almanyadan satın alınan mallar bir yıl öncesine kadar rahatlıkla uluslararası bankalardan alınan kredilerle finanse ediliyordu. Ama şimdi, krizin giderek ağırlaştığı dönem, alınan bu krediler çiçeği burnunda AB üyelerinin başına bela oluyor. Taksitleri, faizleri bile ödeyemez hale gelen ülkeler önümüzdeki aylarda ellerinde kalan son kamu işletmelerini de satmak zorunda kalacaklar. Almanya ise bu durumda zaman kaybetmeden yardım elini uzatarak yaşam alanını genişletmek için bu fırsatları değerlendirecek.
SERDAR DERVENTLİ
Evrensel'i Takip Et