28 Mart 2009 00:00

YENİ DÜNYA

Senyoraj, geçmişte derebeylerinin malikaneleri dahilindeki üretim araçları ve köylüler üzerindeki haklarını tanımlamak için kullanılırdı.

Paylaş

Senyoraj, geçmişte derebeylerinin malikaneleri dahilindeki üretim araçları ve köylüler üzerindeki haklarını tanımlamak için kullanılırdı. Bu haklar, derebeyinin paranın içerisindeki metal oranını düşürerek halkın üzerindeki vergileri dolaylı olarak artırmasından, evlenecek kızlar üzerindeki ilk gece hakkına kadar uzanan geniş bir alanı kapsıyordu. 1960’larda “dolar senyorajından” yakınan Fransız Cumhurbaşkanı De Gaul, kuşkusuz ki sözcüğü bu geniş anlamda kullanmaktaydı. 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle ortaya çıkan yeni uluslararası ekonomik sistemde, dolar anahtar para konumuna gelmişti. Bretton Woods Anlaşması uyarınca doların değeri altına sabitlenmiş ve böylece koruma altına alınan dolar, uluslararası birikimin yöneldiği para birimi olmuştu. De Gaulle’ün şikayeti, aşırı değerlenen dolar aracılığıyla eşitsiz bir ticari ilişkinin kendilerine dayatıldığı ve ülke kaynaklarının, okyanusun öte tarafında basılan paralarla talan edildiği yönündeydi. Fransa başta olmak üzere Avrupa’daki huzursuzluk ve doların aşırı değerlendiği yönündeki kaygılar, eldeki dolarların hızla altına çevrilmesine yol açtı. Dış piyasalardaki altın talebini karşılamakta zorlanan ve rezervleri hızla eriyen ABD, 1971 yılında altın-dolar sistemini terk ettiğini açıkladı. Bu karar, kimi çevrelerde doların anahtar para niteliğini yitirmesi şeklinde yorumlansa da, sonraki gelişmeler bunu doğrulamadı. Doların yerine geçecek daha güçlü ve yaygın bir para birimi olmadığı gibi, Nixon’ın S. Arabistan’ı petrol satışlarını yalnızca dolar üzerinden sürdürmeye “ikna” etmesi de doların hegemonyasını sürdürmesinde büyük rol oynamıştı. S. Arabistan, hem dünyanın en büyük petrol üreticisi olması hem de OPEC ülkeleri arasında üretim kotası uygulanmayan yegane üye olması dolayısıyla, toplam petrol üretimini ve fiyatlarını belirleyen lider ülke konumundaydı. Nitekim hemen sonra, petrolün yalnızca dolar üzerinden satışı OPEC tarafından da benimsendi. Petrol zorunlu bir girdi olduğundan, geniş bir dolar rezervinin bulundurulması tüm ülkeler açısından büyük önem taşımaktaydı. Dolar böylece, uluslararası sistemde anahtar para rolünü sürdürmeye devam etti; hem de altın dizgininden kurtulmuş olarak... Doların uluslararası para sistemindeki hegemonyası, ülkedeki dizginlenemeyen dış ticaret açığının dışarıdan fonlanmasının en büyük aracı oldu. Tıpkı zamanında derebeylerinin sıkıştıklarında paranın metal değerini düşürerek tebaasını vergilendirdiği gibi, ABD de para basarak dünya halklarının sırtından kaynak aktarma olanağına sahip oldu.
Son dönemde doların hegemonyası tekrar tartışmaya açıldı. 2002-08 döneminde doların avro karşısında yüzde 40 dolayında değer kaybına uğraması, büyük rezervlere sahip petrol üreticisi ülkeleri ve ABD’nin başlıca ticari ortaklarını büyük zarara sürükledi. Bu durum, birçok ülkenin döviz rezervlerindeki dolar payını azaltmasına ve avro başta olmak üzere farklı para birimlerine yönelmesine yol açtı. Saddam’ın petrolü avro üzerinden satma kararı, işgalle düzetildi belki ama bu ihtar, ABD ile problemli İran, Venezuela gibi ülkelerin petrol satışında avro, yen gibi para birimlerine yönelmesini engellemedi. Dahası, Kuveyt, BAE gibi ABD’nin Ortadoğu’daki müttefikleri de döviz rezervlerinde doların payını hızla düşürmeye başladılar. Çin ve Rusya gibi büyük dolar rezervine sahip ülkelerde de durum farklı değildi.
Kriz, dünya piyasalarını dolardan kaçış eğiliminin son derece güçlü olduğu bir dönemde yakaladı. AB’de krizin boyutuna dair süregelen belirsiz ve kötümser beklentiler, dolara kaçış eğilimini besleyerek doların hegemonya kaybını geri çevirmese dahi, kısa vadede durdurdu. Geçtiğimiz günlerde Çin Merkez Bankası tarafından gündeme getirilen ve ortak dünya para birimi yaratılarak doların hegemonyasına son verme fikri gündeme oturdu. Belli ki, bunca zaman riskli mortgage kredilerini fonlayan Çin, Obama’nın paketlerinin mali yüküne ortak olmak istemiyor. Küresel kriz şimdilik ABD’nin elini güçlendirse de, uzun vadede doların hegemonyası büyük tehdit altında gibi görünüyor.
MURAT BİRDAL
ÖNCEKİ HABER

Hava-İş boyun eğmeyecek

SONRAKİ HABER

Maden ocağında göçük: İki işçi can verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...