25 Mart 2009 00:00

BASIN TURU

Bosnalı Sırp liderler, 1990’ların başında 100 binden fazla insanın öldüğü Balkanlardaki iç savaşı sona erdiren 1995 Dayton Anlaşması’yla bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek’ten çekilme tehdidinde bulunmuştu.

Paylaş

Bosnalı Sırp liderler, 1990’ların başında 100 binden fazla insanın öldüğü Balkanlardaki iç savaşı sona erdiren 1995 Dayton Anlaşması’yla bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek’ten çekilme tehdidinde bulunmuştu. Bu anlaşmaya göre, Bosna Hersek, Müslüman Hırvat Federasyonu ve Sırbistan Cumhuriyeti Konfederasyonu olarak ikiye ayrıldı. Etnik mezhepsel bölünmeler gerçek ve hala tehlikeli. Bosnalı Sırplar bağımsızlık ya da Sırbistan’a bağlanmak istiyorlar; Bosnalı Hırvatlar da benzer şeyi Hırvatistan için istiyorlar. Bosnalı Müslümanlar ise Bosna’daki en büyük grup olduklarından çoklu etnik devleti isteyen tek kesim. 1995’ten beri iç çatışma olmadan bir tek kamu düzeni yöntemi hayatta kaldı, o da ortaklaşa liderlikle oldukça zayıf bir merkezi hükümet sistemi. Savaşın bitiminden 13 yıl sonra bile, Bosna’da hala 2 bin AB’li ‘barış gücü’ nün bulunması, barışın kırılganlığının göstergesi.
Irak için de aynı şey geçerli. ABD’li politikacılar, medya ve halk 2003’ten 2008’e kadar Irak’taki şiddetin fırtınasıyla körleştirildi. George W. Bush’un Irak’taki Son Komutanı David Petraeus, Sünni direnişçilere ABD askerleriyle, Kürt ve Şii militanlarla ve Kürt ve Şiiler tarafından yönetilen Irak hükümetiyle savaşmayı bırakıp El Kaide’yle savaşmaları için ödeme yapılmasını emretti. Sünni direnişi etkisizleştiren Petraeus, Sünni ve Şiilerin kendi militanları arasındaki mezhep çatışmasını da dindirdi. Ancak ABD’nin o zamana kadar yapmadığı Irak’taki bir etnik mezhepsel grubu silahlandırarak ve eğiterek daha olası bir iç savaşa ortam hazırladı. Şimdi bütün gruplar silahlandı ve Irak’ın zayıf merkezi hükümetinden daha fazla kendi gruplarına ya da etnik mezheplerine bağlandılar.
Ve şimdi Obama, 35 bin ile 50 bini hariç bütün askerleri 2010 Ağustosu’na kadar çekmeyi planlıyor. Irak’tan çekilme düşüncesi doğru bir düşünce ama bunu hatalı bir biçimde yapabilir. Geride kalan bu daha küçük askeri güç eğer bir iç savaş başlarsa tamamen savunmasız kalır. Saddam Hüseyin’in merkezi hükümetinin yönetemediği grupların bu hükümetin uzun süreli hafızasıyla, ABD askerlerinin sayısındaki azalmayla birlikte, etnik mezhepsel gruplar ve militanlar, mevcut hükümetin gelecekleri hakkında vereceği karar konusunda tedirgin olacaklar. Washington Post’un Pentagon Muhabiri Thomas E. Ricks’in, Irak’taki birçok ABD askeri görevlisiyle röportajı sonrasında hazırladığı yeni kitabı Kumar’a göre etnik mezhepsel çatışmanın en kötüsü hiç sonlanmayabilir.
Irak’ın hala iç savaşa neden olabilecek birçok sorunu var. Kürtler, Türkmenler ve Sünni Araplar petrol zengini Kerkük’ü istiyorlar ve onun için savaşabilirler. Dünya ekonomik krizi ve ona bağlı olarak petrol fiyatındaki dramatik düşüş, muhtemelen Irak’ın kötü ve kırılgan ekonomisini batıracak. Ekonominin temel dayanağı olan petrol gelirlerinin paylaşımı üzerine bir anlaşmaya varılamadı. Geride kalan ve muhtemelen 2011’e kadar Irak’ı terk etmeyecek daha zayıf ABD gücünü tuzağa düşürecek ve iç savaşın tekrar alevlenmesini engellemek için Obama, Iraklı grupları, hükümetten bağımsızlaşmak konusunda ilerlemeye zorlayacak ani bir şokla, Irak’tan komple ve hızlı bir geri çekilme tehdidinde bulunmalıdır. Bosna Hersek’teki merkezden bağımsız hükümet gibi Irak hükümeti de ayakta kalmak için daha fazla özerkliğe muhtaç gibi görünüyor.
ABD’nin hızlı ve tamamen askeri çekilişi tehdidi merkezi yapısını kaybetmiş yönetimin uzun ömürlü olması için katalizör görevi yapabilir. Ancak Iraklılar ülkede oluşacak alt bölgelerin sınırlarını belirlemeli ve merkezi hükümetin yetki sınırlarını kesin olarak tayin etmeli. Hayatta kalabilecek bir Irak konfederasyonu, Irak’ın eski sınırları dahilinde serbest ticareti koruma ve yurtdışındaki diplomatik temsilciliği sağlama gibi asgari görevlerden sorumlu olabilir. Yönetim biçimleri farklı olsa bile, örneğin Kürtler demokrasiyi, Sünniler laik otokrasiyi ve Şiiler İslami yönetimi isteyebilirler, yerel yönetimler, sosyal politikadan, hukuki görevlerden ve yerel milislerle güvenlikten sorumlu olmalıdır.
Petraeus, birleştirilmiş demokratik bir Irak’ın mümkün olmadığını anladı. Şiddeti bastırmaya yönelik politikaları kısa vade için çok iyi olabilir ama uzun vadede şiddeti ve iç savaşı daha muhtemel duruma getirdi. Bu sonucu önlemek için Obama, fırtınanın kalbindeki şiddetin azalmasına aldanmamalı ve ABD askerlerinin önemli bir bölümü çekilmeden önce, merkezi yapıdan koğuş anlaşmasına varılamazsa, fırtınanın diğer yarısının Irak’ı harabeye çevirmesini beklemeli.
Ivan Eland, 21 Mart 2009
ÖNCEKİ HABER

Hükümetin paketi emekçiyi teğet geçti

SONRAKİ HABER

Netanyahu ile Barak anlaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa