8 Mart 2009 01:00

MİNERVANIN BAYKUŞU


28 Şubat’ın meşhuru, namı diğer “cinci hoca” Ali Kalkancı Haramidere’deki uyuşturucu fabrikasına yapılan bir operasyonda memleketi uyutacak kadar Captagon marka uyuşturucuyla yakalanınca eski defterler yeniden açıldı. Kalkancı’nın polise verdiği ifadeye göre, o ve Fadime Şahin 28 Şubat’ın konu mankeni olarak darbeye epey itinayla hazırlanmış. Bir pavyondan çıkarılan kadın önce tesettüre sonra tarikata sokulmuş, üstelik Kalkancı’yla rol icabı nikahlandırılmış. Veli Küçük de hizmetlerinin karşılığında bir miktar para verince Kalkancı darbecilere borçlandırılmış. Her ikisi de artık ne istenirse yapacakları biçimde gebe bırakılmışlar. Korkunç değil mi? Savcılık bu ifadeyi yalanladı ama 28 Şubat 1997’de Sincan’dan sabah geçen tankların, yeterince gazeteci olayı görüntüleyemediği için, medya patronlarının ricasıyla bir de akşam geçirildiği göz önüne alınırsa böyle olması doğrusu mümkün görünüyor.
Bütün bir kalem erbabı, uzak yakın uzmanlar o dönem, adına postmodern darbe denilen şeyin politik, sosyolojik, psikolojik vesair analizini yapmak için ter dökerken meğer ne büyük bir komplonun ortasında kalmışız milletçe. Bütün o entelektüel tahliller, nesnel tarih yazımı filan da güme gidiyor bu durumda. O kadar basit işte.
Şimdi de darbecilerin rezil rüsva ettiği Kalkancı’ya Ergenekon soruluyor; tanık mı suçlu mu belli değil. Zaten önemli de değil.
Önemli olan, darbecilerin böyle senaryolar yazıp, oyuncular ayarlayarak 28 Şubat’la önemli bir toplum mühendisliği başarısına imza atmayı becermiş olmaları. Bu şekilde, koca bir ülkeyi bir çırpıda birbirine karşı iki kampa bölmek sonra da o bölünmeyi veri kabul edip politika üretebilmek az buz bir şey değil. 28 Şubat ülkenin kimyasını bozdu; kampların her birine bahşedilen kimliklerle birbirine düşman gruplar yaratıldı. Laikler şeriat fobisi, şeriat isteyenler laiklik fobisiyle teyakkuzda her daim.
Aradan 11 yıl geçti de bitti mi peki 28 Şubat? Pek öyle değil? Sincan tankları arada bir andıçlarla, e-muhtıralarla başlarını gösterdiğine göre boy gösterebilir de her zaman; halka da “militan demokrasi”nin figüranlığını yapmak kalır. Kalkancı gibilerin elinden kaç doz politik Captagon içirildiğimizi de köprülerin altından çok sular aktıktan sonra duyar şaşarız yine.
FATMA ALİYE’Yİ
28 ŞUBATSIZ DÜŞÜNMEK
Fotoğrafı yeni 50 liraların üzerinde görüldüğünden beri Fatma Aliye bir kesimin huzursuzluk kaynağı. AKP’nin, Halide Edip varken neden bu şeriat yanlısı kadının büstünü paranın üstüne yerleştirdiği sorulup duruyor. Cumhuriyet gazetesi yayınlarından olmalı, bu konuda duyarlılığı artmış bir yurttaşın emaili mail gruplarında dolaşmaya başlayınca tepkinin boyutu pes dedirtti. Emaili yazan kişi 50 liraları boykot edelim, kullanmayalım diyor; bu konuda çevresini de örgütlemiş. İlk kadın romancılardan ve Çevirmen Fatma Aliye Osmanlı’da, Batılılaşma eğilimlerinin yaygınlaştığı bir dönemde kız kardeşi Emine Semiyye hanımla birlikte kadın hakları için mücadele eden ilk kadınlar arasında yer almıştı. O zamanın bütün yenilikçileri gibi onlar da kadınların demokratik taleplerinin ve medeni hukuğa ilişkin eleştirilerinin şer’i hükümlere uyduğunu kanıtlamaya çalışıyorlardı. Başka da şansları yoktu zaten. O koşullarda yenilikçi fikirler ancak böyle dile getirilebiliyordu. İttihat ve Terakki de aynı yollardan geçti. İçleri rahatlatacaksa, Fatma Aliye’nin internette bisikletiyle çekilmiş başı açık fotoğrafını, arayan bulur. Evet Cumhuriyet devrimlerinden pek haz etmemişti Fatma Aliye, fakat ona karşı çıkanları, bir zamanlar mandacılıkla eleştirilen, Ermeni tehciriyle ilgili cesur yazılar yazan, hem de başörtülü resimleri olan Halide Edip’in de memnun edeceği kuşkulu.
Her ikisinin de kadın mücadelesindeki katkıları 28 Şubat kamplaşmasından kurtarılmış bir tarih yazımıyla değerlendirilmeyi hak ediyor.
Bu ilk öncülerin emekleri olmasaydı Cumhuriyet dönemi boyunca kadınların elde ettikleri haklar için üzerinde hareket edecekleri bir zemin de olmayacaktı.
Halide Ediplerin, Fatma Aliye’lerin kız kardeşleri ve kızları bugün 8 Mart emekçi kadınlar gününü kutluyor. Sofralarına ekmek, ama ruhları için de gül isteyen kızkardeşlerimin günü kutlu olsun.
NURAY SANCAR

Evrensel'i Takip Et