5 Mart 2009 01:00
ÖZGÜRLÜKLER
GÜNÜN YAZILARI
Paul Vırılıo, kurduğu sistemi latince Dromos (dromos, yarış pisti anlamına geliyor. Latince Türkçe Sözlük, Dr. Sina Kabaağaç, Erdal Alova, Sosyal yayınları, İstanbul) sözcüğünden esinlenerek niteler. Hız ve Politika adlı müthiş yapıtı da alt başlığında belirttiği gibi, Dromoloji Üzerine Bir Denemedir.
Daha baştan Engelsin 1848 yılındaki tespiti yer alır kitapta: İlk sokak gösterileri Paris hayatının en yoğun biçimde aktığı yer olan büyük bulvarlarda ortaya çıkıyor.
Vırılıo, Devrimci topluluk ideal biçimine üretimin yapıldığı yerlerde değil, makinenin teknik aracısı olmaktan bir an için çıkarak bizzat kendisinin bir motor (hücum makinesi) yani hız üreticisi haline gelmesiyle sokaklarda ulaşır.(s.9)
Faşizmin propaganda alanındaki beyni Goebbels,sokağı fetheden devleti de fetheder derken (s.10) bir gerçeğe de işaret eder.
Vırılıo, Şehir planlarının kesin bir biçimde göstermesine karşın şehir, öncelikle içinden hızlı bir iletişim yolu (nehir, karayolu, sahil şeridi, demiryolu...) geçen bir insani yerleşim yeri olarak algılanmadı; öyle görünüyor ki sokağın bir yerleşim alanından geçen bir yoldan başka bir şey olmadığı unutuldu; halbuki kentteki araçların hız sınırlaması ile ilgili yasalar, bir yerden bir yere gitmenin, hareket etmenin sürekliliğini ve yalnızca hız yasasına tabi olduğunu bize her gün hatırlatmaktadır. Kent, taşıtların yer değiştirme hızı ile bakışın birleştiği bir menzil, bir yörünge belirten karayolu çizgisinin üzerindeki bir nokta, eski askeri tabya, doruğa giden yol, sınır ya da kıyıdan başka bir şey değildir; uzun zaman önce söylediğim gibi içine yerleşilebilir dolaşım vardır. (12) demektedir, Dromokratik devrim başlıklı bölümde.
Şu günlerde seçimler nedeniyle kentlerimize ve kentlerde yaşayan insanlarımıza yönelttik ilgimizi. Başbakan, ülkenin geneline dair, genel sorunlarına dair bir şeyler anlatıyor. Çeşitli muhalefet partilerinden bazılarını, ekranlara çıkma olanağı tanınan bazılarını da dinliyor, izliyoruz. Türkiyenin yerel yönetim sistemine ilişkin bir vaat yok. Ne iktidar söylüyor bunu, ne de düzen muhalefeti. Ha hakkını teslim edelim, Başbakan durmak yok, yola devam diyor. İyi bir slogan bulmuşlar.
Vırılıo, kitabının 18. sahifesinde, 1870e doğru Albay Delairdan alıntı yapar. Savunma sanatı sürekli bir dönüşüm içinde olmalıdır; bu sanat dünyamızın genel yasasından kurtulamaz: durmak ölümdür.
O nedenle, yola devam iyi bir slogan. Ama, dolaşımda neler var? İnsanlar, mallar ve hizmetlerin dolaşımında... Hem sonra bu yollar nerelerden geçmektedir, nedir? Biraz gülümseyerek soralım: Ne olacak bu memleketin hali?
Memleket dediğimiz, mesela şudur: Ben olsam Ankarada Atatürk Bulvarını ikiye bölen ve hem eski TRT hem de Kuğulu Parkta yapılan kavşaklar için bir şey söylerim. Derim ki, eski haline getireceğiz. Yapılanları iptal edeceğiz! Yetmişli yıllarda Dalokay söylemişti Kızılay meydanı için. Çukurları dolduracağım!
Mesela Kızılay ve civarındaki üst geçitler için bir şeyler söylerim: Tümünü yıkacağız!
Sokakları ve meydanları özgürleştirmeyi vadederdim. Yasaklar taşıtlar içindir. İnsanlar, yayalar özgürdür! derdim.
Bütün kentlerde, bütün yollar ve meydanlardaki üniforma işgaline son verecek çareler arardım, buna uygun sloganlar üretirdim. Sokağa hükmetmenin yollarını arardım. Sivilleşme (yurttaş olma) sokak hakimiyetinden geçer. Bu temel sorun üzerinde dururdum.
Yurttaşlara derdim ki, her sabah içtima alanında toplanan askerler gibi, kimlik gösterme mecburiyetinizi, üzerinizdeki polis terörünü ortadan kaldıracağız. Kentleri polis ablukasından çıkaracağız. Sokaklar ve meydanlar, söz gelimi iskele meydanları siz yurttaşlarındır! derdim. Aynen böyle derdim. Çünkü faşizm, sokaklarımızı ve meydanlarımızı elimizden alıyor. Bu özgürlüğümüzün elimizden alınmasıdır. Böyle söylerdim. Bu meseleler merkezi yönetim politikalarıdır, yerel alan aktörlerinin görev ve yetki alanına girmez yolundaki görüşlere itibar etmezdim. İnsanların ve kentlerin özgürlüğüdür söz konusu olan. İnsanların insan ve kentli olmaktan kaynaklı hakları var. Yurttaş olarak da hepsini talep ederdim. Hepsini vadedenle ve bunlar için çalışanlarla yan yana dururdum. Omuz omuza...
HÜSNÜ ÖNDÜL
Evrensel'i Takip Et