27 Mart 2009 00:00

Köle siparişi patrondan seçmesi İŞKUR’dan

Seçimlere birkaç gün kala, Başbakan Erdoğan, krizin bizi teğet geçtiği iddiasını ısrarla sürdürürken, işsiz ve çaresiz kalan işçilerin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor.

Paylaş

Seçimlere birkaç gün kala, Başbakan Erdoğan, krizin bizi teğet geçtiği iddiasını ısrarla sürdürürken, işsiz ve çaresiz kalan işçilerin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Sabah saatlerinde uğradığımız İŞKUR Gaziantep İl Müdürlüğü önünde 150 civarında işsiz vardı. Sürekli gelip gidenlerle birlikte bu sayı gün boyu binleri buluyor. Bugünkü kalabalığın nedeni, bir halı firmasının 20 civarında işçiyi işe alacak olması. 150 kişi bu iş için mülakattan geçecek. Bir önceki gün yine benzer bir iş için bekleyen işçi sayısı 500 civarındaymış. Ama bu mülakatlardan geçip işe girebilmek hiç de kolay değil. Çünkü fiziki yeterlilik, deneyim vb. vasıflar, başvurunuzun kabul edilmesi için yeterli değil.
İŞSİZLİĞİ FIRSATA ÇEVİRMEK
İşsizliğin bu kadar yoğun ve iş arayanların her koşulda çalışmayı kabul edecek kadar çaresiz olmasını çok iyi bir fırsata çeviren firmalar, oldukça “yaratıcı” yöntemlere başvuruyorlar. Bunlardan biri, 18-29 yaş şartı. Hükümetin, sözde genç işçilerin istihdamını teşvik etmek için çıkardığı ama özünde işverenleri sigorta yükünden kurtarmaktan ve 30 yaşın üstündeki işçilerin işsiz kalmasından başka bir işe yaramayan bu uygulamaya göre 18-29 yaş arasında yeni alınan işçilerin sigorta primleri devlet tarafından karşılanıyor. Başka bir uygulama ise 4 aylık eğitim süresi. Bu uygulamaya göre örneğin 20 işçi alacağını duyuran Bayteks adlı halı fabrikası, İŞKUR aracılığıyla, bu işte deneyimli, ücretleri 1000-1500 düzeyinde olan yüzlerce halı dokuma işçisi işsiz varken, deneyimsiz olan genç işçileri almak istiyor. Montaj bölümünde çalıştırılacak bu işçiler, 500 TL ücret alacak ve eğitim süresi olarak kabul edilen ilk 4 ay boyunca da ücretleri İŞKUR tarafından ödenecek. Böylece bu işyerlerinde hem ücretler yüzde 100, yüzde 200’ler civarında geriye çekilmiş oluyor, hem de işveren ilk dört ay ücret vermeden işçi çalıştırmış oluyor.
PATRONLARIN PERSONEL BÜROSU MU?
İşverenlerin bu yollara başvurması çok şaşırtıcı değil. Ama asıl tuhaf olan, işçilerin işsizliğini, aç ve çaresiz olmasını bile onları daha fazla sömürmenin fırsatına çeviren patronların, bu insafsız uygulamalarını İŞKUR aracılığıyla yapabilmesi. Yani bir devlet kurumu olan ve görevi işsizlere hizmet etmek ve onlara çalışabilecekleri iş bulmak olan bir kurum, direkt patronlara bağlı, personel alma bürosu gibi çalışıyor. Şu anda işsiz olan eski bir NAKSAN işçisinin söyledikleri, bu durumu çok çarpıcı bir şekilde özetliyor: “Önce RİTAŞ’a, NAKSAN’a ya da başka bir fabrikaya iş başvurusu için direkt oraya giderdiniz. Fabrikanın yetkilisi, koşulları söylerdi. Haksız-hukuksuz da olsa başka çareniz olmadığı için kabul ederdiniz. Şimdi bu işi onların yerine İŞKUR yapıyor. Patron nasıl bir köle siparişi vermişse İŞKUR da ona göre adam seçiyor.”
SERBEST PİYASA EKONOMİSİ
Bu sözlerin hiç de haksız olmadığını, İŞKUR’un önündeki panoya asılı işçi alacak firmaların ilanlarından da anlamak mümkün. Mesela İŞKUR, işçi ihtiyacı olan bir firmaya çalışması için işçi gönderiyor ama işyeri işçi 32 yaşında olduğu için işe almıyor ve İŞKUR’un işçiye uygulanan bu keyfiyete karşı hiçbir yaptırımı ya da itirazı yok. Yine örneğin işçi alacak işyerlerinden biri olan ve İŞKUR’un da işçi bulup göndereceği RİTAŞ’ta işçiler, 12 saat ve sigorta primleri eksik yatırılarak çalıştırılıyor ama İŞKUR bu konuda da “Yapacak bir şey yok” diyor. Bu uygulamaları sorduğumuz Gaziantep İŞKUR Müdürü Besim Eviz’in cevabı ise son derece kapsamlı. “Serbest piyasa ekonomisinde böyle” diyor İŞKUR müdürü. 30 yaş ve üstü işçilerin işe alınmamasına ilişkin sorduğumuz soruya ve İŞKUR’un önünde bekleyen 30 yaşın üstündeki işçilerin tepkisine ise şöyle yanıt veriyor Eviz: “Biz işverenin talebine uygun eleman göndermek zorundayız. Bu, Türkiye’nin gerçeğidir. Siz de işveren olsanız 20 yaşındaki eleman varken 40 yaşındaki elemanı almazsınız.”

İŞSİZ ANLATIYOR MÜDÜR DİNLİYOR
İŞKUR’un önünde bekleyen onlarca işçi, sorunlarını anlatıyor. Hepsinin hikayesinde, sadece vicdanla, adalet duygusuyla bağdaşmayan değil, hiç de adaletli olmayan yasalara göre bile suç olan birçok haksızlık var. İşte birkaç örnek:
* Ben 7 yıl RİTAŞ’ta çalıştım. Patron küfür etti, hakaret etti ve işten ayrıldım. İçerideki maaşımı bile vermedi. Çıkış kağıdımı vermediği için işsizlik ödeneği alamıyorum. Daha bir de başka firmalara haber gönderiyor, ‘Bu adamı işe almayın’ diye.
* Ben 8 aydır işsizim. İşveren içerideki 1500 TL paramı vermedi. Sigortamız eksik yatırıldığı için işsizlik ödeneği de alamıyorum.
* Ben 13 yıl Sanko’da çalıştım. 1 yıl önce işten atıldım, şimdi işsizim. İşsizlik ödeneği de bitti. 30 yaşın üstünde olduğum için işe almıyorlar.
* Üç buçuk yıl NAKSAN’da çalıştım. Beni tazminatsız ayrılmaya zorlamak için olmadık baskılar yaptılar. 8 aylık evliyim ama işsiz olduğum için şimdi ayrılmak üzereyiz.
İŞKUR’un önündeki işsizler bütün bunları anlatılırken, İŞKUR müdürü hemen binanın önündeki merdivenlerde bize bakıyor ve bütün söylenenleri duyuyor. Türkiye İş Kurumu’nun Gaziantep müdürüne soruyoruz; “Bütün bu keyfiyete, haksızlıklara neden göz yumuluyor” diye. Yanıt yok. Yanıt, 6 aydır işsiz olan eski RİTAŞ işçisi Durdu Yılmaz’dan geliyor: “Çünkü devlet de hükümet de onlar için var.”
Mehmet Türkmen
ÖNCEKİ HABER

Asistanlara müjde

SONRAKİ HABER

Ergenekon’un suikast planları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa