27 Mart 2009 00:00
BAŞYAZI
İkinci Ergenekon iddianamesi de nihayet çıktı.İddianamede yine, bir önceki iddianamede olduğu gibi, olayla ilgisi olmayan kişiler hakkında sorumsuzca iddiaların, tanık ifadeleri adı altında ortalığa saçılması gibi sorunlar olsa da, 2. iddianamenin birincisine göre daha ciddi dayanaklara sahip olduğu, kontrgerilla gerçeğine daha yaklaşan bir tutum aldığı gözleniyor.
İkinci Ergenekon iddianamesi de nihayet çıktı.
İddianamede yine, bir önceki iddianamede olduğu gibi, olayla ilgisi olmayan kişiler hakkında sorumsuzca iddiaların, tanık ifadeleri adı altında ortalığa saçılması gibi sorunlar olsa da, 2. iddianamenin birincisine göre daha ciddi dayanaklara sahip olduğu, kontrgerilla gerçeğine daha yaklaşan bir tutum aldığı gözleniyor.
Başka bir açıdan bakıldığında, iddianamede bilinmeyen bir şey yok. Ama bu iddianamede yer almayacağı öne sürülen darbe hazırlığı ve girişimi ne yönelik faaliyetlerin iddianamenin temel dayanağı haline gelmiş olması, beklenmedik bir gelişme.
Darbe girişiminin ilk üç aşaması olarak gösterilen; Sarıkız, Ayışığı, Yakamozla ilgili faaliyetlerin askeri mahkemelik olduğu ve komutanların sadece, Eldiven adı verilen darbeye ortam hazırlama girişimleriyle ilgili yargılanabileceği belirtilse de, iddianamenin yaklaşımı önemli olarak görülmektedir. Çünkü burada asıl olan; ilk kez bir sivil mahkemenin, askerin darbe girişimini bir iddianameye koyması ve mahkemenin, savcılığın bu isteğini ciddiye alarak davanın açılmasına izin vermesidir. Bu önemli bir gelişmedir.
Bu iddianamedeki ikinci önemli şey ise darbecilik le suçlanan kimi komutanların, aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı ile de suçlanmasıdır. Dahası, iddianamede, 1990larda devletin en üst makamlarında bulunan 2 Mehmet in, uyuşturucu kaçakçılığı ile ülkeye 20 milyar dolar döviz kazandırılacağı üstünden hükümetle anlaşmaya giriştiğine dair suçlamalar da son derece önemlidir.
Ergenekon davasının bölgedeki kayıplar ve faili meçhullerle bağlantısının yanı sıra, bölgede yürütülen savaşın diğer bir boyutunu da gündeme getirmesi bakımından uyuşturucu kaçakçılığı suçlaması ayrı bir önem kazanmaktadır. 1990lı yıllarda Tansu Çiller hükümeti döneminde savaş giderlerinin uyuşturucu üstünden sağlandığı, hatta hükümetin, krizi buradan gelen kaynağı belirsiz milyarlarca dolarla aştığı, korucu-itirafçı-JİTEM timlerinin uyuşturucuyu sınırdan zırhlı araçlarla geçirdiği, o günlerde yazılıp konuşulmuştu. Ama dinleyen pek olmamıştı. Şimdi bu durumun 2. iddianameyle gündeme geleceği anlaşılmaktadır.
Son günlerdeki tutuklananlarla da birleştiğinde; JİTEMin faaliyetlerinin, bu ikinci iddianamede önemli olacağı anlaşılmaktadır. Ünlü uyuşturucu kaçakçısı Baybaşinin iddialarında da yer alan, devletin en üst makamında bulunanların bu ticaretin neresinde olduğuna dair iddiaların mahkemede gündeme gelmesi; politikanın duayeni olarak ortada dolaşan kimi adları, mahkemede olmasa da kamuoyu vicdanında sanık sandalyesine oturtabilir.
Evet, ikinci iddianamenin darbecilerin yargılanmasının yolunu açacak dayanaklar sunması, savcıların ve mahkemenin cesaretli tutumunu yansıtmaktadır. Ama şimdi, seçim meydanlarında darbecileri yargılayan hükümet olmakla övünen AKP Hükümetinin, en azından darbecilerin yargılanması konusundaki samimiyetini göstermesi için bir adım atması gerekir. Bu adım ise cuntacıların ilham kaynağı olan kişinin yargılanmasının önünü açmaktır. Şimdi o, Marmariste resim yapmaktadır. Ve kimse ondan hesap sormamaktadır.
Ancak açık ki, bu Anayasa varken, onu cesur savcılar ve mahkemeler bile yargılayamaz. İşte burada, ikide bir; Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, Milletin iradesi de Meclistir polemiği yapan iktidar partisi, Anayasanın geçici 15. maddesini değiştirme cesaretini gösterebilmelidir.
Hazır darbecilerin yargılanması gündeme gelmişken, darbecilerin idolü olan zatın da yargılanmasının önünü açmak, demokrat olmanın koşulu değil midir?
AKP ve onun başı bunu yapmadan, Darbeciler bizim dönemimizde yargılanıyor diye övünebilir mi?
Yoksa AKP, sadece kendine karşı darbe yapmak isteyenleri darbeci sayarken, ötekileri düzenin koruyucu ve kollayıcıları olarak mı görmektedir?..
İHSAN ÇARALAN