24 Mart 2009 01:00

Su pazarlığı sona erdi


Aylarca hazırlıkları yapılan, İstanbul’un bütün ana arterlerine pankartları asılan, milyonlar harcanan 5. Dünya Su Forumu önceki gün sona erdi. Hem içeride hem de dışarıda protesto edilen forumun açılışına, polis müdahalesi damgasını vurdu. ‘Suyu ticarileştirmeyeceğiz’ açıklamalarını ise panellerdeki konuşmalar yalanlar nitelikteydi.
ÖZELLEŞTİRME ÇELİŞKİSİ
Foruma Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Hasan Z. Sarıkaya’nın çelişkili açıklamaları damgasını vurdu. Bakan Eroğlu gazetecilere ‘Suyu ticarileştirmeyeceğiz’ diye açıklamalar yaparken aynı saatlerde Hasan Z. Sarıkaya, devletin özel sektöre elektrik santrallerinde olduğu gibi teminat vermek için çalışmalara başladığını açıkladı. Eroğlu’nun forumda yaptığı açıklamalar ‘su ticarileştirilmeyecek’le sınırlı kalmadı. Eroğlu’nun Su Forumunu protesto edenlere de bir çift sözü vardı. Protestocuları provokatif ve yalancı olmakla suçlayan Eroğlu, açılışta pankart açan Ann Kathrin Schneider ve Payal Parekh’in sınır dışı edilmesini de ‘Efendi gibi gelselerdi bunlar olmazdı’ sözleriyle savundu.
TOPU VATANDAŞA ATTI
Su felaketlerinin tartışıldığı toplantıya katılan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sadık Yamaç, Türkiye’nin felaketler karşısında büyük ilerlemeler gösterdiğini öne sürdü. Felaketler karşısında aldıkları önlemleri ‘her yıl afetler için 300 milyon dolar harcıyoruz’ sözleriyle anlatan Yamaç, İstanbul özelinde DSİ ile birlikte projeler hazırladıklarını belirtti. Dönüşüm projelerine de değinen Yamaç, “Burada yaşayan vatandaşları iyi bir yere taşıyalım dedik. Ancak vatandaşlar ‘rant elde edeceksiniz’ diyerek projeye karşı çıktı, baskı yaptı. Taşıyamadık” diyerek topu bahsedilen yerlerde yaşayan halka attı.
SU KAR EDİLEBİLECEK BİR METADIR!
Bakan Eroğlu, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformunun ‘Suyumuzu satacaklar’ iddialarını forum boyunca reddetti. Ancak forumda sıklıkla sudan ‘satılabilen’ bir mal olarak bahsedildi. Bunun başlıca örneği forumun üçüncü gününde düzenlenen “Suyun finansmanı ve mali sürdürülebilirlik” konulu panel oldu. Dünya Bankası, Asya Yatırım Bankası ve birçok ülkenin su konusundaki sorumlu temsilcileri konu hakkında sunumlar gerçekleştirdi. Suyun yatırım yapılacak ve karşılığında da kâr beklentisi içine girilecek bir ürün olduğu ifade edilen sunumlarda suyun tedarikinin ve kullanıma sunulmasının maliyetli olduğu dile getirildi.
Eroğlu’nun ‘Suyu ticarileştirmeyeceğiz’ söylemlerini yalanlar nitelikteki bir diğer toplantı da su tarifelerinin tartışıldığı panel oldu. Bu panelde konuşan Noupheuak Vırabouth, yoksulların hizmete ulaşımının ‘tarife’ yoluyla sağlanabileceğini vurguladı. Sabit tarifeyi önermediklerini anlatan Vırabouth, hanelere gelen faturaların hane gelirinin yüzde 5’inden fazla olmaması gerektiğini vurguladı.
MESELE SU KITLIĞI DEĞİL KÖTÜ YÖNETİM
Suyun satılıp satılmayacağı panellere katılan parlamenterler arasında da tartışma konusu oldu. ‘Bakanlar, yerel idareler, parlamenterler ortak toplantısı’ konulu panelde konuşan Fransız Michel Yauzelle, Fransa’nın suyu alınıp satılabilecek bir mal gibi gördüğünü kabul etti. Yauzelle cevap Meksikalı parlamenterden geldi. Sorunların ‘su insan hakkıdır’ demekle çözülmediğini söyleyen Meksikalı Parlamenter Rath Zavaleta Salgado, “Su insan hakkı mıdır, yoksa ticari bir meta mıdır? Hep aynı tartışma. Mesele su kıtlığı değildir, mesele kötü yönetişimdir” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

FORUM DEĞİL MONOLOG

Güven Eken (Doğa Derneği Başkanı): “Farklılıkların Suda Buluşması” gibi çok iddialı bir sloganı olan 5. Dünya Su Forumu, organize edenler olarak Çevre ve Orman Bakanlığı, DSİ ve pek çok ülkenin üst düzey yöneticileri de dahil olmak üzere herkes için hayal kırıklığı oldu. Daha forum başlarken biz yedi yanlış yapıldığına dikkat çekmiştik ve konuşulacak konuların bu yedi yanlış üzerinden gerçekleştirileceğinden endişe ediyorduk. Bu nedenle çok büyük bir beklentimiz yoktu ve öyle de oldu. 5. Dünya Su Forumu’nda su meselesi “Su boşa akıyor, çok baraj çok kalkınma getirir” gibi çok temel birtakım yanlışlıklar doğruymuş gibi kabul edilerek konuşulmaya başlandı. Bunun sebebi de aynı fikirden insanların bir araya gelmesi ve gerçekten su politikalarının mağduru olan insanların burada temsil edilmemesiydi. Dünyanın farklı bölgelerinden; Türkiye’den, Orta Anadolu’dan, susuzluktan kıvranan çiftçilerin, tarım sektörünün temsilcilerinin olmaması nedeniyle forum değil monolog oldu.
Örneğin, baraj yapımlarına dair düşünceler tamamen önyargılar üzerine inşa edilmiş durumda. Barajın yapılabilmesi için oradaki doğal bölgenin ne kadar suya ihtiyacı var, nehrin ne kadara ihtiyacı var?.. Bunun çok iyi araştırılmış olması lazım. Türkiye’de bu kesinlikle yapılmıyor ve ne kadar çok baraj yapılırsa o kadar iyidir gibi düşünülüyor. Zaten sorun da burada başlıyor. Türkiye’deki önemli nehirleri, gölleri, sulak alanları bu düşünce yok etti. Barajlar, inşaatını yapan şirketlerin dışında hiç kimsenin işine yaramıyor. Bu forumu düzenleyenler de ne yazık ki inşaat şirketleri olduğu için, forum, ne kadar çok baraj yapılsa o kadar iyi gibi bir alt metinle başlıyor ve bunlar konuşuluyor. Böyle bir davranış, insanların su haklarını korumuyor; aksine, insanların su kaynaklarını yok ediyor.

FİLİSTİN SU FORUMUNDA

Su Forumunda bir ilk de yaşandı. Parlamenterler, bakanlar ve yerel yöneticiler ilk kez 5. Dünya Su Forumunda yani İstanbul’da bir araya geldi. Bu birlikteliğin ilk kez olması Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fauchon tarafından büyük bir mutlulukla lanse edildi. Parlamenterler, bakanlar ve yerel yöneticilerin bir araya geldiği toplantılarda sık sık iklim değişiklikleri, etkisi ve sınırı aşan su kaynakları tartışıldı. İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları da foruma ve panellere damgasını vurdu. Bu üçlü toplantıya Filistin Belediye Başkanı Başkanı M. Hani Abdul Massit ve Gazze Belediye Başkanı Maged Abu Ramadan da katıldı. İsrail’in Gazzelilerin suya erişimini engellediğini söyleyen Ramadan, “Herkes suya aynı miktarda ve kalitede ulaşamazsa, ‘su herkesin hakkıdır’ söylemi nerede kalıyor?” diye sordu. Ramadan İsrail’in, Filistin’in yeraltı suyu kaynaklarını da pompalarla çektiğini belirtirken, Massit de İsrail tarafından su kaynaklarının yönünün değiştirildiğini vurguladı.

PROTESTOLARLA AÇILDI

Forumun birinci günü, meslek odaları, sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kurumların oluşturduğu ‘Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformunu’ Sütlüce’de forumu protesto etmek istedi. Forum için Türkiye’ye gelen yabancı konukların da destek verdiği eyleme polis müdahale etti. 26 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınınlar polis otobüslerinde de şiddete maruz kaldı. Dışarıda polis protestoculara müdahale ederken kongre merkezinde de protestolar yaşandı. İnternational Rivers örgütü çalışanı Ann Kathrin Schneider ve Payal Parekh’in Dünya Su Formu’nun henüz açılış seremonisi başlamamışken, ‘Daha fazla riskli baraj istemiyoruz’ yazılı bir pankart açtı. ‘Büyük barajlara hayır’ diye bağıran Schneider ve Parekh’e salondan alkışlarla destek verildi. Gözaltına alınana Schneider ve Parekh daha sonra sınır dışı edildi.
Eylem Lodos/ Erdal Altun

Evrensel'i Takip Et