24 Mart 2009 01:00

GERÇEĞİN GÖZÜYLE


İstanbul gibi büyük kentlerde geçiyorsa yaşantınız, bahar mevsiminin şenlikli gelişinden de bihabersiniz demektir. Yeşeren, yenilenen doğanın farkına bile varmaksızın evinizden çıkar, trafik karmaşasında örselenen sinirlerinizi de yanınızda taşıyarak iş ve aş peşinde koşturur durursunuz. Çoğu kez, önünden geçtiğiniz sokağı, caddeyi, ağaçları ve kuşları fark etmeksizin... Hele geçiminizi emeğinizle güç bela sağlamaya çalışanlardansanız, işiniz daha da zor. Baharın ayırdına varmak bir yana, iki yakanızı bir araya getirebilme telaşından ayları, haftaları, günleri karıştırmanız işten değil. Yine de günlerden bir gün kafanızda ay sonunu nasıl çıkaracağınızın hesapları, dalgın yürürken hemen sokağın köşesindeki ağaca ilişiverir gözünüz. Pembe baharlar patlayıvermiştir dallarında. İlk kez görüyormuşçasına gözünüzü alamazsınız ağaçtan. Hayretle “bahar gelmiş” dersiniz .
21 Mart ilkbaharı müjdeleyen bir tarih takvimlerde. Gece ile gündüz eşitleniyor. Başka anlamlar da yüklenmiş bu güne: “Irk Ayrımı ile Mücadele Günü” ve “Dünya Şiir Günü”. Bunlar evrensel boyutlu etkinlikler. Bu topraklarda yaşayan halkların ortak kültürü, barışın ve kardeşliğin simgesi bahar bayramı Nevruz (Newroz) kutlamaları da bu tarihe denk düşüyor. Yerel seçimlerin hayhuyuna karşın Nevruz kutlamaları yurt düzeyinde çok görkemli geçti bu yıl. Görüldü ki kolluk güçleri ve medya ortalığı germedikçe, siyasiler kışkırtmadıkça, alanları dolduran on binlerce genç-yaşlı, erkek-kadın bayramlarını neşe ve barış içinde kutlayabiliyorlar. Aslında rejiminin adı demokrasi olan bir ülkede devleti oluşturan erkler; işçiyi, öğrenciyi, memuru, çevreciyi, sendikacıyı potansiyel suçlu olarak göremez. Görmemeli. Yurttaşlarından kuşku duyan değil tersine, yurttaşına güvenen, onu koruyup kollayan bir yönetim biçimine gereksinimi var Türkiye’nin. Kısaca gerçek bir demokrasiye... Bu açıdan bakınca İşçi Bayramı 1 Mayıslar da alanlarda coşkuyla, neşeyle kutlanabilmeli diyerek isteğimizi ve umudumuzu yetkili makamlara iletmiş olalım. Her ne kadar yerel seçim arifesinde verilen sözlerin seçim sonrası unutulduğuna tanık bir kuşaktan olsak da...
Baharın başladığı yeni günün şiirle buluşması hoş bir rastlantı. Dünya şiir günü için önceki yıllar kadar renkli etkinlikler gerçekleşmiyor gibi geliyor bana. Belki de yediden yetmişe şair bir millet olmamıza karşın, yeteneğimizi daha çok siyaset ve spor alanlarına, gazete manşetlerine yöneltmemizden kaynaklanıyor bu tutum. Artık manzum yeriyor, manzum küfrediyoruz. Duygularımız köreliyor giderek. Gerçek şiir gibi gerçek şairler de bu ortamın dışına itiliyor.
Gülten Akın’ın “Sözcükler” adlı küçük ama “işte şiir” dedirten dizeleri ile baş başa bırakıyorum sizleri. Nevruzunuz, (Newrozunuz) kutlu olsun!..
“Kimse tanımasın için onları, şairler kimi sözcüklerini yok ettiler...”
TURGAY OLCAYTO

Evrensel'i Takip Et