9 Mart 2009 01:00
EVRİM/DEVRİM
Teğet geçecekti, Bizim krizimiz değil Amerikadan, Avrupadan geliyora geldik.
Yani bize pek dokunmayacaktı, Başbakana göre. Önce böyleydi. TÜSİADla çekişmeleri buradan başladı. Büyük patronlarsa önlem istiyordu. Yani cukkayı bir an önce cebe atma peşindeydiler. Hükümetse, yeterince verdiğini bildiğinden frene basmaktaydı. Çünkü seçime gidilmekteydi. Zaten bunca durgunluk başlamış, işsizler sokakları/kahveleri doldurmuşken, daha fazlasını göze alamıyordu. IMF koşullarını kabul etmeye de yine bu nedenle hazır değildi. Hele seçim atlatılsındı!.. Sonra bakılacaktı
Büyük patronlar tam bir açgözlülük, hatta gözü dönmüşlükle istiyorlardı. Aldıklarını yeterli görmeyince, bağırıyorlardı: Krize önlem alınsın!
Erdoğan da, patronlar söz konusu olunca gözlerini toprak doyursun diyemiyordu. O lafı küçük köylüler içindi. Herkese uymazdı. Amerikadan geliyor kriz diyor ve ekliyordu: Baykalla Bahçeli işsizliğe çözüm biliyorlarsa söylesinler, uygulayayım!
Baykal 7 madde saymıştı, ama Erdoğanın bile bu maddeler kaymağı yiyenlerin dediği türdendi. Tümü büyük sermayeye teşvik, vergi indirimi nitelikli kolaylık programıydı. Aralarında ne işten atmalar yasaklansın vardı, ne de yoksulluk sınırının altında geliri olanlara devlet desteği sağlanması. Sorulsa Baykala neden yok diye, Kaynağı nereden bulacağız? diyeceği kesindir. Çünkü kaynaklar sadece büyük burjuvaziye vardır. Onlara bulunup buluşturulur, ama bu memlekette işçiye, köylüye, memura, esnafa şimdiye kadar hiç kaynak olmamıştır! Erdoğan da zaten büyük burjuvaziye, patron takımına dağıtmıştır kaynakları. Ve şimdi Baykala cevaben Bu yedi önerinin Maliye(ye getireceği maliyet yaklaşık 27 katrilyon. Böyle bir yükün altına biz giremeyiz deyip çıkmıştır.
Ve Erdoğan, Amerikadan geliyor, yapacak şey yok, Üstelik kaynak da yok noktasına gelmiştir gelmesine ama hâlâ yiğitliği elden de bırakmamakta ve fırsatını bulduğunda yine Teğet geçecek tezine dönmektedir. Kanal 24teki söyleşisinde, İşsizlik mevsimsel iddiasında bulunmuştur. Biz göreve geldiğimizde yüzde 10.7ydi, şimdi 12. Mayıstan itibaren düzelecek. demektedir. İşsizliği küçülte küçülte cebimize sokacaktır! Turizm, tarım vb. ile düzeleceğini de iddia etmektedir.
Oysa rakamlar felakete işaret etmektedir. Haberler de... Önce haber: Amerikan kapitalizminin iki lokomotifi, en büyük otomotiv tekeli General Motors ve en büyüklerden bankacılık tekeli Citigrup iflas edebileceklerini açıklamışlardır. Üstelik GM, bugüne kadar yüz milyarlarca dolarla desteklenmesine karşın batma noktasındadır. Bakalım bizim Ford, Toyota, Renault, TOFAŞ nasıl yaşayacaklardır? Ücretsiz izinlerle şimdilik idare ettiklerini biliyoruz. Henüz geçen yılların kârlarıyla 4-5 yıl idare edecek haldedirler. Ama GM de öyleydi!
Ya bankalar?.. 2001da kaçı batıp gitmişti! İddia, 2001 krizinde sağlamlaştıkları yönündedir. En az yarısı yabancı sermayenin elindedir. Biri örneğin CityBanktır. Diğeri Avrupada neredeyse batmış olan Fortis Banktır... Ve dolar almış başını gitmektedir. Yerli bir dizi bankanın dolar borçları vardır yabancı bankalara! Ve bankalar katrilyonlarca lira tutan kredi kartı ödemeleri ya da ödeyememeleriyle karşı karşıyadır. Ocak ayı içinde 139 bin kişi kredi kartı borçlarını ödeyememiştir. Karşılıksız çekler ise yüzde 53 artmıştır.
Sanayi büyümesi, kapasite kullanımıyla birlikte çoktan küçülmeye dönmüştür. İşsizlik, açıklanan rakamların en az iki katıdır.
Özetle, binilmiştir bir alamete, kıyamete gidilmektedir! Biz; yani işçiler ve emekçiler, bu alametten inmeliyiz. İşçi ve emekçiler, kesinlikle burjuvaziyle, patronlarla aynı gemide olduğumuzu sanmamalıyız. Bu gemi buzdağına çarpıp batan Titanic gibidir. Kilitli üçüncü mevki kamaralarında sulara gömülecek olanlar bizleriz. Burjuvalar, filikalara binip gemiyi terk edecek ve biz ölürken, onlar kurtulacaklardır. Kendi başımızın çaresine bakmalıyız. Bize, krize karşı mücadele komiteleri gerek!..
MUSTAFA YALÇINER
Evrensel'i Takip Et