20 Mart 2009 01:00

Harley Davidson adamın hikayesi


Yalnızlık, işlenmesi de izlenmesi de zor bir konu sinema için. İddialı, orijinal filmleriyle tanınan Aronofsky, bir emekli şampiyon hikayesini bu tema üzerinden anlatmayı denemiş.
Antalya’da oyuncuların katılımıyla Türkiye galası yapılan, beklenen film sonunda geldi. Festivalde “Güreşçi” adıyla gösterilmişti; “The Wrestler”, bu kez “Şampiyon” adıyla gösterime giriyor. Aslında kahramanın bir şampiyonluğunu görmüyoruz.
Amerikan güreşi, izleyenler bilir; yarı dövüş yarı gösteri bir iş olduğu için şampiyonluk gibi bir kurumdan söz etmek zor. Yıldız mertebesi, Koç Randy’nin hikayesini daha iyi tarif edebilir.
Öyküyü az çok tahmin etmek mümkün. Bir zamanlar bütün ülkenin tanıdığı, hayran olduğu Amerikan güreşçisi Randy, yaşlandıkça artık dövüşemez olmuş, etrafındakileri kaybetmiş, zaten bir ailesi ya da gerçek dostları da yok. Yalnızlığıyla baş başa kalmış. Belki daha önce oyuncuların ya da sporcuların, yani ya gösteri dünyasındakilerin ya da işi vücutlarının fiziksel durumuna fazlasıyla bağlı olanların hikayelerini izliyorduk. Oyuncuların ya da şarkıcıların iş bulamamalarının nedeni, genç ve güzel olanların tercih edilmesi, sporcuların sorunu ise artık vücutlarının eskisi kadar iş göremez olmasıydı. Amerikan güreşiyle bu ikisini birleştirmenin yeni bir şey olduğu söylenebilir. Ama onun dışında, hikayede çok yeni bir şey bulmak mümkün değil.
Böyle Amerikan sinemasının çok işlediği konulara girmeyen bir yönetmendi Aronofsky. Onu, Pi ve Bir Rüya İçin Ağıt gibi filmlerinden tanıyoruz. Röportajlarında dile getirdiği kadarıyla, Şampiyon, önceden beri çekmek istediği bir meseleymiş. Bunun için Mickey Rourke’un çok uygun bir isim olduğunu görüp onu ikna etmek, film projesinin en başarılı yanlarından biri. Çünkü, neredeyse 20 yıldır sinemada kayda değer filmlerden, elle tutulur rollerden uzak kalan, belki de mahrum kalan Mickey Rourke, bu filmle yeniden doğmuş gibi oldu. Harley Davidson ve Marlboro Man filmindeki motorcu rolüyle tanınmış, 1980’ler ve ‘90’larını karizmatik bir oyuncu olarak atlatmış, sonra da ortadan kaybolmuştu.
O kadar benzer olmasa da, Marisa Tomei, artık eskisi kadar rağbet görmeyen striptizci kadın rolüne ne kadar uygun bir isim olduğunu kanıtlıyor.
Kameranın, bütün kahramanları ama özellikle Randy’yi arkadan ve yakından izlemesi, yalnız bir adamın dramını seyirciye daha kolay geçirmek amacıyla tasarlanmış gibi görünüyordu. Yer yer sıkıcı ve tuhaf olsa da, etkili olduğu kesin.
Şampiyon, Mickey Rourke’un geri dönüşüyle birlikte anlam kazandı. Çünkü, ne de olsa, biraz da onun hikayesi...
cagdas@evrensel.net
Çağdaş Günerbüyük

Evrensel'i Takip Et