24 Mart 2009 01:00
BAŞYAZI
GÜNÜN YAZILARI
Cumhurbaşkanı Gül, dün Iraka gitti. Bu ziyaret, 33 yıldan beri bir Türkiye cumhurbaşkanının Iraka yaptığı ilk ziyaret.
Ancak ziyareti önemli yapan 33 yıl sonra olması değil; 2007den beri konuşulan Türkiye-ABD ilişkileri çerçevesinde, PKKnin silahsızlandırılıp tasfiyesi planında gelinen aşamada yapılıyor olmasıdır.
Sınır ötesi hava ve kara harekatları ile PKKyi askeri olarak sıkıştırmak; Kürt Federe Devleti ile Kandilin kuşatılması, silah ve gıda ambargosu uygulamalarıyla silah bırakmaya zorlanması amaçlanıyor. Böylece PKKnin silah bırakmaya yanaşmasıyla, bazı PKK yöneticilerinin Avrupa ülkelerine sığınmasının sağlanması ve geri kalanların da çeşitli yöntemlerle affa uğratılması (pişmanlık yasasının etkinleştirilmesiyle) ve Türkiyeye dönmesinin sağlanmasını amaçlayan bir plan üstünde, en azıdan ilkesel bakımdan anlaştıkları gözleniyor.
Nisan ayında, Erbilde, Mesut Barzaninin girişimiyle yapılacak ve uluslararası bir Kürt konferansında da PKKye silahlı mücadelenin Kürtlerin özgürlük mücadelesine zarar verdiği gerekçesiyle silah bırakma çağrısının resmen yapılacağı, artık kesinleşmiş gibi.
Bu çağrının da böyle bir konferansa karşı çıkan PKK içinde baskı yaratacağı, PKK yetkililerinin örgüt bütünlüğünün korunması için bu çağrıya kayıtsız kalamayacağı, böylece silah bırakma koşullarının konuşulacağı bir aşamaya gelineceği değerlendirmeleri yapılıyor.
Cumhurbaşkanının gezisinin en önemli ayağının, bu gelişmeler üstüne, Barzani ve Talabani ile yapılacak görüş alışverişi olacağından kuşku yok.(*)
Öte yandan, ABD Başkanı Obamanın nisan başında Türkiyeyi ziyaret edeceği de göz önüne alındığında, Gülün Irak ziyaretinin önemi daha iyi anlaşılır. Çünkü Türkiyenin, Kuzey Irak ve Irakın bütününde üstleneceği sorumluluğun muhtevası, ABDnin bölgedeki stratejisinden Türkiyenin Afganistandaki savaşa katılma etkinliğine kadar çeşitli konularda önemli olacaktır.
Kuşkusuz ABD-Türkiye-Irak (Kürdistan Kürt Federe Devleti yetkilileri) sadece Türkiyede değil, bölgedeki Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüşmeler yürütmektedir. Ancak son çeyrek yüzyıldır yaşananlar göstermektedir ki; Türkiyenin ve ABDnin, terörist PKKnin tasfiyesi olarak gündeme getirdiği planın, ayrımsız ve genel bir siyasi af olmadan; alınacak askeri ekonomik önlemler, yapılacak kimi kültürel açılımlarla başarılacak bir şey olmadığı, apaçık bir gerçektir.
Evet, Kürt konferansı önemlidir; bunların PKKye silah bırak çağrısı yapması ve bölgede Kürt sorununun çözümü için adım atmak için girişimlerde bulunulması önemlidir; ama Türkiye, PKKyi terörist bir örgüt olarak görmeye devam ettiği sürece, bir ayrımsız genel siyasi afla sorunu siyasi bir sorun olarak kabul etmeye yanaşmadıkça, tüm diğer olumlu gelişmelerin başarılı olma şansı yoktur. Bunu görmek için kahin olmaya da gerek yoktur.
Geçmişte Iraklı Kürt liderlerin, PKKye karşı Türkiyenin saflarında silahla savaştıkları halde sonuç alamamasının nedeni de, Türkiyenin sorunu kendi Kürtleriyle konuşarak çözmeye yanaşmamasıydı.
Bir kez daha belirtelim ki; sorunu çözümsüzlüğe iten, Türkiyenin kendi Kürt sorununu çözme konusunda demokratik çözümün gerektirdiği tutumu almamakta ısrar etmesidir.
Onun içindir ki bugün yakalanan iyimser hava dağılır, çatışmalar yeniden başlarsa, kimse sorumlusunu şurada burada aramasın!
(*) Krizin Avrupa ve ABDye ihracatı vurmasından sonra Türkiyenin Iraka ve bazı bölge ülkelerine ihracatının artması ve Irak petrolünün nakli sorunları da ekonomik bakımdan Gülün gezisinin önemini artırmıştır.
İHSAN ÇARALAN
Evrensel'i Takip Et