5 Mart 2009 01:00
JÎN Û JİN
Bir 8 Marta daha giriyoruz. Bu 8 Martı yerel seçimlerle eş zamanlı karşılayışımız, kadınların siyasal yaşama katılımındaki eşitsizliğini de çarpıcı biçimde yüzümüze vuruyor.
Yerel seçimlerde, seçilmeye en yakın görünen büyük partilerin, kadınlara listelerde gösterdikleri yer, bu partilerin sonuna kadar erkek yapısını ele veriyor.
Liberal-muhafazakar AKP, milliyetçi-solcu CHP, milliyetçi-sağcı MHPnin kadınlar için siyasette biçtiği rolün, kadının aklına ve yeteneklerine hakaret anlamına geldiği bir kez daha görüldü.
Milliyetçi ve muhafazakar siyasetin kadın aklı ve kadın emeğini köleleştirici, ikincilleştiren, yok sayan siyaset olduğu bir kez daha bilince çıkarılmalı. Milliyetçiliğin kodları, her ülkede cinsiyetçi erkek değerler üzerinden üretilir. Bizim memlekette bunun katmerlisinin yaşandığını da biliriz.
Dinci-muhafazakar siyaset ise, kadın varlığının kendisini günah sayıp, kadın bedeninin ancak örtülerek, sosyal hayata kabul edilebileceğini öngördüğünü yeniden yeniden görmekteyiz. Ademin dünyası ve iktidarı için, kadınlara ancak Allah rızası için gece-gündüz, kapı-kapı oy toplama hizmeti layık görülebilir.
Yerel yönetimlerde kadın oranlarına ilişkin istatistiklere giren 68 ülke içinde Türkiye 62. yani sondan altıncı sırada yer alıyor. Kadın belediye başkanı oranlarına ilişkin istatistiklerde de Türkiye 57 ülke içinde 54. sırada. Bu seçimlerde ise, AKPnin 18, MHPnin 34, CHPnin 45 kadın belediye başkan adayı var.
Yerel yönetimler, kadınlar için çok önemli. Kadınların sosyal ve siyasal hayata katılımının önündeki engellerin giderilmesine yardım edecek pek çok önlem, yerel yönetimlerin hayata geçireceği türden.
Örneğin, semt kreşleri. Çocuk bakımı ve yetiştirilmesi görevini, kadınların omuzlarına yıkan tutum, Anayasada yazılı ve sözde değiştirilemez hükümlerden olan sosyal devlet ilkesi ile ne kadar bağdaşıyor? Ama ne Anayasayı değiştirmek için yola çıkan AKP, ne de Anayasayı AKPye değiştirtmeyiz diyen CHP, sosyal devlet ilkesi ile, kadınların sosyal talepleri ile ilgili değil. Onların dövüşü başka mecralarda.
Kadınların taleplerine duyarlı bir yerel yönetim anlayışının, kadınların yükünü üzerinden alması ve yerel yönetimlerin güvencesinde ücretsiz ama nitelikli çocuk bakımı hizmeti sunması mümkün olabilir.
Örneğin yaşlı ve sakat bakımevleri. Yeni SSGSS ile kadınların üzerine daha fazla yıkılan bir yük yaşlı ve sakat bakımı.
Örneğin çamaşır yıkama ve ekmek yapım yerleri. Yoksulluğun arttığı koşullarda, hem aile bütçesini, hem kadın emeğinin yükünü hafifleten önlemler olur.
Örneğin, kaldırımların yüksekliğinin kadınların, hem de etekleriyle yürüdüğü gerçeğini dikkate alarak planlanması. Kaldırımların, yolların, bebek ve sakat arabalarının geçeceği düşünülerek düzenlenmesi.
Örneğin, sokak aydınlatmalarının, kadınların taciz ve başkaca cinsel saldırı tehlikesi yaşamadan geceleri sokağa çıkma hakkını güvence altına alacak şekilde düzenlenmesi. Ancak, kadın haklarına duyarlı bir yerel yönetimin başarabileceği işler.
Örneğin, kadınların şiddete karşı korunması için özel önlemlerden biri olan kadın sığınma evlerinin hayata geçirilmesi. Kadınlara, psikolojik, hukuksal, maddi ve iş olanağı temin etmek suretiyle dayanışma gerçekleştirecek kadın odaklı bir yerel yönetim anlayışı ile mümkün olabilir.
Ama bütün bunların kadının yerel yönetimlerde olmadığı bir yerde başarılması mümkün mü? Geleneksel burjuva siyasetinin yerellerde, yerel rantı kapmak için kıran kırana bir erkek savaşı olarak yaşanıldığı koşullarda bu mümkün mü?
Kadının eşitlik taleplerini gerçekleştirebilmek için kadının tek seçeneğinin, örgütlü-demokratik-kadın katılımcı siyaset olduğu açık. 8 Martta eşitlik talebimizi daha güçlü yükselteceğiz.
YILDIZ İMREK KOLUAÇIK
Evrensel'i Takip Et