14 Mart 2009 01:00
Alevilerin özgürlük talepleri ve demokrasi mücadelesi - 6 - DİYANETİN kaldırılması gerekir
Aydın ve gazeteciler Alevilerin taleplerin yerinde talepler olduğunu dikkat çekiyorlar. Gazeteciler AKP Hükümetinin Alevi sorunu çözecekmiş gibi yaptığını ve bu sorunun kullanıldığını belirttiler.
Radikal Gazetesi Yazarı Oral Çalışlar: 11 Ocak 2008de yılın başında Reha Çamuroğlunun çağrısı ile Başbakan bir Alevi iftiharı verdi. Fakat bu iftihar Alevilerden tepki aldı. Bir etkisi olmadı. Daha sonra parti içindeki muhafazakar çevrelerin baskısı ve diğer güçlerin baskısı ile bu iş biraz nadasa bırakıldı. 9 Kasımda 100 binin üzerinde Alevinin katıldığı Ankara mitinginde çok haklı ve demokratik taleplerle meydana çıkmalarıyla yeniden bu konu gündeme geldi. AKP yerel seçim öncesi havayı yumuşatmak için adım atmak ve niyetini belli ederek yeni bir girişime başladı. Burada hükümetin talepleri ile Alevilerin talepleri gibi birbirine denk düşmeyen bir sürü şey var. Diyanet İşlerinden sorumlu bakanın Reha Çamuroğlu ile yaptığı görüşmeden çıkarttığım sonuç ve anladığım kadarıyla bazı noktalar netleşiyor: Madımak Otelinde kebapçı olarak kullanan yer, Kültür Bakanlığı tarafından satın alınacak, içerisine kütüphane ve anma yeri yapılacak. Madımak Oteline yönelik talep üç aşağı beş yukarı tamam. Cemevleri ile ilgili durum tam netleşmiş değil. İşi Kültür Bakanlığına bağlayalım. Oradan dedelere maaş verelim. Benim anladığım kadarıyla kültür bakanı bunu kabul etmedi. İkincisi de dedeler, yaptıkları toplantıda maaşa bağlanmalarının zorlarına gittiğini makul gerekçelerle açıkladılar. Bir bakıma dedelere maaş bağlama ortada kaldı. Yaptığım görüşmelerde çok iyi şeyler söylediler.
Laik bir devlette din kurumu olamaz. Diyelim ki kaldırılmadı. Buna göre yapılandırmak gerekir. Diyanet İşleri Bakanlığı, Başbakanlığa bağlı. Halbuki özerk bir kurum olabilir.
AKPnin iktidara gelmesi ve Kürt sorununun ortaya çıkması ile birlikte devlet içinde Alevileri bunlara karşı başka bir denge olarak gören eğilim gelişti. Bu eğilim gelişti ama, bu eğilimin gelişmesi Alevilere çokça çözüm sağlayacak bir durum yaratmadı. Sonuçta Alevilere yönelik bir açılım da gerçekleştirilmedi. Ama Alevilere iyi propaganda yapıldı. Cumhuriyet mitinglerine sürüklediler onları. Darbeci mantığın peşine takmak istediler. Bunun karşılığında Alevilere bir şey verilmiş değil. Gelen açılım da AKP tarafından geliyor. Komik olan tarafı da bu. Devletten Alevilere yönelik çok parlak bir açılım gelmedi. Onları yalnız milliyetçilikle kullanmak istiyorlar. Alevilerin bir kesimin bundan etkilendiği belli. Ama ne kadarını etkiledi, onu kestirmem zor.
AKP açılım varmış gibi göstermek istiyor
Araştırmacı Yazar Erdoğan Aydın: Öncelikle belirtilmeli ki ortada Alevi açılımı ifadesini hak edecek gerçek bir açılım yok. Açılım varmış gibi yapılıyor ve burada hiç kuşkusuz yaklaşan yerel seçimlerin temel bir rolü var. Ancak bu açılımda daha önemli etken, demokratik Alevi hareketinin, yani Alevi Bektaşi Federasyonunun 100 binin üzerinde Aleviyi Ankaraya toplayarak sorunu görmek istemeyen egemenler dahil Türkiyenin gündemine taşımasıdır. İşte bu gerçeklikte AKP de, devlet de, bugüne kadar görmezden geldiği sorunu tekrar görmek zorunda bırakılmıştır. Ne ki AKPnin, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiyenin bütün temel sorunlarına ilişkin açılımlarda olduğu gibi bu sorunda da gerçek bir açılımdan bahsetmemesi, açılım varmış gibi göstererek bunu oya tahvil etmesi girişimi ile karşı karşıyayız. Yine aynı şekilde yinelenen antidemokratik tutum da, soruna ilişkin açılım yapmayı zorunlu hale getiren mücadele ve örgütlenmenin by-pass edilmesi, görmezden gelinmesi tavrıdır.
Şu ana kadar kamuoyuna yansıyan şey, rejimin AKPli versiyonuyla iş birliği yapacak ve esas olarak Alevi asimilasyonuna hizmet edecek nitelikteki dedelere maaş önermek, Alevilerin ayrı varlıklarını kabul eder gibi yaparak gönüllerini okşamaktan ibarettir. Oysa demokratik Alevi hareketinin de dillendirdiği gibi Alevilerin talebi bu değil, eşit haklı vatandaş kabul edilmek ve gerçek bir laikliğin uygulanmasıdır. Bu kapsamda talep edilenler, Madımakın müze yapılması, din dersi zorlamasının sona erdirilmesi, Diyanetin kaldırılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti bizzat kendi anayasasında iddia ettiği gibi gerçekten demokratik ve laik olacaksa, bu taleplerin karşılanması, kamu bütçesinden dine para ayırmaktan ve kurumsal-yasal destek olmaktan vazgeçilmesi, laik-bilimsel eğitim vermekle yükümlü olduğu çocuklara din dersi vermekten vazgeçmesidir. Laik devlet, inanç alanına ilişkin tavrını, yurttaşların inançlarını özgürce yaşama hakkını güvence altına almak, farklı inançlar arasında eşit mesafede durmak ve ola ki çocuklarının din dersi almasını talep eden veliler olacaksa onların talebini karşılamakla sınırlar. Bugün yapılan şey ise dinsel alana belli bir inanç ve mezhep doğrultusunda müdahale, toplumun dinsel yönlendirmeyle tektipleştirilmesi ve laikliğin ihlalidir.
ALEVİLERİN SORUNU DEVLETLE
Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç: Alevi sorununu hangi düzeyde ele aldığınız çok önemlidir. Aleviler de Türkiyenin çok önemli bir parçası ve AK Partinin Alevilerin sorunlarıyla ilgilenmesi doğal. Hem AB üyelik sürecinde bunları yapması, reform yapması gerekiyor. Fakat ne kadar Alevileri tatmin edici bir teşebbüste bulunacak? Bu henüz belli değil. Anladığım kadarıyla AK Parti içerisinde belli bir irade var. Hiç değilse kısmen sorunlarını çözme yönünde bir irade var. Fakat asıl tepki iki yerde geliyor. Birincisi doğrudan devletten geliyor. Diyanetten idari bir kurum olaraktan Alevilik konusunda siyasi iradenin yapmaya çalıştığı açılıma engel oluyor. Çünkü yani Diyanet İşleri Başkanlığı, Kemalist bir paradigma zemininde örgütlenmiş bir kurumdur. Bunun da temelinde Sünni ve Hanefi bir yapılanma var. Devlet kamusal alanda dini denetim altında tutmaktadır. Dolayısıyla 1924te belirlenmiş olan yapının dışına çıkılmak istenmiyor. Eğer Alevilerin de Diyanet içerisinde temsil edilecek olurlarsa, bu konseptin değişmesi anlamına gelecek. Diyanet buna tepki vermiyor. Hükümetle Diyanet arasında çok gizli bir çekişme var. AK Partinin tabanında milliyetçi sağcı eğilimleri kuvvetli olan kesimlerde Alevi açılımına çokça da iyi gözle bakmıyorlar. Fakat daha dindar kesimler Alevi açılımını destekliyor.
Başından beri laik olan bir devlette Diyanet İşleri Başkanlığının olmaması gerektiğini düşünüyorum ve bunu da savunuyorum. Dinin hizmetleri tamamen sivil topluma bırakılmalıdır. Devlet bu konuda hizmete ilişkin çeşitli standartlar belirleyebilmeli. Bu standartlara uyulup uyulmadığına bakılmalıdır.
CHP Alevi soruna sahip çıkıyor gibi görünüyor. Alevilerin sorunlarını siyasette araçsılaştırıyor. Dişe dokunur, derde şifa olacak, Alevilerin sorunlarını çözecek adımlar atmıyor. Bazen de atamıyor. Başörtüsü ve din konusunda sağcı muhafazakar partiler de bu konuları kendi siyasetlerine araç ediyorlar, kullanıyorlar. Fakat derde şifa olacak bu sorunu çözecek adımlar atmıyorlar. Hem Sünnilerin hem de Alevilerin kendi aralarında düşmeden, kavga etmeden, sorunun devletten kaynaklandığının farkına varmaları gerekir.
BİTTİ.
Hazırlayanlar: Sultan Özer / Şerif Karataş
Evrensel'i Takip Et