15 Mart 2009 00:00

Ekmeğini çöpten çıkaranlar

Her gün yolda; evimize, işimize giderken karşılaştığımız, ya günlük koşuşturmaca içinde fark edemediğimiz ya da birkaç metre ötelerinden geçmek için çabaladığımız katı atık toplayıcıları onlar. Hepsinin farklı bir hikayesi var yaşamlarına dair anlatacakları...

Paylaş

Her gün yolda; evimize, işimize giderken karşılaştığımız, ya günlük koşuşturmaca içinde fark edemediğimiz ya da birkaç metre ötelerinden geçmek için çabaladığımız katı atık toplayıcıları onlar. Hepsinin farklı bir hikayesi var yaşamlarına dair anlatacakları... Ancak neden kağıtçılık yaptıklarına gelince hepsinin de cevabı aynı: “Ekmek parası abi...”
Onları sokakta çöp toplarken gördüğümüzde çoğumuz iğrenerek bakarız. Çoğu zaman da görmezden geliriz. Oysa bizim iğrenerek baktığımız, görmezden geldiğimiz kağıt toplayıcıları, bu işi söyledikleri gibi ‘ekmek parası için’ yapıyorlar. Kişi başına günlük 1.3 kilo çöp üretilen Türkiye’de “katı atık işçiliği” artık yüz binlerce kişinin yaptığı bir iş haline geldi.
Ancak son günlerde çerçöp işlerindeki rantın yüksek olduğunun farkına varan holdingler, bu işlere de el atmış durumdalar. Belediyeler, çıkardıkları yönetmeliklerle, çöp alanlarını bölerek ihaleye açıyor. Çöp toplayıcılarının çalışma koşulları da her geçen gün zorlaşıyor, ekmekleri küçülüyor...
Yaşları küçük ama yükleri ağır…
14 yaşındaki bir kağıt işçisi olan Muhittin ise 4 yıldır bu işi yaptığını söylüyor. Liseye kadar okuduğunu söyleyen Muhittin, bütün gün dolaşmasına rağmen 15-20 TL’yi zor kazandığını söylüyor. Bu işi yapmasaydın ne iş yapmak isterdin, diye sorduğumuzdaysa “Kaderimiz bu abi” dercesine dudağını büküp gülümsüyor bize.
15 yaşındaki Veysel, okuldan kalan zamanlarında kağıt toplayarak ailesine katkıda bulunuyor. İstanbul’a bir yıl önce Van’dan gelmiş. Günlük yaklaşık 150 kilo kağıt toplayan Veysel, okuldan arta kalan zamanlarda çalışmasına rağmen sadece 15 lira kazanıyor. Okuldan geldikten sonra hemen yemek yiyip işe çıkan Veysel, ödevlerini yapmaya zaman bulamadığını anlatıyor. Kağıt toplamanın kendisi için çok zor olduğunu ifade eden Veysel, zabıtaların çalışmalarına izin vermediğini dile getirdi.

89 yaşındaki Habibe nine kağıt topluyor
Habibe nine tam 89 yaşında. Onca yaşına rağmen iki büklüm sarıldığı arabasıyla sokak sokak dolaşarak kağıt topluyor. Hiçbir güvencesi olmadığını söyleyen Habibe nine, 6 nüfusa bakmak zorunda olduğunu ifade ediyor. Yaklaşık iki saatlik dolaşmanın ardından ancak 45-50 kilo kağıt toplayabildiğini söyleyen Habibe nine, topladığı kağıtları ise 2 liraya satıyor.

Habibe nineye biraz merakla biraz da çekinerek çok yaşlı olduğunu ve çalışmamak gibi bir şansı olup olmadığını soruyoruz. Sorumuzu “Nasıl çalışmayacağız evlat, çalışmazsak aç kalırız” diye cevaplıyor. Habibe nine hayret dolu bakışlarımız arasında tuttuğu gibi arabasının sapından yokuşu tırmanmaya başlıyor… Arkasından bakıyoruz ve yitip gidiyor gözümüzden…

Her şey sevgiliye kavuşmak için…
Mahmut, başlık parası için memleketinden çıkıp İstanbul’un yolunu tutmuş. Taşı toprağı altın diye geldiği İstanbul’da 150 liralık kirasını ödemek için yağmur çamur demeden kağıt toplamak zorunda kalmış. Nişanlısının Ağrı’da olduğunu söyleyen Mahmut, iki aydır utancından babasını bile arayamadığını anlatıyor. “Ne kadar çalışırsam çalışayım ancak 300-400 lira kazanabiliyorum” diyen Mahmut, sıkıntıdan geceleri gözüne uyku girmediğini ifade ediyor. Mahmut da zabıtalardan şikayetçi. Zabıtaların çalışmalarına izin vermediğini dile getiren Mahmut, “Evlenmek için yaklaşık 15 bin TL’ye ihtiyacım var. Korkarım bu gidişle evlenemeyeceğim” diye konuştu.

‘Hasta olsak parasızlıktan ölürüz’
“Bir lirayla işe çıkıyorum, sabaha 5-10 milyon evimin harçlığını çıkarırsam o gün kendimi şanslı sayıyorum” diyerek, sözlerine başlıyor iki çocuk babası Veysi Yetişir. hiçbir sosyal güvencesi olmadığını söylüyor. “Hasta olsak parasızlıktan ölürüz” diyen Yetişir, Tarlabaşı’nda dükkandan bozma 2 odalı bir evde 7 kişi yaşamaya çalıştıklarını anlattı. Günlük kazanıp günlük yediklerini söyleyen Yetişir, yarına dair hiçbir planları olamadığını dile getiriyor. Yetişir, “Çocuklarımı bir gün bile tiyatroya 5 milyon verip sokamadım. Bu çocukların da tiyatroya, sinemaya gitmeye hakkı yok mu” diye soruyor. Veysi Yetişir de zabıtaların tutumundan şikayetçi. “Ekmek paramızı çıkarmamıza izin vermiyorlar” diyor. Kağıtçılığa başlamadan önce bir tekstil fabrikasında çalışan Yetişir, işsiz kalınca ailesini geçindirmek için kağıt toplamak zorunda kalmış. Kağıt toplarken sürekli mikroplarla iç içe olduklarını anlatan Yetişir, bu nedenle de sık sık hastalanıyor.

‘Farelerle, kedilerle beraber uyuyoruz’
“Her gelen bize bir tekme atıyor” diyor Kayserili Hayri, iş olmadığı için iki buçuk yaşındaki kızını memlekette bırakıp İstanbul’un yolunu tutmuş. “Farelerle, kedilerle beraber uyuyoruz” diye konuşan Hayri, kızını çok özlediğini de sözlerine ekledi.
“İki sene önce günlük 40-50 kazanabiliyorduk, şimdi günlüğümüz 10 milyona gelmiyor” diyen Ahmet de belediyelerin çöp toplama işini ihaleyle şirketlere verdiğini iddia ediyor. Bu firmaların ise kağıtların kendilerine satılmasını sağlamak için fiyatları düşürdüklerini öne süren Ahmet, “Bu parayla kira mı vereyim, sigaramı mı alayım, çoluğuma çocuğuma ekmek mi götüreyim?” diyor. Belediyelerin de kağıtçılara engel olmaya çalıştığını ifade eden Ahmet, “Belediye tarafından arabalarımız ellerimizden alındı, depolarımız mühürlendi” diye konuştu.
Bir insanın en son yapacağı işin çöpten atık toplamak olduğunu vurgulayan Ahmet, “Gücümüz yettiği kadar direniyoruz ama onlar koca holding, belediyeyi de almışlar arkalarına, bizim sahibimiz yok, biz sahipsiz kalmışız” dedi.
Başka şansımız mı var?
18 yaşındaki Ferhat Ekin de Diyarbakır’dan gelmiş İstanbul’a. Dokuz senedir bu işi yaptığını anlatan Ekin, günde ancak 100 kilo kağıt toplayabiliyor. Ferhat da zabıtaların tavırlarından şikayet ediyor. Zabıtaların arabalarına el koyduğunu anlatan Ekin, arabalarını vermek istemediklerinde de zabıtaların kendilerine şiddet uyguladığını belirtti. Kazandığı paranın kendilerine bile yetmediğini söyleyen Ekin, memleketteki babasına da para yolluyor. “Memlekette iş olmadığı için geldik buraya. İş olsa hemen geri giderim” diyen Ekin, başka şansları olmadığı için yaşadıkları zorluklara katlandıklarını ifade etti.
Erdal Altun
ÖNCEKİ HABER

Tanrının hastane seçimi

SONRAKİ HABER

Çin’den canlandırma girişimi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa